Connect with us

Genel

Mehmet Deniz: Denge ve Sistem

Published

on

blank

Hayatta gerek insan ilişkilerinde gerek kurumsal ilişkilerde, en önemli unsur dengeyi kaçırmamak.

***

Günde “8” saat çalışmak insan vücudu için normal bir süre olarak kabul edilir. Sizin bu çalışma süresini “16”  saate çıkarabileceğiniz gibi, sıfır(0) çalışma ile hiç çalışmadan yan gelip yatabilirsiniz de, ancak her iki durumda da fiziki olarak vücudunuzun dengesi bozulur, zamanla bazı organlarınız işlev yapmamaya başlar, daha ilerki yaşlarda sisteminiz çöker. Hiçbir fonksiyonunuzu yerine getiremez hale gelirsiniz.

***

Kantarın bir tarafına 100 kg malzeme koyun, diğer tarafa 10 kg koyarsanız, ağırlığı fazla olan taraf dibe vurur, hafif olan tarafsa tavan yapar, aşırı bir dengesizlik oluşur.

***

Sosyal bilimlerde de durum aynıdır, siz zannedersiniz ki; çok mal, çok para ve çok kariyer beni göklere çıkarır, bütün bunların yanında diğer tarafta erdem ve haysiyet insan olma özelliklerini kaybetmişseniz, o çok para, çok mal, çok kariyer sizi yerin dibine sokar. Öyle ya da böyle, haklı veya haksız çok şeyler elde etmiş olabilirsiniz, bunları, erdemle, ahlakla, mütevazi ile dengeleyemeseniz sistem bir gün mutlaka çökecektir, sizin için Çöküş kaçınılmaz son olacaktır.

Karşılıklı insan ilişkilerin de de denge kavramı çok önemlidir;

Şöyle bir örnekle bunu açıklamaya çalışayım; aylık 5.000 TL geliri olan bir kişiden, 50.000 TL, borç isteyebilir veya onun hakkında bir alacak davası açabilirsiniz.

***

Veya Aylık 15-20 bin TL geliri olan birisinden 200-300 Bin TL borç para isteyebilir ve bu kadar alacak davası açabilirsiniz. Çünkü o kişi ancak masraflarını, giderlerini karşıladıktan, yaşamını devam ettirdikten sonra bu kadar bir birikimi olabilir.

***

Aylık 15-20 Bin geliri olan bir kişiden, 10 milyon 15 milyon borç istemek veya 10 milyon 15 milyonluk davalar açmak, akıl ve mantık dışıdır. Olağanüstü dengesizlik vardır. Üstelik isteyen de alacağına inanıyor ve de böyle de bir talepte samimi ise durum daha da vahimdir; çünkü bizim bilmediğimiz başka başka denklemler ve dengesizlikler var demektir.

Denge unsurunu kurumlar arası ilişkilerle anlatalım;

Diğerine göre güçsüz borç içerisinde olan bir kurum, kendisinden daha güçlü başka kurumlara menkul, gayrimenkul veya para bağışı yapıyorsa ve bunu sürekli alışkanlık haline getirmiş ise burada da bir dengesizlik söz konusudur. Böyle durumlarda ya bir korku panik vardır, ya da toplumdan gizlenen ilişkilerde bir dengesizlik söz konusudur.

Güçlü güçsüzü tahakkümü altına almış;

ABD  Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarını uygulamaya koyma gayreti içersinde, bu ne anlama geliyor ?

ABD ükemize bana itaat edeceksin,

Güçlü olmayacaksın,

Benim verdiğim kadarı ile yetinip, bölgede benim silahımı kullanacaksınız,

Benim verdiğim silahla birbirinize karşı savaşacaksınız; ancak birbirinizi yok etmeyeceksiniz. Çünkü yok olursanız benim işime yaramazsınız diyor;

Biz bunu yadırgıyormuyuz? Hayır…

***

Çünkü kendi içimizdeki ilişkilerimizde tepeden tırnağa aynı sistemle yürüyor.

***

Genelden yerele ben ne dersem onu yaparsan, sana dokunmam, bana itaat edersen kavga ediyormuş gibi görünür işlerimizi saman altından yürütürüz, sana bir şey olmaz birlikte yaşar gideriz.

***

Bu sefer sıra geliyor vatandaşa; genelle sorunu kalmamış, işlerini çözmüş rahatlamış o kudretli edasıyla dönüyor alttakilere;

Bana bakın, bana itaatte kusur etmeyeceksiniz,

Aklınızı bana kiraya vereceksiniz,

Eleştiri istemiyorum,

Ben ne dersem tamam efendim, olur efendim diyeceksin,

Eğer bunları yapmasan, ne aş, ne iş ve hiçbir hak yok. Hak, hukuk, adalet  zaten yok.

Sistem bu,

Tek tip insan,

Teslimiyetçi bir toplum,

Birbirine benzeşen yapılar yapılar ve partiler…

***

Arzu edilen sistem bu maalesef; bir tarafı boşaltılmış, diğer tarafı ağırlaştırılmış dengesiz bir sistem!

***

Ancak umut var, bu sistemin sürekliliği yok, çökecek…