Connect with us

Genel

Ali Sönmez: Son iki kongre çok içimize sinen kongreler olmadı

Published

on

blank

Sarıyer siyasetinin önde gelen isimlerinden Ali Sönmez, gazetemizin sorularını yanıtladı. Çok çarpıcı cevaplar verdi. Sönmez, “Bizim desteklerimizle ilçe başkan adayı olan Ersin Özer kardeşimizin ne kadar eksikleri varsa, bizim de o kadar eksiklerimiz olmuştur. Kurulan oy kullanma kabinler, delegasyonun oy kullanma özgürlüğünü elinden almıştır.” ifadelerini kullandı. 

Gençlik kollarından bu yana SHP ve CHP kadrolarında aktif siyaset yapan, Sarıyer siyasetinin önde gelen isimlerinden Ali Sönmez, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Çetin Ali Aytaç’ın sorularını yanıtladı. Son kongre sürecine dair çarpıcı açıklamalarda bulunan Sönmez, “Son iki kongrenin çok içimize sinen kongreler olduğunu söylemek oldukça zordur. Son kongrede kurulan oy kullanma kabinleri, delegasyonun oy kullanma özgürlüğünü elinden almıştır. Birçok insan listelerde istediği değişimi bile yapamadı. Oy kullandığı esnada da, oy pusulasını ceketinin altında tutarak, saklayarak oy kullanma durumunda kaldı. Maalesef bazı dengeler, insanların oy iradesine tahakküm koymuştur. Özgür iradesine güvenerek oy kullananların sayısı da bellidir. Onun dışında, içimizde bazı aday olmak isteyip de aday olamayan arkadaşların yanında yer alan bazı arkadaşların da çok nahoş tavırları oldu. İçinden bazıları da kürsüye çıkıp aleyhimize konuşmalar yaptılar. Bizim içimizdeyken, bizim aleyhimize haksız tavırlar sergilediler. Onların da etkisiyle beklemediğimiz bir sonuç meydana geldi. Yoksa biz, kongreyi alabilecek noktadaydık. “açıklamasında bulundu.

İşte Ali Sönmez ile çok çarpıcı röportajımızın tamamı:

Aralık 2019’da gerçekleştirilen CHP Sarıyer kongresini değerlendirir misiniz? Önceki kongrelerden farklı olduğunu düşünüyor musunuz?

CHP Sarıyer’in son kongresi, diğerlerine hiç benzemeyen bir kongre oldu. Özellikle son iki kongre, diğerlerinden oldukça farklıydı. CHP’nin kongreler tarihi vardır. CHP’nin derin bir bilgiye, birikime sahip bir süreci vardır. CHP kongreleri demokrasinin, örgütün söz ve karar sahibi olduğu süreçlerdir. Son iki kongrenin çok içimize sinen kongreler olduğunu söylemek oldukça zordur. Bir önceki kongrede zaten birçok aday arkadaşımız, ben dahil geri çekildi. Parti içindeki demokratik temayüllerin tam işlememesinden dolayı, yapılan bir açıklamayla geri çekildik. Geçen kongrede de, bir önceki kongreye göre Sarıyer’de parti yönetim anlayışını değiştirmeye çalışan taban hareketinin çok ciddi bir talebi vardı. Mevcut yönetim anlayışının değişmesi isteniyordu. Bu talebi açanların tamamı da, tek adayla kongreye gitmemizi istiyordu. Biz de, fiili yönetim anlayışının daha dinamik mutlak bir yönetim anlayışıyla yer değiştirmesi için öncü isimlerle, kadrolarla yapılan çalışmalar sonucunda kongreye tek adayla gittik. Tabi, kendi içinde bunun zorlukları da vardı; ama kongre salonuna bu zorlukları da aşarak tek adayla gittik. Kongre salonunda ise gerek kongrenin kurgulanması, gerek oy kullanma şekli, gerek kürsü kullanımı tamamen değişimi arzu eden dinamiklerin aleyhine olan bir kurguydu. Dolayısıyla da, arzu ettiğimiz bir sonuç çıkmadı. Ama en azından CHP kongrelerinde demokrasinin etkisi vardır. Demokrasiye rağmen, iki dönemdir bazı sıkıntılar yaşıyoruz; ama umuyorum ki, önümüzdeki dönem daha dikkatli, daha demokrat, daha özgürlükçü, daha katılımcı, daha mücadeleci bir ruhla kongre olur ve kongreyi de, mücadeleci bir anlayış kazanarak partimizi başarıya götürür. Özellikle AKP’nin iyice sertleştiği şu son dönemlerde partimizin kongrelerden daha dinamik kadrolarla şekillenerek çıkması, faydasına olacaktır.

“KONGREDE EKSİKLİKLERİMİZE RAĞMEN İYİ BİR SONUÇ ALDIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM”

Son kongrede herhangi bir adaylığınız olmadı. Ancak adaylardan Ersin Özer’i desteklediniz. Desteklediğiniz adayın seçim performansını değerlendirir misiniz?

Ersin Özer kardeşimi gururla destekledim. Çok uyumlu, çok ahenkli, birlikte çalışma anlayışını içine sindirmiş, partinin tabanından yetişmiş değerli bir kardeşimizdir. Tartışmasız, CHP kongrelerinin yükü çok ağırdır. CHP’de ilçe başkanı adayı olmak da, ilçe başkanı olmak da çok büyük bir şereftir. Yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin kongre salonuna delegasyondan onay alarak aday gitmek, gerçekten büyük bir onurdur. Onun heyecanı ile arkadaşımızın eksiklikleri olmuş olabilir. Ama ben bunu adayımızın performansına olumsuz yönde bağlamayı doğru bulmuyorum. Kongrede dinamik muhaliflerin veya değişimden yana olan muhaliflerin de eksiği vardı. Bunu kabul etmek lazım. Bu eksiklikleri tek tek bireylere bağlamayı doğru bulmuyorum. Bizim desteklerimizle ilçe başkan adayı olan Ersin Özer kardeşimizin ne kadar eksikleri varsa, bizim de o kadar eksiklerimiz olmuştur. Dolayısıyla, desteklemekten keyif aldığım Ersin Özer kardeşimizin, kongredeki eksikliklerimize rağmen iyi bir sonuç aldığını düşünüyorum. Tabi kaybetsek bile, daha yakın bir sonuçla kaybederiz diye düşünüyorken fark, tahminimizden biraz fazla oldu. Bu durumun yaşanmasında oy kullanma kabinlerinin açık bir şekilde olmasının da etkisi vardır. Kurulan oy kullanma kabinleri, delegasyonun oy kullanma özgürlüğünü elinden almıştır. Birçok insan listelerde istediği değişimi bile yapamadı. Oy kullandığı esnada da, oy pusulasını ceketinin altında tutarak, saklayarak oy kullanma durumunda kaldı. Maalesef bazı dengeler, insanların oy iradesine tahakküm koymuştur. Özgür iradesine güvenerek oy kullananların sayısı da bellidir. Kongreyi kurgulayan, salonu planlayan arkadaşlarımız oy kullanma kabinlerini de bilerek, kurgulayarak delegasyonun özgür iradesine engel olacak şekilde kurmuşlardır. Bu durumun seçim sonucuna büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.

“OY KABİNLERİ, SONUCA FAZLASIYLA ETKİ ETMİŞTİR”

Ben çok kongreler yaşadım. Hepsinde de aktif olarak görev aldım. Öngörülerim de çok yüksektir. Tahminlerimde de yanılmam. Açıkçası kaybetsek de kazansak da, 15-20 oy bandında bir fark olur diye tahmin ediyordum. Biraz daha farklı bir oy sonucu geldi. Bu beklediğimiz bir sonuç olmadı. Ancak demin belirttiğim oy kabinleri durumu, sonuca fazlasıyla etki etmiştir. Onun dışında, içimizde bazı aday olmak isteyip de aday olamayan arkadaşların yanında yer alan bazı arkadaşların da çok nahoş tavırları oldu. İçinden bazıları da kürsüye çıkıp aleyhimize konuşmalar yaptılar.  Bizim içimizdeyken, bizim aleyhimize haksız tavırlar sergilediler. Onların da etkisiyle beklemediğimiz bir sonuç meydana geldi. Yoksa biz, kongreyi alabilecek noktadaydık. Kongrede adayımızla yol yürüyen arkadaşlarımızın tamamı, kongreyi alma havasındaydı. Listeler konusunda da özgürdük, hiçbir sıkıntı yaşamadık. Ancak bütün bunlara rağmen istediğimiz sonucu, demin bahsettiğim nedenlerden ötürü de alamadık.

Yalınkılıç’ın ikinci döneminde CHP Sarıyer örgütünde bir birlik ve beraberlik havası olduğunu söyleyebilir misiniz?

Cumhuriyet Halk Partisi çok önemli bir süreçten geçiyor. Partimizin herhangi bir kademesinde görev alan tüm yönetici arkadaşlarımız maksimum derecede dikkatli davranmak zorundadır. Yöneticiler örgütte kenarda, köşede kalmış herhangi bir üyesine dahi üvey evlat tavrı gösteremez. Pandemiden ötürü şu anda bir örgüt çalışması olmadığından, su yüzüne çıkmış bir hareket yoktur. Her yönetici arkadaşımızın, tüm partidaşlarımıza, seçmenlerimize ayrımsız davranmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Bunu da, yönetimde bulunan bulunmayan tüm arkadaşlarımıza söylüyorum. Partide küçük bir grubun yönetim anlayışı veya partide bu küçük yapıları bir yere taşıma anlayışında olanların kim olursa olsun, bu tavırdan uzak olmaları, sadece parti başarısı için mücadele etmeleri gerekir. CHP’de son dönemde gelenekselleşmiş bir durum oluşmuştur. Özellikle yerel seçimlerden sonra kongreyi kazanan dinamiklerle kaybeden dinamikleri karşılaştırdığınızda, partinin esas büyük güç olan dinamiklerinin kaybeden tarafta olduğunu görürsünüz. Sarıyer’imizi ele aldığımızda da, önemli güç olan büyük dinamiklerin, sokak mücadelesini veren emekçi arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun dışarda kaldığını görüyoruz. Bütün mahallelerimizi, 8 bin küsür üyemizin büyük bir çoğunluğunu biliyorum. Kimlerin partimizi hangi mahallede en iyi bir şekilde temsil ettiğini çok iyi biliyorum. Kimin hangi sokakta esnaf olduğunu, CHP’li olarak anılmasından gurur duyduğunu biliyorum. Bu emektar, liyakatli arkadaşlarımızın hepsi dışarda kaldı. Ama yönetim anlayışı da, “Ya sen kaybettin. Daha partiye gelmene gerek yok. Bir sonraki kongrede de karşıma çıkıp benim siyasi geleceğimi tehlikeye atarsın.” bakış açısıyla hareket ederse, partinin dinamik yapısını, geleceğini sıkıntıya sokar.

“PARTİNİN EMEKTARLARI PARTİDEN UZAKLAŞTIRILMAMALIDIR”

Bu dönemde de özellikle yönetim anlayışının kendisini bir daha gözden geçirmesi gerekir. Partinin, sokaktaki her emektarına sahip çıkması lazım. Partinin emektarları partiden uzaklaştırılmamalıdır. Kendisini buraya ait hissetmeye devam etmelidir. Bu durum, 90 yaşındaki partilimiz içinde, partimize yeni katılmış 18 yaşındaki genç kardeşimiz için de geçerlidir. Partimiz, tüm emektar üyelerine partide yapacağı siyaset için cesaret vermelidir. Partidaşlarımız, yoldaşlarımız, “Nasıl olsa bu partide benim önüm kesiktir. Benim bir yerlere gelmeme müsaade etmezler” anlayışından uzaklaştırılmalıdır. Yoksa partimiz açısından yarın daha büyük sıkıntılar meydana gelebilir. Partiden kopmaların önüne geçilemez. Partinin tabanından, gençlik kollarından yetişmiş, partide birçok önemli görevlerde yer almış, Cumhurbaşkanı adayı olarak çok başarılı işler çıkarıp iyi bir oy almış Muharrem İnce gibi bir arkadaşımızın kopuşunun ardından gelecek yeni kopuşların önüne geçebilmek adına, tüm parti emekçilerinin, üyelerinin yanında yer alınmalı, örgüte sahip çıkılmalıdır. Parti içi tüm dinamiklerin kendini ifade edebileceği daha fazla alanlar yaratılmalıdır. Güçlü olmalıyız, birlikte olmalıyız. Bunu başarırsak, partide herkesin önü açık olacaktır. Ve bu gün Cumhuriyet’in tehlikede olduğu bu süreçte, CHP’ye çok net bir şekilde ihtiyaç vardır. Yeniden Kurtuluş Savaşı veriyoruz. Bu nedenle, parti yönetiminin de her parti üyesine, emektarına hassasiyetle yaklaşması gerekmektedir.