Connect with us

Genel

Mehmet Deniz: Siyasi yaşamımda hep görevlerden kendi isteğimle ayrıldım

Published

on

blank

CHP Sarıyer’in eski ilçe başkanı Mehmet Deniz, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Çetin Ali Aytaç’ın sorularını yanıtladı. Deniz, “Sarıyer’de arkadaşlarımızla birlikte ilçe başkanlığım süresinde çok ciddi şeylere imza attık.” diye belirtti.

İşte CHP Sarıyer eski ilçe başkanı Mehmet Deniz ile gerçekleştirdiğimiz gündeme dair çok özel röportajın tamamı:

6 yılı aşkın bir süre ilçe başkanlığı görevinde bulundunuz. Hiç pişmanlık duyduğunuz bir olay yaşadınız mı? Kendinizi kısaca anlatabilir misiniz?

Çetin bey kardeşim; sizler bu zor dönemde bile görevinizi yapmaya çalışıyor, gazetecilik mesleğini icra
ediyorsunuz. Öncelikle sizlere teşekkür ederim. Siyasette asla ilkelerden taviz vermemek şartı ile uzlaşmadan yana oldum. Ancak uzlaşayım derken hiçbir zaman güdümlü olmadım. Uyumlu olmaya çalıştım. Baktım beni güdüm altına almaya çalışıyorlar, resti çekip o birliktelikten hep kendi isteğimle ayrıldım. Bunları şunun için anlatıyorum; zor dönemde ilçe başkanı olmadan önce yaşadıklarım, benim 2011 yılının mayıs ayında ilçe başkanı olmamı sağladı. Sarıyer’de arkadaşlarımızla birlikte ilçe başkanlığım süresinde çok ciddi şeylere imza attık, bunlar için ayrı bir söyleşi yaparız sizinle burada açıklamakla bitmez. Sadece şunu söyleyeyim şu an aktif siyasetteki arkadaşların çoğu, bir kısmının çalışmalarını beğenmesekte benim dönemimde ilçede yetişmiş kadrolardan oluşmaktadır. Bu da, aslında gurur verici bir durum benim için tabiki, bunları daha sonra uzun uzun konuşuruz.

“VEFAYA ÇOK ÖNEM VEREN BİR İNSANIM”

Gelelim sizin sorunuza; hiç pişman olduğunuz bir olay oldu mu? Tabi ki, eksik yaptığım, keşke yapmasaydım dediğim olaylar oldu. Ben yaşamın her aşamasında  “vefa” ya çok önem veren insanım. İş yaşamımda, özel sektörde yöneticilik yaptığım dönemlerde, elinden tuttuğum, destek verdiğim ve yardımcı olduğum insanlar
vardır, hala beni ararlar görüşürüz. 6 yıl spor kulüp başkanlığı yaptım. O camiadaki dostlarla birlikte
olduklarım da beni sık sık arar görüşürüz. Birbirimize hal hatır sorarız. Bu çok güzel bir duygudur. Yine
hem İBB Meclis Üyeliği, 10 yıl Sarıyer Belediye Meclis Üyeliği ve Meclis Başkanlığı ve en son 7 yıla yakın
CHP Sarıyer İlçe Başkanlığı dönemimde de birçok insanla çalışmalarımız oldu, kimilerine yardımcı
oldum, bir yerlere gelmeleri konusunda çabalarım oldu. Ancak diğer kurumlarda gördüğüm ilgi ve
alakayı, hal hatır sormayı, bir gün arayıp “ya dostum nasılsın” demeyi bekliyor insan haklı olarak.
Siyasette bu duygu yoğunluğu maalesef yaşanmıyor. Yıllarca birlikte yol yürüdüğünüz, aynı kaderi
paylaştığınız, emek verdiğiniz bazı insanların vefasızlığına ister istemez üzülüyorsunuz. Onlar için
harcadığınız emeğe değmediklerini görünce canınız sıkılıyor, içiniz acıyor. Bizim partinin en büyük
sorunu da bu olsa gerek. Bu diyeceksiniz ki kalıplaşmış bir deyim var “siyaset vefasız.” Bence tam öyle değil, diğer partilere göre bizde de bu vefa olayı daha olumsuz yönde cereyan ediyor.

İlçe başkanlığını bıraktığınız dönemden bu güne Sarıyer’de bir şeylerin değiştiğini
söyleyebilir misiniz ?

Kimseyi yermek niyetinde değilim; ancak bazı doğruları da söylemek görevimizdir. Bizler herhalde, şu
an ki arkadaşlara göre, bazı güç odaklarına karşı daha asiydik. Onlara karşı duruşumuz daha farklıydı.
Görevdeki arkadaşlar, daha uyumlu, daha yumuşak ve daha uysallar gibime geliyor. Bilemem belkide kendileri açısından doğrusunu yapıyorlar. Bildiğiniz gibi, ülkemizde 2017 yılında, bizim pek istemediğimiz başkanlık sistemine geçildi. Devam eden yıllarda bu sistem değişikliğinin Sarıyer’e yansımaları oldu. Bizim ilçede bu sistemden nasibini almış gibi gözüküyor, meclis üyeliği tespitleri, ilçe yöneticiliği, il delegelikleri ve ilçenin kurultay
delegelikleri ilçedeki küçük saraylarımızdan tek elden belirlenmekte olduğunu gözlemliyoruz. O
dönemle bu dönem arasındaki en önemli fark budur diye düşünüyorum. Kısaca Sarıyer’de de bir
sistem değişikliğine uyum yaşanıyor. İnsanımız, ekonomik olarak güçsüzleşmiş, geçim sıkıntısı, işsizlik, gibi bir çok sıkıntı ile karşı karşıya kalmış bulunmaktadır. Ülke genelinde olduğu gibi ilçemizde de, yöneticisinden, sade bir üyesine kadar bu durum vatandaşları zora soktu. İnsanların özgürce hareket etmeleri, düşüncelerini hayata
geçirmeleri nerede ise imkansız hale gelmiştir. Bu da, gücü elinde bulunduran bazılarının işine geliyor, herkes elindeki imkanı karşısındaki vatandaşın evrilmesine, kendi güdümü altına girmesine kısmen neden oluyor.
Sistem maalesef insanımıza özgürce hareket etme serbestliği vermiyor.

CHP Sarıyer İlçe Başkanı Sevim Yalınkılıç’ın yerel ve genel seçim performansını başarılı buluyor musunuz ?

Hem Sevim başkan, hem Kadın Kolu Başkanı, Gençlik Kolu Başkanları ve yönetim kurulu üyeleri,
yukarıdaki sistem sınırları içinde elinden geleni yapmaya çalışıyor. Seçimlerde sandık görevleri, ıslak
imzaların toplanması gibi konularda bir problem yaşanmadı. Özel günlerde anma ve kutlamalar
yapılıyor. Yukarıda bahsetmiş olduğum sistem zaten size başka bir çalışma olanağı vermiyor, bir de
covid-19 salgını çalışmaları kısıtlıyor. Arkadaşlar bu sistemde başarılı bir şekilde çalışmalarını
yürütüyorlar.

“ERSİN KARDEŞİME SİYASETEN KEFİL OLABİLECEK BİR TANIŞIKLIĞIM YOKTU”

Son ilçe kongresinde ilçe başkanı aday adayı İsmail Keleş’i destekliyordunuz. Keleş, Ersin Özer lehine
adaylıktan çekilince, kongreye birkaç gün kala Sevim Yalınkılıç’ı destekleyen bir açıklama yaptınız.
Bunun sebebi nedir ?

Aslında en zor soruyu sordunuz. Bu sorunuzu, Sarıyer’de bundan sonraki siyasete ışık tutacak şekilde
cevaplamaya çalışacağım… 2019 yılında ilçe kongresinde, mevcut ilçe yönetimine muhalif olan kesim bir takım taktiksel hatalar yaptılar. İlçe e gerçek muhalefeti birleştiriyoruz algısını yaratmak için, dar bir grup kendi içerisinde bütün arkadaşlarını bir gecede aday adayı gösterip, bir sonraki gün gösterilen bu aday adaylarını bir
araya getirip, bir günlük adaylıklarını geri çektirerek tek adaylarının Ersin Bey olduğunu söyleyerek,
ellerini havaya kaldırıp resim çektirip, sözde Sarıyer’de birlikteliğin mesajını verdiler. Bu hem Sarıyer’de ki birlikteliği tam olarak temsil etmiyor, hem de benim siyasi anlayışımdaki etik değerlere
uymuyordu. Bu suni yaratılmak istenen birliktelik göstergesi havada kaldı. Bu tür çalışmaları gördüm, daha önceki siyasi tercübelerime dayanarak, bu tür çalışmalar içime sinmedi. Ayrıca 7 yıla yakın ilçe başkanlığım
dönemim de sayın Ersin kardeşime siyaseten kefil olabilecek kadar tanışıklığım yoktu. Neler yapıp,
yapamayacağını kestiremiyordum. Özünde çok doğru çalışkan ve başarılı bir arkadaşım olabilir, ki
öyledir de, öyle birisi olmasa o kadar oy alamazdı. Ancak ben kendisini yeterince tanımıyordum. Bir
de bu kardeşimin maksadı her ne olursa olsun savunmuş olduğum emek değerleri, emeğin bayramı
ile ilgili bir paylaşımı da doğru bulmamış olmam da, kararımda etkili oldu. Diğer aday Sevim hanım da,
bir dönem ilçe başkanlığı yapmış, acemilik dönemini bitirmiş, bir dönemde meclis üyeliği yapmış,
diğer adaya göre daha tecrübeli idi. Bu tecrübelerinin ışığı altında 2. döneminin, önceki dönemdeki
hataları tekrarlamayacağı ve diğer aday arkadaşa göre daha başarılı olabileceğini düşündüm. Bu
nedenlerle Ersin kardeşimize değil de, Sevim hanıma desteğimi vermiştim.

Sarıyer de ki siyasi havayı nasıl görüyorsunuz ?

Bunu anlatmak için kısa bir siyasi tahlil yapmak durumumdayım. 80’li yılların başında Sarıyer’de bir dönem merkez sağı temsil eden ANAP iktidar olmuş, 1989’da da sosyal demokratları temsilen SHP iktidar olmuştu. 90’lı yılların ortalarında gerek merkez sağın zayıflaması, buna karşılık Refah Partisi’nin güçlenmesi, gerekse sosyal demokrat partilerin CHP ve DSP olarak ikiye ayrılması sonucu kısmen siyasal islamı temsil edilen Refah ve Fazilet Partileri iktidar oldular. Yine 1999’da sosyal demokratların bölünmüşlüğü, CHP ve DSP’nin oy toplamı %50’leri bulurken, merkez sağı temsil eden ANAP % 27 ile Sarıyer de iktidar oldu. 2004 seçimlerine gelince
Rahmetli Ecevit’in sağlık problemleri nedeni ile DSP’nin büyük bir çoğunluğunun CHP saflarında
siyaset yapmaya başlamış olmasına rağmen CHP taktiksel hatalar yüzünden seçimi kazanamamış ve
AKP seçimi kazanmıştır. Aslında 2009’da değil, CHP’nin seçimi normal şartlarda 2004’te alması
gerekiyordu. Çünkü Sarıyer’de 1970 yıllarından bu güne sosyal demokrat oylar % 50 civarındadır.
2009, 2014, 2019 seçimleri sosyal demokrat tabanın %50’lerde olması ve bu kesimi de CHP’nin temsil
etmesi nedeni ile CHP kazanmıştır. Burada bu dönemler de merkez sağı temsil eden parti de
olmadığı için oradan da azımsanmayacak bir oy CHP’ye verilmiştir.

“CHP’NİN SOSYAL DEMOKRAT OYLARI TUTMASI BİRAZ ZORLAŞTI”

Bu günkü siyasi havaya gelince ise Sarıyer’de işler 1990’lı yıllardaki gibi biraz karışık ve belirsizdir. Merkez sağı temsilen İYİ Parti vardır. AKP her ne kadar ülke genelinde güç kaybına uğrasa da, ülke genelinde ve Sarıyer’de %37-40 bandında olduğu kamuoyu araştırmalarına göre gözükmektedir. CHP’nin % 50 sosyal demokrat oyları tutması biraz zorlaştı. Sayın Muharrem İnce ve Sayın Sarıgül’ün parti kurma aşaması son noktasına gelmiş bulunmaktadır. Böyle bir tabloda Sarıyer tekrar 90’lı yıllardaki karmaşık halini alabilir. CHP’nin bunun önünü kesecek bir davranışlar içinde bulunup önlem alması gerekmektedir. Sarıyer’de yereldeki durum kişisel değil kurumsaldır. Geçmişte sosyal demokrat partilerin ayrışmasının son bulması, merkez sağ partinin olmayışı,
AKP’nin yaşam tarzına müdahale korkusu, Sarıyer’de CHP’yi iktidar yapmıştır. Burada kişilerin kıymeti harbiyesi yoktur. Kişiler siyasi demlerini almış, heyecanı azalmış, zevki sefaya dalmış olabilirler. CHP kurumsal kimliği bir değerlendirme yapmak zorundadır. Bu ve buna benzer nedenlerle önümüzdeki süreç 1990’lı yıllardaki süreçlere kısmen benziyor. Onun için başta Sarıyer ‘de iktidar olan CHP olmak üzere, bütün partiler, kendini yeni durumlara göre ayarlamalıdır.

Tekrar ilçe başkanı olmayı düşünür müsünüz? Ya da başka bir hedefiniz var mı?

Çetin bey kardeşim; benim yaşamım siyaset, bunu okulda gerek lise yıllarında, gerek üniversitede
ve de sokakta yaptık, dedelerimden bu yana siyasi bir aileden geliyorum. İlçe başkanlığını da, kendi
isteğimle bırakırken burada bir nokta koymuyorum, bu bir son değil virgül koyuyorum, demiştim.
Sağlığım elverdiği, Allah’ım izin verdiği sürece siyasette olacağım. Neresinde olurum kestirmem
mümkün değil, şartlar nereye müsaade ederse oraya kadar. Bunun içerisinde bu günkü gibi sade
üye olmakta var. Bir de, ben gerek özel sektör, gerek dernek, spor kulübü ve siyasi yaşamımda hep
görevlerden kendi isteğimle ayrıldım. Geriye de hiç bakmadım, hep ileriye baktım, şartlar çok
zorlamadığı sürece, yapmış olduğum görevleri tekrarlamayı arzu etmem. Bana vermiş olduğumuz bu imkan nedeni ile size çok teşekkür ederken, hepimiz, bütün dünya insanlığı, covid-19 denen amansız bir hastalıkla mücadele ediyor, birçok yakınımızı kaybettik, yığınla insan hastanelerde, evlerinde hasta yatıyor, bu vesile ile bu zor günleri atlatacağımızın umuduyla, kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, hastalarımıza acil şifa diliyorum. Yeni yıla çok az bir zaman kaldığı şu günlerde 2021 yılında bütün dert ve sıkıntılarımızdan özellikle bu amansız hastalıktan kurtulmamızı temenni ediyor, size tekrar teşekkür ediyorum.

blank
blank
blank