Connect with us

Genel

Hülya Güntaş: Ülkemizde Kadın Bakanlığının kurulmasını istiyorum

Published

on

blank

CHP Sarıyer’in emektar öğretmeni Hülya Güntaş, milletvekili aday adaylığı süreciyle ilgili gazetemizin sorularını yanıtladı.

2015 seçimleri öncesinde ön seçimden çıkan ve CHP İstanbul ikinci bölgeden milletvekili adayı olan; ancak seçilemeyen CHP Sarıyer’in emektar öğretmeni Hülya Güntaş, 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde yeniden CHP’den milletvekili aday adaylığı başvurusunda bulundu. Süreçle ilgili gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Çetin Ali Aytaç’ın sorularını yanıtlayan Güntaş, “Kadın Bakanlığının” kurulması gerektiğini ifade etti.

İşte Hülya Güntaş ile gerçekleştirdiğimiz çok özel röportaj:

Neden Milletvekili Aday Adayı oldunuz?

Ülkemizin bir yıkıntıya uğradığını düşünüyorum. Tekrar düzelmesi için benimde bir katkımın olmasını istedim. Hem kadınlar, hem eğitim, hem de doğa açısından ülkemizin bir yıkıma uğradığını düşünüyorum. Taş taş üstünde kalmadığı için de, bir taşta ben koyayım istiyorum. Bunun için aday oldum.

7 Haziran 2015 seçimlerinden önce CHP’de ön seçime girmiş ve ön seçimden çıkarak milletvekili aday listesinde yer almıştınız; ama seçilememiştiniz. Bu dönemde ise ön seçim yapılmadı. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Ben partimde hangi makam olursa olsun bir ön seçim yapılması taraftarıyım. Yani belediye başkanı, belediye meclis üyeleri, hatta mahalle temsilcilerinin bile ön seçim yapılarak seçilmesini savunan biriyim. Biz her yerde demokrasiyi savunuyorsak, önce kendi partimizin içerisinde demokrasiyi sindirmemiz gerekir. Bu da, ön seçimle olur. Ön seçim, olmazsa olmazımızdır. Ancak ön seçim yapılmadı. Milletvekilleri neye göre seçilecek, bunu ben de bilmiyorum. Bu durum açıkçası içimi acıtıyor. Kabul etmediğimiz bir şeye mecbur kalıyoruz. Ama buna rağmen yine de aday adayı olmak istedim. Çünkü ülkemizin inşası konusunda ciddi anlamda görev almak istiyorum.

“4+4+4 SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUM”

Milletvekili seçilirseniz ilk yapmak ya da değiştirmek istediğiniz şey nedir?

Ben matematik öğretmeniyim. Aday adayı olduğum için öğretmenlik görevimden istifa ettim. Tabi ki önceliğim, eğitim alanında düzeltilmesi gerekenlerle ilgili olacaktır. Türkiye’de eğitim son 20 yılda çok bozuldu. Özellikle 4+4+4 getirilirken buradaki en büyük amaçları; hem dindar ve kindar nesil yetiştirmek, hem de kız çocuklarını eğitimden, ekonomiden, siyasetten koparmaktı. Çünkü kız çocukları eğitimini tamamlayamazsa, gelecekte ekonomik özgürlüğünü kazanamayacak ve siyasete de giremeyecekler. Kendilerince bir taşla iki kuş vuracaklar. Ben bu 4+4+4 sisteminin değişmesi için uğraş vereceğim. Hatta bir öğretmen olarak Milli Eğitim Bakanı da olmak isterim. Yani bu bakanlıklarda görev alan kişiler, işinin ehli olan kişiler olmalıdır. Hayatım boyunca hep bunu savundum. Eğitimle uzaktan yakından alakası olmayan kişilerin Milli Eğitim Bakanı olması, ülkenin eğitimine zarar verir. Finlandiya eğitim modeli, uzman insanlarca en iyi eğitim modeli olarak kesinleştirilmiştir. Bende Finlandiya eğitim modelini kendi ülkemizde uygulamak isterim.

Şubat ayında peş peşe iki büyük deprem yaşadık. Ülke tarihinin en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıyayız. Bu ortamda, sokaktaki seçim havasını nasıl görüyorsunuz?

Öncelikle, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanı adayımız olacak mı, olmayacak mı sürecinde herkes de çok büyük bir heyecan vardı. En küçük çocuktan en yaşlısına kadar herkes heyecanla bekliyordu. Nitekim belli oldu ve Kemal Kılıçdaroğlu, gerçekten ülkemizde ciddi bir rüzgar estirdi. Ve ben inanıyorum ki, CHP bu seçimlerde o rüzgarı fırtınaya dönüştürecek. İşte o fırtınaya dönüştürecek kişilerden birisi de ben olmak isterim. Ben sokakta ciddi bir heyecan görüyorum. Ben bu seçimin ülkemizin kaderi açısından son seçimi olarak görüyorum. Çünkü ekonomi batmış, eğitim batmış, doğamızı mahvetmişler, satılmadık fabrikamız kalmamış, Betona tapan bir ülke haline geldik. İnsanlarımızın umudu kalmadı. Ben sokağa çıktığımda insanlarımızda o değişimin heyecanını görüyorum.

“KILIÇDAROĞLU’NUN BİRİNCİ TURDA KAZANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Seçim akşamı nasıl bir tablo öngörüyorsunuz? 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun birinci turda seçimi kazanacağını düşünüyorum. Bundan çok eminim. Aynı şekilde CHP’nin milletvekili sayısının da artacağını düşünüyorum.

Cumhur İttifakı içerisinde 6284 sayılı yasaya karşı olan partiler var. Eğer milletvekili seçilirseniz ve partiniz iktidar olursa kadın hakları üzerine yapmak istediğiniz bir çalışma var mıdır?

Ben biraz hayata soldan bakan bir kadınım. Partimin kadınlara yeteri kadar temsiliyet hakkını verdiğini düşünmüyorum. Bunu her fırsatta da, her platformda da dile getiriyorum. CHP’ye yakışan bir tutum değildir. Hak, hukuk, adalet ve demokrasi diyoruz; ama ikinci bölgede bir tane kadın milletvekilimiz yok. İstanbul Sözleşmesi’ni birinci gün geri getireceğimizi söylüyoruz; ama senin ikinci bölgede kadını temsil edecek kadın milletvekilin yok. Koskoca İstanbul’un 39 ilçesinde bir tane kadın belediye başkanımız yok. Burada insana gülerler. Önce bunu kendi partinizde uyarlayın derler. Ancak bu seçimlerde inancım, kadının yüzde 50 söz sahibi olacağı yönündedir. Hadi yüzde 50 olmasa bile, seçilecek sıralardan yüzde 33’lük cinsiyet kotasının uygulanacağına inanıyorum. İkinci bölgede seçilecek yerden en az 3 kadın milletvekilinin olmasını istiyorum.

“KADIN BAKANLIĞININ KURULMASINI İSTİYORUM”

Türkiye’de bir sürü kadın örgütü var. Mor çatı, mor dayanışma gibi örgütlerin hep içinde yer aldım. Polisten dayak bile yedim. Çok defa yediğim gazdan dolayı ölüm tehlikesi bile geçirdim. CHP’nin de bu kadın örgütleriyle birlikte hareket etmesini isteyenlerden biriyim. Eğer vekil olursam, Milli Eğitim Bakanı olamazsam, Kadın Bakanlığının kurulmasını istiyorum. Kadının ailenin içine sıkıştırıldığı bakanlıkla koruyamazsınız. Öyle olduğunda işte çokça kadın cinayetleriyle, kadına şiddetle, tacizle, tecavüzle karşı karşıya kalıyoruz. Kadını aile bakanlığından çıkarmalıyız ve kadın bakanlığı kurmalıyız. Ve ben, Milli Eğitim Bakanı olamazsam, Kadın Bakanı olmayı isterim. Ciddi anlamda kadınları özgürlüğüne kavuşturacağımıza inanıyorum. Tabi, bu kurumları da kadınlar yönetmelidir. Yani öncelik olarak güçlü bir şekilde kadının hakkını kadın savunmalıdır. Mesela size bir örnek vereyim; 2 yıllık pandemi sürecinde birçok ülke ekonomik olarak da sorunlar yaşadı. Ancak gelişmiş ülkelerde Almanya, İsveç, Finlandiya, Tayland gibi ülkelerde bu krizlerin çabuk aşıldığı görüldü. Yapılan araştırmalarda ise bu durumun, ülkede kadın yöneticilerin yoğunluğuna bağlandı. Yani yapılan araştırmanın sonucunda kadınların ön görüsünün erkeklerden daha iyi olduğunu ortaya çıkardılar. Dünya’da bütün ülkelerin kadınların ön görüsüne ihtiyacı vardır. Bizim ülkemizin de kadınların ön görüsüne fazlasıyla ihtiyacı vardır.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?

CHP olarak umuyorum ki, milletvekili sayımızı çokça arttıracağız ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı seçerek faşist diktatörlüğe son vereceğiz.

blank

 

blank
blank
blank