Connect with us

Emrah Dinç yazdı

EMRAH DİNÇ YAZDI: EY DELEGE KORKTUN MU?

Published

on

blank

İlk olarak yazıma başlarken genel bir değerlendirme yapmak istiyorum. Taşeronlaşan Dünyamız malesef ki, sermayenin hegomanyasında özelleştirilmiş olan insanlığın bütün kurumları zapt edilmiştir. Umut, gücü elinde tutanların gözlerinin içine bakan “İdare-i Maslahatçı” yöneticilere bırakılmıştır. Ortadoğu kan ağlamaya devam ederken, Afrika’da insanlık unutulmaktadır. Ülkeler tek tek özellikle “yapay zekanın” ortaya çıkmasıyla sınırları ortadan kaldıran Global anlayışın karanlığında dizayn edilmektedir. Büyük algı operasyonları toplumsal mühendisliğe hizmet etmektedir.

Özellikle, ABD, AB, Siyonist İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan etmeye çalışması ardından BM’ye bu teklifin sunulup ret cevabı almalarına rağmen inatlarından vazgeçmemeleri bana Hitler’in Yahudileri katledip mağduriyet yaratması vakasına çok benzemektedir. Fakat; Alman Nazilerinin katlettiği insanların çoğunun Yahudi asıllı olmadığını göreceksiniz. Elbet katledilenler var. Bunu reddetmiyorum. Fakat olayın bütününe bakmakta fayda görüyorum. Şeytan ayrıntıda gizlidir.

Bu yüzden, sırayla işlevini yerine getiren emperyal ve kapitalist zihniyetler görevleri icabı Orta Asya’nın önemli dinamiği olan İran’a sarmış durumdadır. Şimdi diyeceksiniz ki, İran’ın savunalacak bir yanı mı var? Tabi ki de Molla yönetimindeki, baskıcı, gerici, tek tipçi anlayışa sonuna dek karşıyız. Fakat; böyle olmayı kabul eden bir devlet ve halk var. Bu onların kararı, ne diyeceksiniz ? Böyle olmalarına rağmen binlerce yıllık Pers ve Fars kültürlerini, devlet geleneklerini sürdürerek bölgede ciddi bir konuma sahiptirler. İran kendi iç meselesine iç dinamikleriyle çözüm bulacaktır. İşte Kudüs’ü başkent ilan edemedim bahanesi üzerinden ülkelerin dizayn edildiğini görmemek elde değildir. Demek ki, mazlum da bir gün zalim olabiliyor.

Bu düzen sırayla düzmek için ilerleyecektir. Türkiye’de bu süreçte böl, parçala, yönet zihniyetinde olumsuz etkilenecektir. Mevcut iktidarın ülkeyi yönetme biçimi içler acısıdır. Ülkede döviz kuru almış başını gidiyor. Birçok iş sektörü nakit akışı sorunu yaşamaktadır, ucuz işçilik aldı başını gidiyor, insanımız kendi karnını doyuramazken, doğru düzgün eğitim alıp kendisini hayata karşı yetiştiremezken savaş mağdurları fakat, mülteci olarak ülkemizde yaşayanların yurdum insanından daha çok imkanlara sahip olduğu bu günlerde üretimin olmadığını bilerek bilinçsiz tüketimle tüm yer altı, yer üstü değerlerin yok edildiğini iyi görmek gerekiyor. Yurdum insanı ciddi anlamda gizli manik depresyon yaşamaktadır.
Şimdi burada partimize ciddi anlamda görev düşmekte iktidar yoruldu, ekipleri dağıldı, yorgunluktan kendi belediyelerini diğer tüm rakiplerinin bir şekilde görevlerine son veriyor. Onları bu şekilde cezalandırıyor. Halk bunları görmüyor mu sanıyorsunuz ? Bence görüyor. Fakat, partimiz silsile halinde göremiyor.

Niye biliyor musunuz ?

Çünkü, sırayla mahalle, ilçe, il, genel merkez kongreleri ve kurultayı oluyor ve olacak. Bu çok daha önemli bir durum. Aman ha sakına kaçırmayın! Memleketin geleceği sizlerin delegeliğine bağlı. Halk adamları deli gibi delegelik için çalışıyor diye her yerde bizim partimizi övüyor. Gündemi öyle bir yaratıyoruz ki ilk önce kendimizi satıyoruz. Ne dediğimiz çok belli oluyor. Üyelerimiz ve parti yöneticilerimiz delege delege olacağım diye inliyor. Ağlayanlar gördüm. Her şekle giriyorlar. Kene gibi davranıyorlar, kavgalar, gürültüler gırla gidiyor. Bazıları delege olmak için bütün her şeyini harcamaya hazırken bir yandan da delegeliklerle dalga geçip partiyi boydan aşağı her alanda aşağılayanlar basit karakterli ve ve yalama yöntemleriyle delege olduklarını gördük. Kongrelerin bir çoğuna katıldım. Genç, kadın, ana kademe hiç birisi fark etmez. Hepsinin içeriği aynı hiç birisinde bir tahlil, bir vaad yoktur. Örgüte umut olacak söylem dili yine yoktur. Gençler bile salonları dolduramıyor. Kendi ilçesinde 608 oy çıkaranların CHP İstanbul Gençlik Kolları kongresine 10 kişiyi götüremediğini gördük. Oysa ki, delege sayısı 11’di. Ne yapacaksınız? Bu kervan böyle güdülmeye devam eder.

İrade sizsiniz “Ey delege” sorarım geleceğe dair partimiz için, ne yapacaksınız? İzleyeceğiniz yol, yöntem nedir? İdeolojik tavrınız nasıl olacak? Ya da yukarıda belirttiğim tahliller hakkında bir iki yorum yapın bekliyorum. Partimiz ve geleceğimiz sizlerin ellerinde yetişin bizi kurtarın bu girdaptan sizlere ihtiyacımız var.

Ya da Ey delege!
İdeoloji, pratik, iktidar olmayı istemek…
Korktun mu?

Click to comment

Bir Cevap Yazın

Emrah Dinç yazdı

EMRAH DİNÇ YAZDI: İSTANBUL’DA ULAŞIMA İSYAN

Published

on

blank
İETT otobüsleri, Metrobüs, Metro, Tramvay, vapurlar, hepsi halkımız için ulaşımda günümüzün piyasa koşulları ve temel ihtiyaçları içersinde güzel hizmetlerdir. Fakat, İstanbul ‘un kapasitesini taşıyacak yeterliliğe sahip değildir.
Bugün, Üsküdar’ da yolcu taşıyan halk otobüsü kaza yaptı sonucunda 3 ölü 5 yaralı gibi hazin bir tablo ortaya çıktı. Bu durum sadece bugüne mahsus bir tablo değil. Önceden daha kötüleride oldu. Bu çile özellikle İstanbul’da yaşayan yurttaşlarımızın temel kanayan yarasıdır. Büyük şehir belediyesi ulaşım sorununa çözüm bulmaya çalışıyor. Fakat, neye, nereye, kime hizmet ettiğini halka anlatmıyor. Bu hizmetlerin tek adresi vardır. Sermaye neredeyse en iyi hizmet oradadır. Bu durum ulaşım içinde geçerlidir. Çarpık kentleşme, betonlaşan şehir hayatı, büyük göçlerin yoğunlaşması ve vahşi piyasa ortamı İstanbul’u yaşamaktan uzak bir hale getirmiştir. Bu şehir çalışan tüm kitlenin sadece otel gibi kullandığı şehir haline gelmiştir. Yerel yönetimlerde rüşvet, kafa kol ilişkileri ve mafyacı bir anlayış hakim olunca işlerin boyutu yurttaş can veriyor. FAİŞ fiyatlarla ulaşım hizmetleri devam ediyor. Var mı böyle bir mantık? Yaşam kalitesi, insana olan bir değer maalesef ki yoktur. İşte böylelikle, birbirine karşı anlayışsız, ahlak ve saygıdan yoksun duyarsız bir geleceğe doğru yürümeye sebep olmaktadır.
Düşünsenize, özellikle gündelik yolculuk yapanlar çok iyi bilirler. Bir otobüse biniyorsunuz, nefes alacak alan yok, insanlar tıklım tıkış, hamile, yaşlı, gazi, engelli kimse tanımıyor. Gençler geçmişine bunlara sebep siz olduğunuz derece onlara yer vermiyor. Herkes kendi yolunda at gözlüğüyle yoluna devam ediyor.
Fakat, bir durumu anlamak istiyorum. Büyük bir insanlık suçu işliyoruz. İnsanlığımız yollarda heba oluyor. Buna neden dur diyen yok? Bunları dile getiren üzerine giden muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri neden yok? Halkımız neden bu durumlara tepki vermiyor?
Ben artık isyan ediyorum. Yurttaş olarak ulaşımda can güvenliği, ücretsiz ulaşım hakkımı istiyorum.
Bu memleket bizim!
Bizim olan bu memlekette birlikte daha güzel bir gelecek kurabiliriz. Lütfen! Elimizden birşey demeyin ulaşım hakkınızla ilgili haklarınızı her mecrada aramaktan vazgeçmeyin!
Kurtuluş mücadele edenlerin birliğiyle gelecek.
Çünkü, Kurtuluş mücadele edenlerin birliğiyle gelecek.
Çünkü, Kurtuluş haksızlıklara karşı mücadele edenlerin birliğiyle gelecek.

Continue Reading

Popüler

blank