Connect with us

Cenk Sinir

Cenk Sinir: Geleceği görmek ve korona sonrası dünya ekonomisinin durumu

Published

on

blank

Selamlar değerli okuyucularım, bu gün ülke ve dünya ekonomisine dair mevcut durum tespiti, gelecekte olması muhtemel durumlar konusunda analiz yapacağımız yazı dizisinin birincisinde sizlerle beraberiz.

***

Yazımız bir düşünce sistematiği üzerine oluşturulmuştur. Yazıyı baştan sona kadar okumanız, ayrıca her yayınlanacak bölümü de okumanız tavsiye eder, sizlere gelecek ekonomik faaliyetlerinizde rehber olmasını temenni ederim.

***

Ekonomi bilimi sosyal bir bilimdir, temelinde İNSAN vardır. İnsanların toplum içindeki ekonomik faaliyetleri, bireysel ve toplum olarak yaklaşımlarının sonuçları ekonomiyi olumlu ya da olumsuz etkilemektedir.

***

İnsan doğar, büyür ve ölür. Bu zaman sürecinde tutum ve davranışları sürekli bir değişim içindedir. Örneğin 4 yaşındaki davranışlarımızla, 15 yaşındaki, 30 yaşındaki, 50 yaşındaki davranışlarımız tamamen farklıdır ve devamlı bir değişkenlik gösterir.

***

İnsanlar toplumları oluşturduğuna göre insandaki var olan ve süreklilik arz eden bu değişkenlik topluma ve dünyadaki tüm insanlığa yansımaktadır. Ayrıca bu durum sosyal psikoloji dediğimiz olgunun da varlığını yatsınamaz bir şekilde kabullenmemizi gerektir.

***

İNSAN VE TOPLUM PSİKOLOJİSİ EKONOMİ BİLİMİNİ DOĞRUDAN ETKİLEMEKTEDİR

Bu etki ekonomi biliminin, özellikle gelecek zamanla ilgili ekonomi analizinde matematiksel hesaplamalar neticesinde doğrulanamayacağını, yani yapılacak matematiksel analizlerin yüzde yüz kesinlikle bir sonucun tahmininde işe yaramayacağını kesinleştirmektedir.

***

Ekonomist; doğru öngörüde bulunmak istiyorsa reel ekonomik insan ve toplum davranışlarını ve bunlara ait psikolojik durum ve etkileri bizzat toplum içinde tecrübe ederek, yaşamalıdır.

***

Örneğin “üretim de kapasite kullanımı” konulu ders veren bir hoca profesör bile olsa gidip herhangi bir üretim fabrikasında pratik ve uygulama yapmadıysa, verdiği bilgiler teorinin dışında kalmaz, uygulama sürecinde karşılaşacağı bir çok değişken faktörden habersiz, sadece teorik olarak bilgi aktarımı yapar. İdealde olması gerekenleri anlatır. Bu durum öğrencilere analiz yeteneği ve gerçek sorunları çözüm yeteneği kazandırmaz.

GELELİM HAYATIN GERÇEKLERİNE:

MERKEZ BANKASI GEÇTİĞİMİZ GÜNLERDE 100 BAZ PUAN FAİZ DÜŞÜRDÜ VE YIL SONU ENFLASYON HEDEFİNİ YÜZDE 8,2 OLARAK AÇIKLADI.

(https://www.ntv.com.tr/ekonomi/merkez-bankasi-2020-yil-sonu-enflasyon-tahminini-degistirmedi,7NzAmfTF7EeSbNz1IA_7sA)

BU AÇIKLAMA ÖNGÖRÜSÜZLÜK MÜ? YOKSA İSABET İHTİMALİ DÜŞÜK BİR TAHMİN Mİ? BUNU OKUYUCULARIMIN YORUMUNA BIRAKIYORUM.

KORONANIN EKONOMİK ETKİLERİ:

Bilindiği üzere korona virüsü dünya ve ülke ekonomisini olumsuz yönde etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Bunu anlamak için ilk önce korona öncesi dünya ekonomisini biraz analiz etmek gerekir;

DÜNYA EKONOMİSİ HER YÜZYILDA BİR EKONOMİK BUHRAN ORTALAMA 10-15 YILDA BİR EKONOMİK KRİZ YAŞAMIŞTIR.

Bu güne gelinen süreçte etkili olan konuları şöyle özetleyebiliriz:

1971 yılına kadar Amerikan doları, altın karşılığı ayrılarak basılırdı, yani belirli bir USD miktarı belirli bir ALTIN miktarına karşılık gelmekteydi ve bir değer ifade etmekteydi. 1971 yılından sonra basılan AMERİKAN DOLARI bir değer ifadesi olmaktan çıktı, sadece yazılı bir kağıt statüsüne girdi. Bu tarihten sonra sürekli para arzında artış meydana geldi, yani dünyaya karşılıksız para pompalandı.

***

Bu paralar finans sektörü üzerinden, borsalarda kaldıraçlı işlemlerde ve türev piyasalarda kullanılarak(kaldıraçlı işlem: 1000 usd depozito yatırıp borsadan 100.000 usdlik kağıt almak yani olmayan parayla işlem yapmak) sanal bir zenginlik ve para bolluğu yaratıldı. Bu balon şişerek zaman zaman 2008’de olduğu gibi krizlere sebep oldu; ama şişmeye de devam etti.

***

Bütün sıkıntılı zamanlarda merkez bankaları bol bol para pompaladı ve ekonomilerin hormonlu büyümesine sebep oldu.

GÜNÜMÜZE GELDİĞİMİZDE:

KORONAVİRÜSÜ dünyada pandemi haline geldiğinde dikkatimizi çeken önemli noktalar oldu:

En önemlisi koronavirüsü yayılma ve vaka artış eğrisiyle, merkez bankalarının piyasaya para arzı doğru orantıda ve pozitif korolasyonda arttı. Yani merkez bankalarının her krizde mucize çözüm olarak sundukları piyasaya para pompalamaları çok büyük bir miktar artışıyla devam etmektedir. Bana göre gelecekte dünya ekonomisinin batışını körükleyecek en önemli hata budur. Çünkü buradaki amaç kısa vadede talebi canlı tutarak enflasyondaki talep yönlü baskıyı azalmaktır.

***

Beklenti pandemi geçtiğinde, tekrar talep ve tüketim bir anda eskisi gibi olacaktır.

***

Dünyadaki tüketim ve talep eğrisini incelediğimizde; korona virüsü yayılma ve vaka artış eğrisiyle ters orantılı ve negatif koralasyona sahip olduğu görülmektedir. Bu durum korona vaka ve yayılımı arttıkça talep ve tüketim devamlı azalmakta, korona tepe noktasına geldiğinde talebin minimum noktaya doğru hızlı bir şekilde geleceği gerçeğini ifade etmektedir. Dünyadaki bütün ekonomik faaliyetlerde azalma söz konusudur. Ekonomik faaliyetler dibe vurma noktasına doğru gitmektedir.

GELELİM MERKEZ BANKASI ENFLASYON TAHMİNİNE:

Merkez bankamızda tıpkı tüm dünyadaki merkez bankaları gibi konuları algılamakta teorik davranmakta sorunların çözümünde likidite ve emisyon arttırıcı tedbirlere yönelerek enflasyonu faiz indirimiyle beraber baskılamak gibi hatalı bir düşüncededir. Yazımızın başında sadece teorik olarak analiz yapan reel ekonomik gerçeklerden habersiz, pratik tecrübesi olmayan EKONOMİSTLER PROF DAHİ OLSA gelecek tahminlerinde hiçbir öngörüleri çıkmaz tezini doğrulamaktadır.

GELELİM EKONOMİNİN GERÇEKLERİNE:

Ülkemiz ekonomisini yönetenler son 20 yılda borçlanmaya dayalı ekonomik büyüme modeli benimsemiştir. Bu durum iç ve dış borç toplamının katlanarak artmasına sebep olmuştur, hane halkı borçluluğu artmakla beraber işletmelerin, kobilerin de büyük bir kısmının borçlarının artmasına sebep olmuştur. Devletin ekonomik faaliyetlerden çekilmesi için yapılan özelleştirmeler neticesinde, özelleştirilen büyük kurumlarında borçlulukları artmış. Ekonomimiz ani şoklara karşı korumasız, kırılgan hale gelmiştir. Tamamen tüketime bağlı bir ekonomi durumuna gelmiştir.

***

Korona virüsü sebebiyle çalışanlar işten çıkarılmış veya ücretsiz izine gönderilmiş, öte yandan yasaktan dolayı birçok küçük esnaf kepenk kapatmış, ayrıca sanayici ve iş yeri sahipleri düşük çalışma kapasitelerinden dolayı öz sermayelerinin büyük bir kısmını kaybetmiştir.

***

Merkez bankasının hayal ettiği gibi korona virüsü etkisini azaltınca ekonomi bir anda eski haline dönmeyecektir.

***

Çünkü bir anda düşen talep aynı hızla yükselişe geçemeyecektir. Çünkü borçluluk oranı yüksek kitleler bu süreçte kazançlarından vazgeçmek zorunda kaldılar, bundan sebeple borç ödeme kapasitesini kaybettiler.

VATANDAŞIN HEM GELİRİ YOK OLDU HEM DE BOÇLARI ARTTI

Talebin artması için ilk önce tüketicinin bir gelirinin artması lazım, kendi ihtiyaçlarını karşılamayı başarıp, borç ödeyebilir hale gelmesinin yanında bir de tasarruf yapması gerekmektedir.

***

Öte yandan üreticiler koronavirüs nedeniyle yüzde 20 kapasiteyle çalıştı, bu da karlılıklarında ve cirolarında düşüşe sebep oldu. Borçlarını ve yaptırımlarını ertelemek zorunda kaldı. İlk öne bu dönemdeki zararlarını kapatmaları gerekmekte sonra borçlarını makul seviyeye çekerek tekrar yatırım yapar hale gelmeleri gerekmekte.

***

Taleple enflasyonunda tüketicilerin geliri artınca yani tüketim artınca üretimin buna aynı hızla cevap vereceği varsayımı ile enflasyonu düşeceği zannedilir.(TÜFE İLE İFADE EDİLİR)

***

Bir de maliyet enflasyonu vardır, bu da hammadde ithal girdiye dayalı olduğu için döviz kurlarıyla ilişkilidir, hammade tedarikinde öz sermayesi azalan üretici peşin alamayacaktır, ya kredi çekip hammadde alacak ya da vadeli alarak daha pahalıya alacaktır, ayrıca maliyet enflasyonunda kapasite kullanım oranı arttıkça alçak düşüş olabilir, kapasiteyi arttırmak için de öz sermayeye ihtiyaç vardır.

***

Bu sebeplerden dolayı tüketim hızlı bir şekilde artmayacak, üretimde de maliyet enflasyonu oluşacak, bunun neticesinde ilk başlarda TÜFE(Tüketici fiyatları endeksi) yükseliş trendine girecek, ancak ÜFE (üretici fiyatları endeksi) daha hızlı bir şekilde yükselecektir.

***

Kısa vadede TÜFE’de ÜFE’ye doğru yaklaşma eğiliminde olacaktır.

***

Ekonomin gerçeklerine göre MERKEZ BANKASININ yüzde 8,2 enflasyon hedefi inandırıcı değildir. Aşağıdaki linkte de merkez bankasını yıllara göre enflasyon tahmini ve gerçekleşmesi kendi sitesinde görülmektedir. Her sene tahminlerinde yüzde yüz olarak yanılmış. Yani yüzde 5 tahmin ettiğinde yüzde 10 çıkmış. https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Fiyat+Istikrari+ve+Enflasyon/Enflasyonun+Hedefleri

Olmayacak bir beklenti içine girmek, mutsuzluk ülkesine doğru giden trene binmek gibidir.