Connect with us

Genel

İrfan Sandıkçı: İstinye Muhtarı’nın işi gücü belediyeye karşı algı yaratmaktır

Published

on

blank

Sarıyer Belediyesi CHP Meclis Üyesi İrfan Sandıkçı, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Çetin Ali Aytaç’ın sorularını yanıtladı. Sandıkçı, İstanbul’daki sorununa ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. İstinye Mahallesi Muhtarı Recep Alkan’a çok sert tepki gösterdi.

İstanbul’da yaşanan taksi sorunlarını gazetemize değerlendiren Sarıyer Belediyesi CHP Meclis Üyesi İrfan Sandıkçı, “İstanbul’un en az 5 bin taksiye ihtiyacı var. İBB’nin bu yeni taksi çalışmasını öncelikle direksiyon başındaki şoförlere ihale usulüyle yapması gerekirdi. O taksilerde şoförlük yapanlar, kendisine ait olan taksilerde şoförlük yapsın. Aksi halde, taksilerde tekelleşmenin kırılması zor olur. Günlük yevmiye ile çalışan taksiciler, para kazanabilmek için yine daha gergin, daha aksi olmaya devam edecekler. Tekelleşmekten kurtulmak için bu sistemi kurmalıyız.” ifadelerini kullandı. İstinye Muhtarı Recep Alkan’a da sert tepki gösteren Sandıkçı, “İstinye Muhtarı’nın tepkileri tamamen siyasidir. Hizmetle siyaseti ayırmak gerekiyor. İşi gücü belediyeye karşı İstinye’de bir algı yaratmaktır. Daha önce de belediye parkı yıkıyor, sağlık ocağını yıkıyor diye algı yaratmıştı. Ben bunu açık açık ifade ediyorum; muhtar burada insanlara yalan söyledi. Muhtarsan muhtarlığını yapacaksın.” dedi.

İşte Sarıyer Belediyesi CHP Meclis Üyesi İrfan Sandıkçı ile gerçekleştirdiğimiz röportajın tamamı:

İBB tarafından son dönemde İstanbul’daki bazı taksimetrelerde sorun olduğu ortaya çıkarıldı. Taksimetrelerin normal fiyatın üstünde bir fiyat çıkardığı belirtildi. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu olay havaalanlarında yaşandı. Havaalanlarındaki bazı taksimetreler kendi ayarlarını yaptırarak, yüzde 10-15 gibi yüksek bir fiyatla, taksimetrenin fazla yazdığı bir fiyatla yolcuları taşırken, şehir içindeki çalışan taksicilerimizde böyle bir durum yaşanmadı. Taksimetresi fazla yazan yaklaşık 400 taksiye ceza yazıldı ve 400 taksi bağlandı. Bunlardan bir tanesi de, çok enteresandır İstanbul Taksiciler Odası Başkanı’nın kendi arabasıdır. Ama şehir içinde normal çalışan araçlarda böyle bir durum yaşanmadı. Hatta bu taksiler, yakıtı da baz aldığımızda Dünya’da en ucuz taksimetreyle çalışan taksiler arasındadır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin taksilerle ilgili gerçekleştirdiği çalışmanın sürekli engellenmesinin sebebi nedir? 

Sebebi, rantı paylaşamamaktır. Ben bu işin mesleğimde olması itibari ile başından beri takipçisiyim. İstanbul’un en az 5 bin taksiye ihtiyacı var. İBB’nin bu yeni taksi çalışmasını öncelikle direksiyon başındaki şoförlere ihale usulüyle yapması gerekirdi. O taksilerde şoförlük yapanlar, kendisine ait olan taksilerde şoförlük yapsın. Aksi halde, taksilerde tekelleşmenin kırılması zor olur. Günlük yevmiye ile çalışan taksiciler, para kazanabilmek için yine daha gergin, daha aksi olmaya devam edecekler. Tekelleşmekten kurtulmak için bu sistemi kurmalıyız. Belediye, turkuaz otobüsler gibi kendisi ihaleye çıkaracak ve sürekli denetleme yapacak. Belediyeye de ciddi bir katkısı olacaktır. Hem kendi arabasıyla çalışacak olan şoför de, arabasına daha iyi bakar, yolculara yaklaşımı, ilgisi çok daha iyi olur. Ama sen bunu şoför ile yapmazsan, kimi taksici taksimetreyi açmaz, kimisi yakın mesafe yolcusunu almaz. Şu an piyasada çalışan bazı taksiciler, kendi arabaları olduğu için mesela daha verimlilerdir. Yani sektörü düzeltmek istiyorsak, en önemli yapılması gereken budur.

“İSTANBUL GENELİNDE TAKSİ SORUNU VARDIR”

Sarıyer genelinde taksi sorunu olduğunu düşünüyor musunuz?

Sadece Sarıyer’de değil, İstanbul’un genelinde taksi sorunu ciddi boyutlarda yaşanmaktadır. İstinye Park taksi durağının işletmecisi olarak, sürekli avmnin önünde taksi kuyruklarıyla karşılaşıyoruz. Telefonlara yetersiz kalıyoruz. Genel olarak ciddi bir taksi problemi yaşamaktayız.

“MUHTARSAN MUHTARLIĞINI YAPACAKSIN”

Geçtiğimiz günlerde İBB tarafından İstinye’de bir kafeterya yıkıldı. Bazı yerel basın organları da, gelirlerini İstinye Spor Kulübü’nün elde ettiği bir kafeteryanın İBB tarafından kasıtlı olarak yıkıldığıyla ilgili haberler yapmıştı. Bu yaşanan olayla ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu yaşanan olay tamamen siyasidir. İstinye’de zamanında yapılmış 16 metrekarelik bir büfe vardı. Bu büfe, İstinye Spor Kulübü’ne katkı olsun diye yapılmıştı. Bu büfe zamanla kokoreç, köfte ekmek, dondurma gibi şeyler satmaya başladı. Bu satılanların hepsinden de, birileri rant elde etmeye başladı. Orada bir çeşme var. Çeşmenin etrafına lavabo yaptılar. Vatandaşın oturduğu parkı çay bahçesine çevirdiler. Bu olaylar İstinye Spor Kulübü’ne değil, birilerine menfaat sağladı. Ve İstinyeliler bu durumdan rahatsız oldu, imza topladı. Toplanan bu imzalar meclise geldi. Şikayetler, Sarıyer Belediye Meclisi’nden Büyükşehir Meclisi’ne taşındı. İBB’de gereğini yaptı. Bizim isteğimiz, gerçekten İstinye Spor Kulübü’ne kazanç sağlayacak bir büfenin işletilmesidir. Ve vatandaş da, orada parkını rahatça kullansın istiyoruz. Oraya ciddi paralar harcanarak tarihi çeşme yapılmış. Bazı şahıslar ise o çeşmeyi tekeline almış. Bu yaşananlar, kim olursa olsun hiç hoş değildir. Özellikle muhtarın belediyeye, kaymakama yakışıksız tepkileri hiç doğru değildir. Zaten sosyal medyada da tepkiler çığ gibi büyüdü. Muhtarsan muhtarlığını yapacaksın. Dükkan mı işletiyorsun, yoksa kamu görevlisi misin! Ben de Rizeliyim ve bu yaşananlardan sonra Karadenizlilere de sosyal medya üzerinden bir tepki oldu. Muhtarı, bu yakışıksız davranışlarından ötürü kınıyorum.

İstinye Muhtarı Recep Alkan, daha önce de, polis karakolu yapımının sırasında benzer bir tepki ortaya koymuştu. Tepkisinin bu kadar büyük olmasının sebebini neye bağlıyorsunuz?

İstinye Muhtarı’nın tepkileri tamamen siyasidir. Hizmetle siyaseti ayırmak gerekiyor. İşi gücü belediyeye karşı İstinye’de bir algı yaratmaktır. Daha önce de belediye parkı yıkıyor, sağlık ocağını yıkıyor diye algı yaratmıştı. Biz bu kararı mecliste ilk ay ertelettik, ikinci ayda karar aldık. Bunu bize iki defa yazıyla talep eden valiliğin, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün İstinye Karakolu’nun deprem riski yaşadığı gerekçesiyle istemesi üzerine, kendi alanımızı bedelsiz olarak tahsis ettik. Sarıyer Belediyesi, kendisine ait bir mülkünü emniyete, vatandaşının çıkarını korumak için verdi. Ve biz bunu meclise getirdiğimiz zaman, AK Partili meclis üyeleriyle oy birliği kararı alarak meclisten geçirdik. Parkın, basket sahasının ve sağlık ocağının kalacağını ifade ettik. Çayırbaşı’nda da benzer bir çalışma yaptık. Emniyetin girişi ayrı yerden oldu. Kalkıp milliyetçilikten bahsediyorsunuz; ama emniyete, karakola karşı çıkıyorsunuz. Burada karar var. Her şey ortadadır. Yok park yıkılıyor, yeşil alan gidiyor diye vatandaşa yalan söylemek terbiyesizliktir. Bu ne bir siyaset, ne bir muhtarlık, ne de bir vatandaşlıktır.

“MUHTAR BURADA İNSANLARA YALAN SÖYLEDİ”

Yaşanan bu gelişmeleri İstinyelilere tam olarak anlatabildiğinizi söyleyebilir misiniz?

Tabi ki. Başta İstinyeliler bu durumu net olarak bilmiyordu. Muhtarın algı operasyonlarına pankartlar asarak kapılmışlardı. Ancak biz gerçeği vatandaşa yazılı olarak dağıtınca, bu sefer muhtara yalan söylediği konusunda tepki gösterdiler. Ben bunu açık açık ifade ediyorum; muhtar burada insanlara yalan söyledi. Zaten bu karar, CHP’nin AKP ile de ortak aldığı bir karardır. Burada emniyete yer veriyoruz. Eğer milliyetçilikten bahseden biri karakola karşıysa, bunu kendilerinin takdirine bırakıyorum. Zaten orayı kendisi ranta çevirmeye çalıştı; ama belediye buna izin vermedi. O bölgenin gerçekten de karakola ihtiyacı vardır. Hem polisten kim rahatsız olur. Orası muhtarın değil, Sarıyer Belediyesi’nin mülküdür. Muhtara da yer konusunda yardımcı olunur. Ancak muhtarın böyle “asarım, keserim” tavrıyla kendisine yardımcı olunmaz. Bizim derdimiz, vatandaşın işini çözmektir.

blank
blank
blank