Genel
Yaşlılar gününe kulak verin: Eski topraklardan yaşam dersleri…
Published
4 yıl agoon
Kimisi tarlada, bahçede çalışıp çiftçilik, hayvancılık yaptı kimisi fabrikada, kamu kurumunda ya da özel bir şirkette çalıştı. Kimi de ev hanımıydı, kendi hayallerini bir kenara bırakarak, her şeyden çok ailesine adadı kendini. Kim mi onlar? Dedelerimiz, anneannelerimiz ve babaannelerimiz. 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nde sohbet ettiğimiz büyüklerimizin bizlere söyleyecekleri var. Siz de yaşanmışlıklara değer veren, deneyimlerden yararlanmayı sevenlerdenseniz bu sohbete kulak verin deriz.
Bakmayın siz onlara yaşlı dediğimize. Biyolojik yaşları ilerlemiş olabilir ama annelerimizi babalarımızı hayata hazırlayan büyükannelerimiz, dedelerimiz şimdilerde de bizleri büyütüyor. Hangimizin böyle kudretli bir enerjiye yaşlı demeye hakkı var ki? Aktif yaşamda olan, deneyimledikleri ile huzurlu bir hayat süren ve yaşam standartlarını yükseltmeyi başararak birçok genci cebinden çıkarabilecek potansiyeli olan yaşlılar(!) bakalım bizlere neler tavsiye ediyor. Gelin yaş almayı ve yaş alırken de kaliteli bir hayat sürmenin tüyolarını Sarıyer’in çınarlarından dinleyelim.
KENDİNİZE YENİLİKLER KATIN
FURTUNİ EFE: Sarıyer’de yaş almanın ayrı bir güzelliği olduğunu söyleyen Furtuni Hanım her şeyin karşılıklı saygıyla başladığını ifade ediyor. Deneyimlerine dayanarak her yaşın ayrı telaşları olduğunu ancak bu telaşlara kapılarak hayatı kaçırmamamız gerektiğini dile getiren Furtuni hanımın gençlere tavsiyeleri arasında şunlar var: “Sokağa çıkın. Kurslara gidin. Hayatı dolu dolu yaşayın. Bizler hayatı hep dışarıda arkadaşlarımızla geçiren bir kuşak olarak pandemi döneminde hiç dışarı çıkmadık. Ama hayat tecrübelerimiz vardı cebimizde ve evde kaldığımız günleri de dolu dolu geçirmeyi başarabildik. Ben bu dönemde Sarıyer Belediyesi kurslarında aldığım eğitimlerin ekmeğini yedim diyebilirim. Belediye bizim yaşlarımızda ki insanlara çok değer veriyor ve bizleri düşünerek farklı çalışmalar yapıyor. Bu kurslar sayesinde evde kaldığım süre boyunca yaptığım el işleri beni oyaladı. Gençler de her zaman kendilerini geliştirecek yenilikler katacak bir şeyler yapmalı.”
SADECE İKİ SAAT KALIRIM DEDİĞİM KURSTAN 9 YILDIR ÇIKMIYORUM
EMEL SARIER: Çok hareketli bir iş hayatım vardı diyen Sarıer, yoğun olarak çalıştığı bir dönemde depresyona giriyor ve insanlarla iletişime geçmeyi bir kenara bırakın evden dışarı bile çıkmak istemiyor. Belki de hayatının en zor günlerini bir başına atlatmaya çalışan Sarıer, o depresyondan nasıl başarıyla çıktığını ise gözlerinin içi parlayarak şu sözlerle anlatıyor: “Hayatımın en zor günleriydi. Arkadaşım bana Sarıyer Belediyesi’nin verdiği ücretsiz kurslardan söz etti. Bana iyi geleceğini düşünmüş. Ben de ailemin ve arkadaşımın zorlamasıyla günde sadece iki saat olmak şartıyla kursa gitmeyi kabul ettim. İki saat kalırım diye şart koştuğum kurstan 9 yıldır çıkmıyorum. Bu kurslara başladıktan sonra depresyon ilaçlarımı kullanmayı bıraktım. Artık hayatım daha da güzel. Gençlere deneyimlerimi aktarmamı istiyorsunuz, sizlerle paylaşabileceğim en anlamlı deneyimim dost seçimlerinizi yaparken özen göstereceğiniz noktalar olabilir belki de. Hayatınıza aldığınız insanlar önemlidir. Onlara küçük bir sırrınızı verin, önemli olmayan küçücük bir sır. Eğer konuştuğunuz şeyi bir başka yerden duyuyorsanız dost sandığınız aslında dostunuz değildir. Çevrenizde doğru insanlar olmalı; hatalarınızı size söylemeyen, sırrınızı başkalarıyla paylaşan, sizi yarı yolda bırakan insanları hayatınızdan uzak tutun.”
BAŞARABİLMEK KENDİ ELİMİZDE
ZEYNEP TAŞKAN: Bu seferde Sarıyer Belediyesi’nin Yaşlı Gündüz Bakım Evi’nde zaman geçiren başka bir Sarıyerli olan Zeynep Taşkan ile başlıyoruz sohbete. Taşkan gençlerin yaşadıkları semti, şehri, ülkeyi tanımadıklarından dert yanıyor ve başlıyor anlatmaya: “İstanbul’un ve Türkiye’nin güzelliklerinin farkına varalım. Gençler ellerindeki telefonların dışına çıkmalı. Gençlere benim tavsiyem,. Kültürümüzü öğrensinler, STK’larla iletişim halinde olsunlar. Gençliğimde çok aktif yaşadım. 20 yıl önce eşimi kaybettim ve hayat mücadelesine tek başıma devam ediyorum. Çocuklarıma tek başıma baktım. İnsan isterse her şeyi yapar. Başarabilmek kendi elimizde. Akranlarım kendilerini mutlu enerjik hissedebilir. Bunun birçok yolu var. Kitap okusunlar, örgü örsünler, yeni insanlarla konuşsunlar.. Mutlu olmaya kendimiz başarabilmeliyiz.”
KOŞARKEN HAYATI KAÇIRMAYIN
ZERRİN AKÇAKA: Emekli olduktan sonra bir boşluğa düştüğünü söyleyen Zerrin Hanım gençken birçok iş yaptığını ama şimdi yaptıkları kadar anlam ve duygu yüklü olmadığını dile getiriyor. “Aileme çocuklarıma zaman ayırırken kendime çok da zaman ayırmadığımı şimdilerde görüyorum” diyerek söze devam eden Akçaka, sohbete şöyle devam ediyor: “Deneyimlediklerimden süzgecimden geçirdiklerimden sizlere aktarabileceğim en değerli şey hayata dönmeniz, kendinize dönmeniz olur. Kendinizi, ruhunuzu tanıyın. Benim gençlerden beklentim hayat dolu olmaları, enerjilerini kaybetmemeleri. Hep koşuşturmaca içindeyiz ama hiçbir şeye yetişemiyoruz bunu yaparken kendimiz için yaşamayı bırakıyoruz, hayatı boş geçirmeyin. Akranlarım içinde umutsuz olan daha az hareketli olanları görüyorum. ‘Bu hayatta ben de varım’ demeyi telkin ediyorum onlara da. Çünkü insan hareket ettikçe bir şeyler ürettikçe hayata tutunuyor. Evde boş zaman geçireceğime Sarıyer Belediyesi’nin kurslarına gittim ve hayatım tamamen değişti. Hem yeni insanlar tanıdım hem de kendimi tanıdım bu kurslarla. Üretmek hayatıma renk kattı. Herkese tavsiyem; hayatınıza renk katın.”
HACER ÖZTOPRAK: Hacer Hanım gülücüklerle karşılıyor bizi. Hem de tam tamına 80 yıllık geçmişi olan gülücüklerle. 80 yaşımdayım ve olduğum yaşta hissediyorum ne eksik ne fazla diyor sözlerine başlarken ve şöyle devam ediyor: “Ben hayatım boyunca çalıştım. Hiç boş durmadım. Köydeyken tarlada çalıştım, hayvanlara baktım, çocuklarımı büyüttüm ama bir günüm bile boş geçmedi. Gençler için de önerim bu olur. Çalışın! Artık eskisi gibi değilim. Şimdi çocuklarım büyüdü herkes kendi yuvası için koşuşturuyor. Ben şimdilerde ailemle zaman geçirmenin yanı sıra onlar çalışırken Sarıyer Belediyesi’nin Yaşlı Gündüz Bakım Evi’nde vakit geçiriyorum. Burası bizim yaşımızdaki insanlar için düşünülmüş çok güzel bir yer. Allah yapanlardan razı olsun. Çocuklarım işe gittiğinde sabah erkenden bakım evine gelirim. Sarıyer Belediyesi burayı yaparak bize çay, kahve ve her öğünde sıcacık yemeklerin yanı sıra hoş sohbet edebileceğimiz dostlar da vermiş oldu. Burada haberleri izliyorum, namazımı kılıyorum, arkadaşlarımla sohbet ediyorum. Gençler bizim için bir bahçe yaptılar. O bahçede zaman geçirip eski günlerimi yâd ediyorum.”
ONLAR İÇİN HEP DAHA FAZLASI OLDUK
İlk kez anne, baba dediğimizde bu kelime onların kulaklarında büyüdü ve daha fazlası oldu. Ayağa kalkıp onlara doğru ilk adımlarımızı attığımızda o adım yine varacağımız bir noktadan daha fazlasıydı onlar için. Onların desteği ile kendimize güvenmeyi öğrendik ve o an bir destekten daha fazlası oldu. Gün geldi büyüdük ve büyüdükçe daha iyi gördük ki bizim sevgimiz onlar için her şeyden daha fazlasıymış. Çocukları, torunları için hep daha fazlası olan dedelerimizin, anneanne ve babaannelerimizin yaşlılar günü kutlu olsun.