Genel
Sarıyer Belediyesi’nden kanseri maskeleme mesajı
Published
4 yıl agoon
Türkiye’de her yıl yaklaşık 20 bin kadına meme kanseri teşhisi konuluyor. Tedavi anlamında büyük ilerlemeler kaydedilen meme kanserinde, erken tanı sayesinde yüzde yüz oranında iyileşme sağlanabiliyor. Meme kanseri farkındalık ayında erken tanıya dikkat çeken Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Çitgez, “Korkmayalım, unutmayalım, ertelemeyelim” dedi.
Meme kanseri, Türkiye’de ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve aynı zamanda ihmal edildiğinde en sık ölüme neden olan kanser türü olarak öne çıkıyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmanın verilerine göre, her 10 dakikada bir kadına meme kanseri teşhisi konuluyor. Erken tanı sayesinde yüzde yüze yakın bir oranda tedavi edilen hastalıkta, özellikle kadınların kendilerini sık sık muayene etmesi tavsiye ediliyor. Ekim ayının “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olması nedeniyle ülkenin dört bir yanında meme kanserine dikkat çekiliyor. Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Çitgez de meme kanseriyle mücadele için “ Kanseri Maskeleme” diyerek bir kampanya başlattı. Pandemi döneminde hayatımızın bir parçası olan maskeler farkındalık için pembe renge büründü. Çoğu hastanın ileri evrede hastaneye müracaat ettiğini söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Çitgez, “Normal şartlarda meme kanseri erken evrede teşhis edildiğinde tedaviye iyi cevap verebilecekken geç teşhis edildiğinde beklediğimiz performansı alamayabiliyoruz. Hastalarımız korktukları ve ya üşendikleri için poliklinik muayenelerini erteliyorlar” dedi. Kampanyaya destek için Sarıyer Belediyesi de hizmet binasının ekranına #kanserimaskeleme yazısı yansıtılırken, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve ekibi de pembe maske takarak; “Kendin ve sevdiklerin için kanseri maskeleme” mesajı verdi.
AYDA BİR DEFA KENDİNİZİ MUAYENE EDİN!
Farkındalığı en yakınımızdan başlatmamız gerektiğini söyleyen Doç.Dr. Bülent Çitgez; “Yarattığımız bu farkındalığa rağmen yine de hastalarımız ne yazık ki ileri safhalarda polikliniğimize başvuruluyor” diyerek şöyle anlatıyor; “Meme kanseri adet görmeye başladıktan sonra her yaşta görülebilir. Bu nedenle kadınların adet görmeye başladıktan sonra her ay ayda bir defa kendi kendini muayene etmesi gerekir. 40 yaşından sonra ise rutin taramaya girilmesi gerekiyor. Fakat tüm hastanelerimizde meme cerrahi merkezi olmasına rağmen hastalarımız korkuyor, üşeniyor veya erteliyor.”
DOĞRU MEME MUAYENESİ NE ZAMAN YAPILIR?
Meme muayenesinin adet dönemi bitiminden bir hafta sonra yapılması gerektiğinin altını çizen Çitgez; “Öncelikle memede gözle görülür bir kitle ve ya şekil bozukluğu olup olmadığı kontrol edilir. Sonrasında el ile koltuk altı da dahil olmak üzere kontrol edilir. Eğer bunu yaparken vücudunuz ıslak ve ya da sabunlu olursa daha küçük kitleleri de fark edebilirsiniz. Meme kanseri genelde ilk önce koltuk altına metastaz yapar. Bu nedenle koltuk altında en ufak bir kitle tespit edildiğinde mutlaka doktora başvurulmalı. Fakat her ele gelen kitle meme kanseri olmayabilir. Bu nedenle korkmamak gerekir. Memede farkedilen kitlelerin yüzde 90’ı iyi huylu kitledir. Meme kanserinde tümör eğer cilde çok yakınsa çekinti olabilir, ciltte kızarıklık olabilir, meme başında pullanma ve kanlı akıntı olabilir. Bu gibi semptomlar görüldüğünde lütfen doktorunuza başvurun.”
BESLENME VE SPOR İLE KORUYUCULUK
“Meme kanseri nadir de olsa erkeklerde de görülen bir hastalıktır” diyen Doktor Çitgez risk faktörleri konusunda da uyarıda bulunuyor. Risk faktörüne sahip olmak o hastalığa yakalanılacağı anlamına gelmediğini belirten Çitgez şöyle konuştu; “Meme kanseri östrojen bağımlı bir tümör olduğu için erken adet görenler, geç menopoza girenler, aşırı kilolu olanlar ve genetik yatkınlığı olanlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Kilodan uzak durmak lazım. Yürüyüş yaparsanız, dengeli beslenirseniz, stresten uzak durursanız bir nebze de olsa koruyuculuk sağlayabilirsiniz. Genetik olarak bir yatkınlık varsa kesin bir şekilde bu hastalığa yakalanılacağını ifade etmez. Fakat genetik bir yatkınlık söz konusu olduğu için bu hastaları daha sık kontrole çağırırız.”
MEMENİZİ KAYBETMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ!
Meme kanserine yakalanan kadın, hastalığın getirdiği yıpratıcı durumun yanı sıra memesini kaybetme korkusuyla da karşı karşıya kalıyor. Oysa ki bu hastalıktan kurtulmak için memenizi kaybetmek zorunda değilsiniz. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte çoğu hastada meme koruyucu cerrahi ya da onkoplastik cerrahi yapmaya çalıştıklarını söyleyen Uzman Doçent, “Meme koruma ile eğer hasta o işleme uygunsa sadece kitlenin olduğu bölgeyi alıyoruz ve koltuk altını kontrol ediyoruz. Onkoplastik meme cerrahisinde ise kanser cerrahisinden ödün vermeden hastalarımızın estetik kaygılarını gidermeye çalışıyoruz. Hastalarımız meme koruyucu cerrahiye uygun değilse memenin içini boşaltıp silikon ile dolduruyoruz ve toparlayıp daha düzgün bir şekil veriyoruz” dedi.
VİRÜS BULAŞIR KORKUSUYLA ERTELEMEYİN!
Pandemi döneminde ameliyat yapamadıkları için kemoterapi sürecini öne almak durumunda kaldıklarını söyleyen doktor Bülent Çitgez; “Pandemi döneminde sağlık kuruluşuna gidersem virüs bulaşabilir korkusu taşıyan hastalar da oluyor. Özellikle normalleşmeyle birlikte poliklinik sayımızda bir azalma oldu ve daha ağır hastalar gelmeye başladı. Poliklinik ortamımız daha sakin ve daha hijyenik bir ortama dönüştü. Bu nedenle kesinlikle hastaneye gitmekten korkmayın.”
YA GEBELİK DÖNEMİNDE YAŞANIRSA?
Gebelik ve ya emzirme dönemindeki kadınlar çocuklarına bir zarar gelmesinden korktukları için de doktora gitmeyi erteleyebildiklerini anlatan Doktor Çitgez; “Gebelik ve emzirme döneminde memede bir takım değişiklikler meydana geldiği için annenin eline kitle gelse bile muayene etmesi zor. Her 3 meme kanserinden biri gebe oluyor. Bu dönemlerde de yine mümkün olduğunca kısa süre içerisinde doktora başvurmak gerekir. Zaten verilen kemoterapi ilaçlarının bebeğe herhangi bir zararı yok. Eğer ameliyat durumundaysa ve alacağı narkoz çocuğa zararlı olacaksa önce kemoterapi yapılıp doğumdan sonra ameliyata alınıyor. Bu dönemde sütten kaynaklanan kitle ve kanserli kitleyi elle muayeneyle saptamak çok zor. Fakat sütten oluşan bir şişkinlik ise emzirdikten sonra geçmesi gerekir. Eğer geçmiyorsa, ağrı varsa, şekil bozukluğu varsa kitlenin yapısını incelememiz gerekir.”