Connect with us

Genel

YILMAZ ÖZDİL’DEN ÇOK SERT YAZI: KUVAYİ MİLLİYE MASKESİNİN ALTINA GİZLENENLER…

Published

on

blank

Zaman zaman köşesinde CHP liderine ağır eleştiriler yönelten Yılmaz Özdil, bu sefer de, “Mücadele ediyormuş gibi görünürken, aslında kimlerin Kuvayi Milliye maskesinin altına gizlendiğini görelim diye yazıyorum.” diyerek CHP’lilere uyarıda bulundu.

Usta gazeteci ve Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, dün olduğu gibi bugün de köşesinde CHP yönetimine ağır eleştirilerde bulundu.Özdil, “Dün anlatmıştım, başbakan binali efendi, muhalefet kulisine geldi, yılışık yılışık sırıtan Chp’lilerle çay içti, kemal kılıçdaroğlu efendiyle Kars kazı muhabbeti yaptı, hep birlikte Kars kazı yeme konusunda anlaştılar.” diyerek sert eleştiride bulundu.

İşte Yılmaz Özdil’in “Kuvayi Milliye” başlıklı yazısının tamamı:

Vahdettin’in şeyhülislamı’ydı Mustafa Sabri… Sevr’in imzalanması için özel çaba harcadı. Sarıklı İngiliz finosuydu, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin kurucularındandı. Anadolu’daki direnişi kırmak için İngilizler tarafından icat edilen İslam Teali Cemiyeti’nin kurucularındandı. Mustafa Kemal’in idam fermanını bizzat kaleme aldı, fetva verdi, “Mustafa Kemal’in öldürülmesi caizdir, hatta her müslümanın dini vazifesidir” dedi. Böylesine süzme şerefsizdi yani… Kuvayi Milliye’den nefret ediyordu, “kudurmuş haydutlar, hainler, caniler” diyordu. “Eyy Allah’tan korkmayan, eyy peygamberden haya etmeyen mahluklar” diyordu. “Mustafa Kemal ve Ankara Hükümeti kahpedir” diyordu. “Bunların dinsizlik derecesi tasavvur edilemez, cenabı hakkın gazabı ve laneti bunların üzerine olsun” diyordu. Milli mücadelenin moralini bozmak için elinden geleni yapıyordu, “İngilizlerin, Fransızların ve sair devletlerin, iki paralık Mustafa Kemal kuvvetinin baskısına boyun eğerek İstanbul’dan çekip gitmelerini, ancak Kemalist Türk aklı kabul edebilir” diyordu. “Yunanlılara fazla zayiat verdirmek bizim için hayırlı ve menfaatli olamaz, İngilizleri kızdırırız, İngiliz gibi muazzam devlete karşı katiyen kazanma ihtimali yoktur” diyordu. “Yunan ordusu halifenin ordusudur, asıl kafası koparılacak mahlukat Ankara’dadır” diyordu. “Eyy askerler, Mustafa Kemal’in gayrimeşru emirlerine uyduğunuz yeter, bunların vücudlarını külliyen dünyadan kaldırmak beşeriyet için, müslümanlık için farz olmuştur, sizin bu hainlere itaatiniz mescitlerimizi mabetlerimizi harap eyleyecek, bu zalimlere, bu katil canavarlara alet olduğunuz yeter, padişahımız halifemiz efendimiz hazretlerinin merhamet kucağı size açılmıştır, Allahını peygamberini seven bu tarafa gelsin” diyordu. Kuvayi Milliye’nin yanında saf tutan Denizli, Isparta, Uşak, Antalya, Sinop müftülerini görevden azletti, Ankara müftüsü Börekçizade Rıfat için idam fermanı çıkarttı. İzmir’deki Yunan Yüksek Komiserliği’ne teklifte bulundu, “Mustafa Kemal’in pençesinden kurtulmak için Batı Anadolu’da sizin kontrolünüzde özerk hükümet kuralım” dedi, Atina’ya iletildi, Yunan başbakanı Gunaris teklifi inceledi, “kendi milletini satan hainlere ihtiyacımız yok” dedi, reddetti. Bu haysiyetsiz yobaz… Milli mücadele kazanılınca, padişahı efendisi Vahdettin gibi, İngiliz gemisiyle kaçtı, Yunanistan’a sığındı, Yarın adıyla gazete çıkardı. O gazeteye 1927 senesinde “Allah’ın huzurunda Türklükten istifa ediyorum, tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme, beni Türk milletinden addetme” diye makale yazdı. “Elimden gelse bütün Türkleri Arap yaparım, bunların vaktiyle Araplaşmadığına eseflenirim” diye yazdı. Hilafetin yeniden kurulması için dönemin Papa’sına mektup gönderdi, İslamiyet adına Vatikan’dan yardım istedi. Yunanistan’dan Suudi Arabistan’a geçti, en son Mısır’a yerleşti, El Ezher Üniversitesi’nde ders verdi, Kahire’de öldü, Gafir mezarlığına gömüldü.

*

Mehmet İhsan efendi, bu haysiyetsiz Mustafa Sabri’nin en birinci öğrencisiydi. Atatürk Cumhuriyeti’ne katlanamadı, Cumhuriyet ilan edilir edilmez tası tarağı topladı, henüz 22 yaşındayken, Mustafa Sabri’nin yanına Mısır’a gitti. Birbirlerini öylesine seviyorlardı ki, Mehmet İhsan efendi öldüğünde, Mustafa Sabri’nin yanına gömüldü.

*

Kemal kılıçdaroğlu efendi, bu Mehmet İhsan efendinin oğlunu Atatürk Cumhuriyeti’ne cumhurbaşkanı adayı yaptı!

*

Atatürkçüler şoke oldu. Memlekette adam kalmamış gibi, tee Mısır’dan getirilmişti. Herkes google’a koştu, “kim bu ekmeleddin?” diye aradı. Vatandaşların yüzde 78’i adını bile duymamıştı. Yukarıda özetlediğim zihniyetle, Arap kültürüyle yetişmişti. Kahire’de doğmuş, Türkiye’ye hayatında ilk defa 27 yaşında gelmişti, 27 yaşına kadar memlekete adım bile atmamıştı. Akp’nin ve özellikle Abdullah Gül’ün desteğiyle İslam İşbirliği Teşkilatı genel sekreteri olmuştu. İslam Ordusu kurulmasını önerdi, ki, bu İslam Ordusu aslında ABD’nin projesiydi. Açık açık “CHP’li değilim” diyordu. Demokrat Parti geleneğinden geldiğini söylüyor, Turgut Özal hayranı olduğunu söylüyor, güya rakip olduğu Tayyip Erdoğan için “aile dostum” diyordu. Seçim bildirgesini okumaya Fatiha suresiyle başladı, Menderes’in mezarının başında konuşma yaparken ağladı. Yurt gezilerinde en önce türbelere gitti, vatandaşları “ehlen ve sehlen” diye Arapça selamladı. Ekmeleddin ihsanoğlu efendinin cumhurbaşkanı adaylığını, kemal kılıçdaroğlu efendi ve devlet bahçeli efendiden başka, sadece fethullah gülen destekliyordu, pensilvanya’daki vaazında “her halimizde, her tavrımızda iman-ı ekmel, İslam-ı ekmel, ihsan-ı ekmel, ihlas-ı ekmel, rıza-yı ekmel, yakin-i ekmel demeliyiz, hayatımızı bu atkılar arasında dantela gibi işlemeliyiz, sürçsek bile, kalktığımızda el ihsan demeliyiz” diyordu. Ekmeleddin efendinin adaylığına itiraz etmek adeta suç haline getirilmişti, itiraz edenler “CHP düşmanı, Atatürk düşmanı, AKP yandaşı” ilan ediliyordu. Kemal kılıçdaroğlu efendi “tıpış tıpış oy vereceksiniz” diyordu. Netice kaçınılmazdı… Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi. CHP seçmeni saçını başını yolarken, ekmeleddin efendi gevrek gevrek gülümseyerek “çok mutluyum” dedi. Kemal kılıçdaroğlu efendi de “siyaset dünyamız çok önemli bir aktör kazandı, bugün seçim olsa yine sayın ihsanoğlu’nu aday gösterirdim” dedi.

*

Chp’nin cumhurbaşkanı adayı olan ekmeleddin efendi, Chp’den milletvekili olmayı kabul etmedi, gitti Mhp’den milletvekili oldu.

*

Mhp’deki tüm muhalifleri fetocu olmakla suçlayan devlet bahçeli efendi, fetonun bizzat dualar ettiği ekmeleddin efendiyi hem cumhurbaşkanı çatı adayı yaptı, hem milletvekili yaptı, hem TBMM başkan adayı yaptı.

*

Ve şimdi, bu ekmeleddin efendi, Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimini değiştirecek olan yeni anayasaya, halkın egemenliğini saraya veren yeni anasayasa “evet” oyu verdi. Henüz aksini açıklamadığına göre… Kemal kılıçdaroğlu efendinin halka dayattığı cumhurbaşkanı adayı, gitti, Tayyip Erdoğan’ın başkanlığı lehine oy kullandı!

*

Bitmedi…

*

Dün anlatmıştım, başbakan binali efendi, muhalefet kulisine geldi, yılışık yılışık sırıtan Chp’lilerle çay içti, kemal kılıçdaroğlu efendiyle Kars kazı muhabbeti yaptı, hep birlikte Kars kazı yeme konusunda anlaştılar.

*

Meclis kulisindeki bu görüşmede Chp ve Akp kurmaylarından başka biri daha vardı. Ekmeleddin ihsanoğlu efendi de oradaydı!

*

TBMM’de rejim değiştirilirken… Bir avuç namuslu CHP milletvekili canhıraş şekilde direnirken… CHP’li kadın milletvekili AKP milletvekilleri tarafından tartaklanırken… Atatürkçü yurttaşlar bu vahim hadiseleri Halk tv ekranından seyredip, kahrolurken… Ekmeleddin efendi, binali efendiye ne dedi biliyor musunuz?

*

“Osmanlı hanedanı mensuplarına maaş bağlanması, hanedanın çocuklarına yurt ve burs imkanı sağlanması için bir yasa teklifi sunmuştum, bu konuda yardımlarınızı rica ediyorum” dedi!

*

Evet, yanlış okumadınız…

*

Atatürk Cumhuriyeti’nin adeta kapısına kilit vurulurken… Atatürkçü seçmene zorla dayatılan cumhurbaşkanı adayı ekmeleddin efendi, Osmanlı’ya maaş bağlanması için kulis yapmakla meşguldü.

*

Üzülüyorsunuz, daha çok üzülün diye yazmıyorum bu satırları…

*

Bile bile, göz göre göre, yurtsever duygularınızı istismar edip, aslanlar gibi direniyorlar, bravo chp yönetimine, kılıçdaroğlunun Atatürk’lü klibine bayıldım, elli kere tıkladım filan diyebilirdim. Kişisel olarak bana çok faydası olur ama, memlekete yazık olur.

*

Yarınların aydınlık olmasını istiyorsak, bu karanlık günlere nasıl sürüklendiğimizi asla unutmayalım diye yazıyorum… Mücadele ediyormuş gibi görünürken, aslında kimlerin Kuvayi Milliye maskesinin altına gizlendiğini görelim diye yazıyorum.

Click to comment

Bir Cevap Yazın

Genel

Sarıyer’de Tokatlı 16 STK’dan Şükrü Genç’e tam destek

Published

on

blank

Tokatlı 16 Sivil Toplum Kuruluşu (STK), Başkan Genç’e destek için bir basın açıklaması düzenledi. Şükrü Genç’e aday belirleme sürecinde haksızlık yapıldığını ifade eden STK’lar, “Mülkiyet konusunda rantı değil bizim haklarımızı savunan Şükrü Genç’i destekliyoruz” diyerek tüm Tokatlı hemşerilerinden de bağımsız aday Şükrü Genç için oy istedi.

Tokatlı STK’lar, Sarıyer’in mevcut Belediye Başkanı Şükrü Genç için bir araya gelerek bir basın açıklaması düzenledi. Sivil toplum kuruluşlarının temel amacının halkın haklarını korumak olduğunun ifade edildiği basın açıklamasının içeriğinde şu başlıklar yer aldı: “Biz STK’lar hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değiliz.  Hangi iktidar olursa olsun STK’lar hak aramalı ve sürekli muhalif bir yapıda olmalıdır. Bizler halk yararına hizmet eden yöneticileri destekleriz. Bu görevi yerine getiremeyen yöneticilerin karşısında dururuz. Mevcut Belediye Başkanı Şükrü Genç’in halk tarafından sevildiği, alınan oy oranlarının sürekli artmasından ve yapılan anketlerde ön sırada olmasından açıkça görülmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi; aday belirleme sürecinde Şükrü Genç’i oyalayarak, başarılı bir belediye başkanını ve Sarıyer halkının taleplerini yok saymıştır. Bu yüzden bizler, halk için bağımsız aday olan Şükrü Genç’e desteklerimizi açıklıyoruz. Sarıyer’de yaşayan Tokatlı hemşerilerimizin yoğun yaşadığı mahalleler riskli alan ilan edilmiş ve hemşerilerimizin yaşam alanları riske sokulmuştur. Bu hususta Şükrü Genç’in verdiği mücadele ve emekleri biliyoruz, Şükrü Genç başkan bu emek ve mücadele sürecinde rantı değil hemşerilerimizin ve toplumun faydasını gözetmiştir. Bu nedenlerden dolayı ona olan güvenimiz tamdır. Biz aşağıda imzası bulunan tokatlı STK’lar, yapılan bu haksızlığa dur demek için buradan çağrı yapıyoruz. Tüm Tokatlı hemşerilerimizi Şükrü Genç başkanımızı desteklemek için alanlara ve sandığa davet ediyoruz.”

Continue Reading

Genel

Başkan Genç’in İstinye’deki iftar programına ilgi yoğun oldu

Published

on

blank

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, İstinye Dereiçi’nde kurulan iftar çadırında vatandaşlarla bir araya geldi. Programa katılan 2 bin 500 vatandaş Başkan Genç’i alkışlar ve sloganlarla karşıladı.

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Ramazan etkinlikleri kapsamında düzenlenen Gençlik Konseri’nin ardından İstinye Dereiçi’nde iftar verdi. Aynı sofrada buluşan Sarıyerliler, bolluk ve bereket ayı Ramazan’da bir arada oruç açmanın ve hep birlikte okunan dualara amin demenin huzurunu paylaştı. Masaları ziyaret ederek vatandaşlarla selamlaşan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’e vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.

Continue Reading

Genel

Erdal Sarıgöl CHP’den Şükrü Genç’i desteklemek için istifa etti

Published

on

blank

Sarıyer‘de CHP’nin önde gelen isimlerinden Erdal Sarıgöl, parti içinde yaşanan dayatma, tehdit ve gösterilen adayın seçimi kaybedecek aday olmasından ötürü partisinden istifa ettiğini açıkladı ve Sarıyer Belediye Başkanı ve Bağımsız Belediye Başkan Adayı Şükrü Genç’in yanında olduğunu ifade etti.

CHP’nin Sarıyer’deki kanaat önderlerinden, kilit ismi Erdal Sarıgöl, yerel seçimlerde Bağımsız Aday olan Şükrü Genç’i desteklemek için istifa etti.

İşte Erdal Sarıgöl’ün istifa açıklaması: 

Sevgili dostlarım, değerli Sarıyer’liler

Sayın basın mensubu arkadaşlarım,

1980 darbesi sonrasında CHP kurucu ilçe yöneticisi olarak 9 Eylül 1992 tarihinden itibaren görev aldığım partime layığı ile hizmet ettim, etmeye çalıştım.

Bugün ise, CHP’de son zamanlarda yapılan siyasi yanlışların, siyasi körlüklerin, akıl tutulmalarının ve parti içi düşmanlıkların hat safhaya çıktığı, şimdiye kadar görülmemiş tehdit ve dayatmalarla karşılaştığımız bugünkü süreçte partimizle ilişkimi birçok arkadaşım gibi gözden geçirme ihtiyacı hissettim, 26 şubat 2024 tarihinde istifa ettim.

Geçmişte Ekmeleddin vakası gibi siyasi dayatmalarla karşı karşıya kaldık ve Sarıyer halkı buduruma tepkisini sandıkta ortaya koydu. Her seçimde yüzde 87’ler civarında olan katılım oranı bu dayatmanedeniyle yüzde 74’e düştü.

O zaman da uyarmıştım, şimdi de uyarma ihtiyacı hissediyorum.

Bugün yine benzer bir durumla karşı karşıyayız.

Biraz açayım;

2023 seçim sonuçları aslında kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu göstermektedir.

CHP…37,9 %

AKP…29,9 %

MHP… 5,8 %

BBP… 0,6 %

İYİ…10,2 %

TİP… 5,1 %

DEM..3,3 %

ZAFER.P… 2,6 %

YRP… 2,2 %

MEMELKET.. 1 %

”CHP ADAYININ SEÇİMİ KAYBEDECEĞİ AÇIKTIR”

Yerel seçim sonuçları elbette farklı Şükrü Genç’libelediye 115 000 oy alıyor. Bu denklemle CHP adayının sağdan ve soldan oy alma ve hatta örgüt içi sorunlarla oy eksilteceği ve seçime katılım oranının azalacağı nedeniyle seçim kaybedeceği açıktır.

Seçimi alabilmek için yola çıktık.

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimde ilçemizde partimiz adına belirlenen belediye başkanı adayı konusunda, parti örgütümüzün görüşüne başvurulmamış, kanaati alınmamış, örgütümüz adeta dışlanmıştır.

“DİĞER BAŞKAN ADAYLARI YOKLANMAMIŞTIR”

Eğilim yoklamasında diğer başkan adayları yoklanmamıştır.  Yoklama yapılsaydı yoklamadan çıkacak adaya diğer aday adaylarının riayet edeceği ve destek vereceği apaçık ortadayken nedense(!) “dayatma” yöntemi tercih edilmiştir.

CHP kurultayındaki genel başkanlık yarışı bugün parti içi düşmanlık olarak vücut bulmuş, aday belirlemelerinde İBB Başkanına yakın isimler öne çıkmış ya da kendilerini “değişimci” olarak adlandıran gruba yakın olmayanlar eğilim yoklamasından çıksalar bile liste dışı bırakılmıştır.

Sarıyer’de belediye başkanlığı için aday adayı olan Sayın Cengiz Alp, Sayın Erol Aydın ve Sayın Serdar Sarıakçalı bu süreçle ilgili yanlışlıkları çeşitli açıklamalarında detaylı olarak kamuoyuna anlatmaktadırlar.

Bence bu yanlışlıkların temel nedeni parti içi demokrasinin parmak sayısına indirgenmiş olmasıdır.

Bizler, bir yandan AKP-MHP’nin yüzde 50+1’le dayattığı başkanlık sistemini haklı olarak eleştirirken,bir yandan da partimizin tüm organlarının yüzde 50+1’le seçilmesini demokratik bir yöntem olarak kabul edemeyiz.

Partimiz yüzde 50+1’e endeksli başkanlık sistemine karşı, parlamenter demokrasiyi savunurken, parti örgütümüzün tüm kademelerinde yapılan seçimlerin yüzde 50+1’le belirlenmesi çelişkili bir durumdur.

Kurultayda bir oy fazla alanın, il örgütünde bir oy fazla alanın, ilçe örgütünde bir oy fazla alanın,mahallede bir oy fazla alanın her şeyi belirlediği bir sistem demokratik olabilir mi?

”PARTİ İNSAN VE AKIL GÜCÜNÜN YARISINI KAYBETMEKTEDİR”

Bu sistemde, seçimi alamayanlar bir daha ki kongre sürecine kadar öfke biriktirmekte, partinin yönetim ve iş üreten süreçlerinden uzak kalmakta ya da uzaklaştırılmaktadır. Dolayısıyla parti insan ve akıl gücünün yarısını kaybetmektedir.

Yani örgüt içi seçimi alanın her şeyi belirlediği, kaybedenin hiçbir şekilde dikkate alınmadığı bir sistemde, yerel ve genel seçimlerde iktidar olmak için gerekli birlik, beraberlik, iş birliği, dostluk ve dayanışma sağlanamaz.

Şikâyet ettiğimiz başkanlık sisteminin partimizin her yerinde var olmasına karşın, kimsenindeğiştirmek istememesi ironik bir durumdur. Belirleyici olma gücünü ele geçirenin/geçirenler bu sistemde statükonun savunucusu olmakta, muhafazakârlaşmaktadır.

Değerli Dostlarım,

Sosyal medyada parti içi sorunları bugüne kadar hiç tartışmadım, bu nedenle basın açıklaması yapmayı tercih ettim. Partimden neden istifa ettiğim konusunda sevenlerim ve hatta sevmeyenlerim de bilgi sahibi olsunlar istedim.

Sosyal medyada takip ettiğim kadarıyla partimizle ilgili kaygılarını samimiyetle dile getiren sevgili arkadaşımız Orçun Koçyiğit’in açıklamalarını çok değerli buluyorum ve altına imza atıyorum.

Sarıyer’in seçim tarihinde 2009 yılı özel bir yere sahiptir ve birçok kimse tarafından bu dönem doğru bilinmemekle birlikte yine de her CHP’li 2009 ruhu”nu anımsamakta ve örnek göstermektedir.

2009 yılında Sarıyer’de Erdal Sarıgöl, Gökan Zeybek ve Şükrü Genç CHP’nin belediye başkanı aday adayları olarak kamuoyunun karşına çıkmışlardı. Ve her aday, adaylık müracaatında bulunurken, atamaya aday olduğumuza dair müracaat formu doldurmuştuk. O dönem “ön seçime adayım diye de başvuru yapılabiliyordu. Bu durum meclis üyeleri için de geçerliydi.

Peki bugün ne oldu?

CHP genel merkezi ön seçim sözü verdi. 16 arkadaşımız belediye başkanı aday adaylığı için, 130’a yakın arkadaşımız da meclis üyeliği için müracaatta bulundu.

Sadece meclis üye listesinin çift numaraları için meclis listesinin dörtte biri kadarı eğilim yoklaması ile belirlendi.

Mesela, belediye başkan adayları da bu yoklamada yer alabilirdi ve bu eğilim yoklamasından çıkan başkan adayına kimse itiraz etmezdi.

Birçok meclis üyesi adayı arkadaşımız eğilim yoklamasına katılmadı, atama ile listeye girdi.  Eğilim yoklamasından çıkan bazı isimler ise belediye başkanına ya da bana yakın diye liste dışı bırakıldı.

2009 yılında da bir aday adayı genel merkez tarafından aday olarak atanmıştı ama diğer iki aday adayı atananın yanında durarak destek verdik.

Oysa 2009’dan daha önceki seçimleri, aday adaylarının kavgaları ve küskünlükleri nedeniyle hep kaybetmiştik, ancak 2009’da bunu tersine çevirdik ve 15 yıllık iktidarın kapısın açtık.

O dönem, partimize zarar vermemek adına bir arada durduk ve belediyeyi AKP’den anlamlı bir oy farkıyla aldık.

İşte buna “2009 ruhu” diyoruz.

Bugün ise genel merkez bir aday atadı ama ne pahasına? Sorun adayın kişiliği değil. Sayın Oktay Aksu benim arkadaşımdır. Sorun Genel Başkan Sayın Özgür Özel’in de dediği gibi tansiyonun iyi yönetilememesi ve bu nedenle parti örgütünün bir kırılma yaşamasıdır.

Mevcut Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç, haklı olarak ben aday gösterilmediğimi televizyondan öğrendim. Son güne kadar bana aday sensindediler” diyerek kırgınlığını dile getirdi ve mevcut adayın seçimi kazanamayacağı kaygısı ile bağımsız aday olarak başvuruda bulundu. Başvurudan haberi olan CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel, Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç’ten “bir gün daha beklemesini” rica etti. Ertesi gün, Parti Meclisinden bağımsız olarak “tek başına karar alma yetkisiolduğu halde “Bazı şeyleri aşamadık ağabey dedi.

”AŞAMADIK SÖZÜNDEN SONRA DESTEK OLDUM”

O güne Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç’e bağımsız aday olmaması yönünde görüş belirtirken, bu açıklamadan sonra bu görüşümü değiştirerek bağımsız adaylığına destek vereceğimi söyledim.

Bağımsız belediye başkan adayı ve mevcut Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç’le çok anlaşabildiğim söylenemez, her zaman eleştirilerim olmuştur ve bunları da bizzat kendisine defaten iletmişimdir. Ancak tüm bunlara rağmen bugüne kadar ki faaliyetlerinde başarılı olduğu kanaatindeyim. Sayın Şükrü Genç’le oylarımızı artırarak kazanacağımız seçim, dayatmacı anlayış nedeniyle riske edilmiştir. Ben de bu nedenle yeniden Belediye Başkanı seçilmesi için destek veriyorum.

Bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Şükrü Genç’in bugün aday olmasına karşı çıkanlara baktığımızda çoğunun geçmiş dönemde, belediye başkan yardımcısı, belediye meclis üyesi, belediye encümen üyesi, koordinatör vb. görevler üstlenen arkadaşlar olduğunu görüyoruz.

İşin asıl hazin tarafı da budur. Bu arkadaşların geçmişin başarılarında ve başarısızlıklarında ayırt etmeden müteselsilen sorumlulukları vardır.

Şimdi “sende bir dönem meclis üyeliği yaptındiyecek olanlar çıkacaktır. 2009 seçimleri sonrası ben istemesem de gerek örgütün gerekse Belediye Başkanının arzusu ile bir dönem meclis üyeliği yaptım, bıraktım. Bir daha herhangi bir göreve talip olmadan sıradan bir partili olarak üstüme düşen görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalıştım.  

Değerli Dostlarım,

Bazı konuşmalarda veya yazılanlarda birçok arkadaşımızın kendi tarafını putlaştırdığına ve karşıtarafı ise şeytanlaştırdığına dair cümleler kurduklarını görüyoruz. Bu da AKP’nin yerleştirdiği bir anlayıştır. İçinde düşünce ve akıl barındırmayan, dünyanın en ilkel yönetim anlayışının dışa vurulması anlamına gelmektedir.

Kendi tarafınızı put, karşı tarafı şeytan tarif eden anlayış gelişmenin önündeki en büyük engeldir. Bu ülke toprakları içindeki her vatandaşımız bizim kardeşimiz yurttaşımızdır, kimse de şeytan değildir.

Ne kimse bir tarafa oy verince dünyanın sonu gelir,ne de diğer tarafa oy verenler vatan hainidir! Emma Goldman’ın dediği gibi “Oy vermek sistemi değiştirseydi, yasaklanırdı.”

CHP, AKP, DEM, MHP, İYİ, DEVA, GELECEK, MEMLEKET, TİP ve diğer partilere oy verenlerin hepsi bizim hemşerimizdir, dostumuzdur, kardeşimizdir.

AKP iktidarı 22 yıllık süreçte demokrasiyi oy vermeye indirgemiş ve bu baskıcı, otokrat zulüm sistemini kurmuştur. Mesele oy vermek değil, halk yararına ekonomik ve sosyal politikalar geliştirmek ve bu politikaları kalıcılaştırmaktır. CHP başta olmak üzere sol, sosyal demokrat muhalefetin temel görevi de budur.

Ülkemizde yoksulluğun sebebi olan AKP, belediyelerin boş vaatleriyle hem yerel hem de merkezi hükümet kanallarıyla yaptığı palyatif yardımlarla bir sadaka ekonomisi oluşturmuştur.  

Yoksulluğun devamı AKP’nin devamıdır…  

Yoksulluğun yok edilmesi ise sol, sosyal demokrasi iktidarının hedefi ve AKP’nin sonu demektir. Bu anlayış doğrultusunda siyaset yapan her anlayış da bizim doğal müttefikimiz olmalıdır.  

Gelelim Sarıyer’deki bugünkü duruma…

Bugün, Sayın Şükrü Genç seçim kazanır mı, CHP’ye seçim kaybettirir mi, CHP’den az mı oy alır fazla mı? gibi soruların sorulmasına neden olanlar Sarıyer’deki yerel seçim ve adaylaşma sürecini yönetemeyen, ilkesiz, ucuz siyasete teslim olan işgüzar anlayıştır.

Siyaseti zehirleyen kişisel ikbal beklentisi ve rant ilişkileri Sarıyer’de de belirleyici olmuş, Sarıyerlileri bir tercih yapmak zorunda bırakmıştır.

Sorun kimin aday olduğu ya da adayların kişilikleri değil süreç sorunudur, bu sürece egemen olan anlayış sorunudur. CHP bu sorunları aşmalıydı ve bunlar yaşanmamalıydı.

Sarıyerliler ya bugün bu duruma “dur” diyecek ya da bundan sonra yukarıdan atanacak adaylara razı olacak, Sarıyerli bir aday göremeyecek.

Bu seçimde Sarıyer’in bu duruma dur diyeceğine ve “adayımı kendim belirleyeceğim ve kendim seçeceğim” diyeceğine eminim.

O nedenle Sarıyer seçimini bir laboratuvar olarak değerlendirip, geleceğe referans olacak bir seçime dönüştürelim.

Bu seçimi, halka dönük bir siyasetin, tabanın tercihlerine dayalı bir adaylaşma sürecinin ve demokratik teamüllerin egemen olduğu bir seçime dönüştürelim ki Sarıyer kazansın.

Saygılarımla.

blank

Continue Reading

Popüler