Connect with us

Genel

Hasan Saim Öztürk: Türklerin İslamla ve Şeriatla buluşması ve Cumhuriyet’in hukuk devrimi

Published

on

blank

Tarih kaynaklarına göre Türklerin Müslüman Arap ordularıyla karşılaşması M.S. 8. yüzyılda olmuştur. Oldukça sert çatışmalardan sonra Tek Tanrı inancına(Tengricilik)sahip Türklerin yavaş yavaş
İslamın adaletli ve tek tanrılı bir Din oluşunu da gözeterek Müslümanlığı kabul etmeye başladıklarını görüyoruz.

***
Müslümanlığın kabulüne kadar Hakan buyrukları ve Örfi kurallarla yönetilen Türk toplulukları daha sonra dönemin İslam Devletindeki hukuk kurallarına tabi olmaya ve uygulamaya başladılar. Türklerin islamla buluşması onlar için önemli ve ilk milattır. Devlet kuran son peygamber bu
devleti ve insan ilişkilerini düzenleyecek Arap toplumunu Allahın buyruklarıyla yönetiliyordu. Kurallar Kutsal Kitap, Kuranı Kerimin
içeriği, Hz.Peygamberin ve sonrasında din alimlerinin kuralları yorumlaması sonucu ortaya çıkan Hadisler, Fıkıh icma ve tefsirlerden
oluşuyor ve bunların toplamına ŞERİAT adı veriliyordu.

***
Ön Asya’da kurulan ve İslamı kabul eden Devletlerle Osmanlı İmparatorluğunda geçerli olan  şeriat hükümleri Devlet yönetiminde ve kişiler arasındaki ilişkilerde uygulanırken 1517 yılında Mısır’ı
Fetheden Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in Mısır’da bulunan Halifelik Makamını İstanbul’a ve Hanedana taşıması Türklerin Devlet yaşamındaki ikinci milattır. Bu tarihten sonra Devlet yaşamına tamamen hakim olan İslami kurallarla Batının gerçekleştirdiği Aydınlanma
çağından tamamen farklı bir kimlikte devam etmiştir.

***
Din ve devlet işleri 15. asırdan sonra Batıda ayrılırken Osmanlı aksine gelişen ihtiyaçlara ve topluma rağmen hayatı 1000 yıl geriden takip etmekte ısrarcı olmuştur.Bunun yanında sömürgeleşmeyle zenginleşen,sanayileşmeyle kentleşen ve Kapitalizme evrilen batı
Osmanlının duraklamasına ve çökmesine neden olmuştur.Özellikle 19 uncu asırda borçlandırılan Osmanlı Asya tipi üretim tarzıyla ancak toplumu
doyurabilmiş ve Batının yarı sömürgesi haline gelmiştir.

***
19 ve 20.yüzyıllarda Batıya karşı büyük ölçüde toprak kaybeden ve Kurtuluş Savaşı hariç hemen hemen girdiği bütün savaşlarda yenilen yada yenik sayılan Osmanlı İmparatorluğunun ABD Başkanı
Wilson’un Ortadoğu planına uygun olarak Sevr’de Parçalanmasıyla devreye giren Müdafaa İ Hukuk ve Kuvayi Milliye hareketi düzenli orduyla kazanılan bir zafer sonunda Cumhuriyetle buluşmuştur. Önce
Büyük Millet Meclisinin kuruluşu ,padişahlığın ve Halifeliğin tasfiyesi sonunda Şeriat uygulamaları Devlet yönetiminden çıkarılarak Devlet ve toplum Beşeri kurallarla yönetilmeye başlanmıştır.Dinin ve
Kutsal Kitabın evrensel Ahlak kuralları ve ibadet hükümleri dışında Devlet ve yurttaşlar arasındaki kurallar çağdaş hukuk kurallarına
evrilmiştir.

***
Dinler statik ve değişmez kurallar içerir Devlet Toplum ve insan ihtiyaçları ise dinamiktir..Çağdaş toplumlarla aramızdaki 300 yıllık mesafeyi kapatmayı düşünen büyük Devrimci Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk soruna teşhis koyarak konuyu Laik Cumhuriyetle çözmüştür. Bu dönüşüm
ve devrim tarihimizin son miladıdır..Ülkemizi 1500 önce Arap Devleti kurulurken konulan hükümlerle yönetme olanağı yoktur.Cumhuriyetin Hukuk devrimi ve Laiklik bu açıdan hayati bir önemi haizdir.