Genel
Çocuk Susar, Sen Susma!
Published
6 yıl agoon
Tüm Dünya’da en önemli problemlerden biri olan çocuk istismarı, ülkemizde de çok sık görülen toplumsal bir sorun. Son dönemde sosyal medyada sıklıkla gördüğümüz haberlerle beraber ortaya çıkan tablo ise korkunç… Sarıyer Belediyesi de Sarıyer Aile Danışma ve Eğitim Merkezi’nde (SADEM) çocukların haklarının korunması ve bu konuda farkındalığın artması için uzman psikologlar eşliğinde çalışmalar yapıyor. Konuyla alakalı konuştuğumuz SADEM’in Uzman Psikoloğu Şükriye Bayram, istismarın söz konusu olduğu durumlarda, ailenin soğukkanlı bir şeklide tepki vermeden, yargılamadan ve ayrıntılı soru sormadan çocuklarını dinlemelerini öneriyor. Peki, nedir istismar, istismar durumunda çocukla nasıl iletişim kurulmalı, tedavi ve yasal süreç nasıl ilerler? İşte o sorular ve cevapları…
İstismar nedir?
İstismarın birçok çeşidi vardır diyen Bayram, “Bunlar duygusal, fiziksel ve cinsel istismar şeklinde görülebiliyor. Duygusal istismar, çocukların yetişkinler tarafından aşağılanması, rencide edilmesi, küçük düşürülmesi, hakarete uğraması gibi davranışlar olarak tanımlanabilir. Fiziksel istismar çocuğun yetişkin tarafından şiddete maruz kalmasıdır. Cinsel istismar ise çocuğun hem duygusal hem de fiziksel olarak zarar görmesi; cinsel şiddet ve çocuğun ticari amaçla kullanılması olarak tanımlanabilir” şeklinde konuştu.
Çocuğun istismara uğradığını nasıl anlarız?
Çocuklarda istismar durumunda iki türlü etki olabiliyor: Birincisi ayrışma dediğimiz bölünme, ikincisi de travma sonrası stres bozukluğu. İstismar dediğimiz şey aslında travmanın kendisi, yani çocuklar travmatize oluyorlar. Travma sonrası stres bozukluğu öfke patlamaları, huzursuzluk, sinirlilik ve kâbus görme gibi sorunlar yaşanıyor. Aileler bu değişiklikleri, davranışsal belirtileri dikkate almalı. Aileler bu ipuçlarını yakalarsa, süreçte sağlıklı bir şekilde ilerleyebilirler.
Çocukların bilişsel seviyelerindeki gelişmeler aşamalı olduğu için, küçük yaşlarda buna maruz kalan çocuklar durumu anlamlandıramıyor. Anne ve babaların bu noktada daha önceden bilgilendirme yapmış olması çok önemli. Konu hakkında bilgi sahibi olan çocuklar yaşadıklarını daha kolay bir şekilde ifade edebiliyor. Çocuklar istismara uğradıklarına dair bilgi verdiklerinde aileler bu durumu olduğu gibi kabul edip anlatılanlara inanmalı. Zaten çocuklar bu konuyla alakalı yalan söyleyemezler.
Cinsel istismara uğrayan çocuk neler yaşar?
Sol lop dil ile sağ lop ise duygularla ilgilidir. Travmaya maruz kalan çocuğun beyninin sol lopu zarar görebiliyor. Çocuklarda beyin gelişmekte olduğu için istismar durumunda beyin kendini kapatıp gelişimini durduruyor. Travma direkt olarak sol lobu etkiliyor. Bu da dil ile ilgili olan bölümün bozulması demek. Yani bu, çocukların istismar sonrasında yaşadıkları olayları dile getirememesine neden oluyor.
İstismara maruz kalan bir çocuğa nasıl davranmalıyız?
Aile, çocuğu, soğukkanlı bir şekilde, tepki vermeden, yargılamadan, ayrıntılı soru sormadan ve eleştirmeden dinlemeli. Ebeveynler bunu anlattığı için çocuğuna teşekkür etmeli ve onu sevdiğini söylemeli. Çünkü çocuklar cinsel taciz ile ilgili bilişsel sebepler arıyorlar. Kendilerini suçluyorlar. Anne babalar bu durumun çocuğun suçu olmadığını, ona bunu yapan yetişkinin suçu olduğunu açıklamalı. Çocuğun yanına gidip “Seni tedirgin görüyorum, huzursuz olduğun bir konu var mı, varsa bunu benimle paylaşmak ister misin?” diye sormalı. Eğer çocuğun cevabı hayır oluyorsa, çocuğun üstüne gidilmemeli.
Tedavi sürecinde neler yapılıyor?
Buna yönelik çalışmalar ise daha çok oyun ve dışavurumsal terapi teknikleri olarak yapılıyor. Oyun terapisinde çocuk oyun oynarken bir yandan da hipokampusunu eski haline getirmiş oluyor. Aslında çocukların travmayla baş etme konusunda doğuştan gelen bir yetenekleri var. Ama bazen o kadar üst üste geliyor ki, çocuklar bunlarla baş edemiyor. Burada da terapi devreye giriyor. Bu da çocuk merkezli oyun terapisi oluyor. Hepsi sol lobu eski haline daha çabuk döndürmek için uygulanıyor.
Tedavi süreci nasıl ilerliyor?
Psikologların burada yapacağı ilk şey çocukların zedelenen güven duygusunu eski haline kavuşturmak. Ayrıca bu süreçte çocuğun, kendisini istismar eden kişiyle bir araya gelmemesi gerekiyor. İstismar eden kişiyle tekrar karşılaşmaması için gerekli önlemler alınmalı. Bunun garantisi de çocuğa verilmeli.
İstismar durumunda nereye başvurabiliriz?
Çocuğumuz böyle bir durumdan bahsettiğinde ya da siz hissettiğinizde bunu direkt ilgili kurum ve kişilere bildirmeniz gerekiyor. Bu konuda uzman kişilerden yardım alınması gerektiğini düşünüyorum. Aileler kendince çözüm üretmekten ziyade, belediyelerin bünyesinde ücretsiz hizmet veren aile danışma ve eğitim merkezinde bulunan psikologlara başvurabilirler.
Yasal süreç nasıl işler?
Psikoloğun yapacağı şeylerden biri de aileyi şikâyette bulunması için ikna etmektir. Çünkü bu bir suçtur ve ihbar etmekle ilgili yükümlülükler vardır. Eğer aile bunu yapmıyorsa, psikolog ilgili kurum ve kuruluşlara bildirmek durumundadır, bu bir yasal yükümlülüktür.
Cinsel istismarı önlemek için neler yapmalıyız?
Ailelerin, çocukların gelişim düzeyine bağlı olarak konuşması ve çocukları bilgilendirmesi gerekiyor. Bu bizim toplumumuzda ayıp olarak görülüyor ama çocuğa bilinçlendirmeyi ne kadar erken yaparsak, o kadar koruyucu oluruz. Çocuk zaten iki yaşından sonra kendi vücudunun farkına varmaya başlıyor. Çocuklara özel alanlarını, mahrem bölgelerini öğretmek ve bu bölgeleri kimsenin görmemesi ve dokunmaması gerektiği söylenmeli. Kendisine dokunulmadığı gibi başka insanların da özel bölgelerine dokunulmaması gerektiği bilgisi verilmeli. Çocukla yapılan şeyler, mesela birlikte uyuma, birlikte yıkanma, birlikte giyinme vb. birlikte yapılacak etkinlikler değil. Çocuklar 3 yaşından sonra ebeveynlerinden ayrı uyumalı. Kendine ait benliği oturtmak ve sınırlarını oluşturmak için ebeveynler çocukların giysilerini çıkarırken izin almalı. Bu bilinç ailede verilirse çocukların dışarıda mücadele etmesi daha kolay olacaktır.
İyi dokunuş ya da kötü dokunuş diye bir şey yok aslında. Kötü dokunuş dediğimiz zaman aslında yetişkinlik hayatında cinsellik kötüdür algısı oluşabilir. Bu yüzden detaylı bir şekilde çocuğa özel bölgeler anlatılmalı. Çocuklara hayır demeyi öğretmeliyiz. Çocuklarımızla güvene dayalı bir ilişki kurmalıyız. Böyle olunca da çocuğumuz her şeyi rahatça konuşup iletişim kurulabilir. Bu süreçte çocuklarla aynı seviyeye inip gözlerine bakarak konuşmalı ve onu anladığımızı göstermeliyiz.