Connect with us

Genel

GAZETECİLİK TARİHİNİN 40 YILLIK ÇINARI…

Published

on

blank

Türk gazetecilik tarihinin ve Sözcü gazetesinin önemli yazarlarından Emin Çölaşan, gazetecilik hayatındaki 40. yılını doldurduğunu, Sözcü gazetesindeki köşesinden tüm okurlarına duyurdu.

Türk gazetecilik tarihinin ve Sözcü gazetesinin önemli yazarlarından Emin Çölaşan, gazetecilik hayatında tam 40 yılı geride bıraktı.Gazeteciliği boyunca hükümetlerin hedefinde olan ve AKP iktidarı döneminde de her zaman hedef isimler arasında yer alan Çölaşan, dün ve bugün yazdığı köşe yazılarıyla birlikte, gazetecilik hayatındaki 40 yılı geride bıraktığını tüm okurlarına duyurdu.

Bizde Sarıyer Son Baskı gazetesi olarak, büyük üstad Emin Çölaşan’a gazetecilik hayatında daha nice uzun seneler diliyoruz ve Sözcü gazetesindeki köşesinde bugün yazdığı “40 yılın hesabını size veriyorum” başlıklı yazısını siz okurlarımızla paylaşıyoruz:

Sevgili okurlarım dün de yazmıştım, 7 Şubat 2017 benim için çok önemli ve anlamlı bir gün… Çünkü gazeteciliğe 7 Şubat 1977 günü başlamıştım ve şimdi tam 40 yıl doldu. Dünkü yazımda o günün öncesinde günümüze kadar neler yaptığımı anlatmıştım. Bugün ise farklı bir şey yapacağım. Sizlere bu 40 yılın bir hesabını çok özetle vereceğim. Şimdi anlatacaklarım konusunda iddialıyım, bir tek sözcüğünde bile yalan, yanlış, abartma olmayacaktır. Bu meslekte gazeteci olsun veya olmasın, her türlü insanı tanıdım. İyiler, kötüler, dürüstler, üçkağıtçılar, yağcılar, yalancılar, yolsuzluk yapanlar… Bugün dahil bu ülkeyi nasıl çapsız tiplerin yönettiğine, o “Büyük” zannedilen çoğu kimselerin aslında nasıl “Küçük” olduğuna defalarca tanık oldum. Aynı gerçek biz gazeteciler için de geçerlidir. Aramızda her türlü insan vardır. Meslektaşlarımdan bugüne kadar bazı kazıklar yedim ama iddialı söylüyorum, hiç kimseye kazık atmadım. Bugüne kadar benden genç veya yaşlı, yüzlerce gazeteci ile tanıştım, birlikte veya farklı ortamlarda görev yaptım. Bana saygısızlık etmeye kalkışan ikisi dışında hiçbirine saygısızlık etmedim. Hele genç ve deneyimsiz muhabir arkadaşlarıma kendi çapımda hep sahip çıkmaya, bir şeyler öğretmeye, yol göstermeye çalıştım. Medyada inanılmaz bir sömürü çarkı var. Gerek bana ve gerekse başkalarına yapılan haksızlıklara karşı çıkmayı hep görev bildim. O yüzden de, geçmişteki gazete yönetimleriyle aram çoğu zaman iyi olmadı.

* * *

Sıradan ve torpilsiz bir muhabir olarak adım attığım bu meslekte hep çalıştım. Hele ilk yıllarda gecelerim ve gündüzlerim sürekli çalışarak geçti. Torpiliniz ve arkanız yoksa, bir yere gelebilmek için sürekli çalışıp kendinizi kanıtlamak zorundasınız. Benim arkam, ekibim ve torpilim hiçbir zaman olmadı. Bugüne kadar binlerce habere, söyleşiye ve köşe yazısına imzamı attım. Bu meslekte en tepelere yükselirken hiç kimsenin omuzlarına basmadım, kalleşlik yapmadım, arkadan vurmadım, yönetime şikayet etmedim, jurnalcilik ve ispiyonculuk yapmadım. Üstelik hiç kimseye yağcılık ve yalakalık yapmadım, baş eğmedim. Bütün bu süreçte bir şeyi çok net öğrendim: “Gazetecilikte bir yere hak ederek gelmek çok zordur. Ama geldiğin yerde kalmak daha da zordur.” Sanırım ikisini de başardım.

* * *

Belki inanmayacaksınız ama bu 40 yıl boyunca işimden bir gün olsun kaytarmadım. İşimi, görevimi ve okuyucularımı her zaman ciddiye aldım, mesleğime ihanet etmedim. Bizim meslekte çok yaygın olan “Birilerinin ekibi ve adamı olma, sırtını sağlam yere dayama” ilkesine asla rağbet etmedim ve kimsenin koruması altına girmedim, dümen çevirmedim. Siyasilerle de aynı uzak ilişkiyi yaşadım. Hiçbir siyasetçinin, hiçbir partinin sesi olmadım. Vicdanım, yurt sevgim ve gazetecilik birikimlerim neyi emrediyorsa onu yazdım. Mesleğime çok büyük bir aşkla bağlı kaldım. Ama itiraf edeyim ki bu aşk, medyanın bu pislik ortamında biraz azaldı.

* * *

Bazen de yazılarımda kavga ettim. Kapıştıklarım arasında bir tane adam gibi adam yoktu. Karşıma hep entel-liboş-şeriatçı-Kürtçü-üçkağıtçı takımı çıktı! Onlara en ağır yazıları yazmaktan asla kaçınmadım. Benim kaderimde her zaman iktidar sahipleri, güçlüler, egemenler, ülkeyi soyanlar, din tüccarları ve onların emir kulları ile kapışmak varmış! Bu 40 yıl içerisinde kendim, ya da başkaları için asla iş takibi yapmadım. Gazete yönetimlerinden de bu doğrultuda bir istek hiçbir zaman gelmedi. Kursağıma bir kuruş haram, yasadışı, ahlak dışı, kural dışı para girmedi. Her iktidar döneminde açığımı aradılar, bulamadılar. Yedi sülalemi araştırdılar, yine bulamadılar. Çocukluğumdan beri bir tek açığımı bulsalar beni mahvederlerdi. Gazetecilik yaptırmazlardı da, asıl ben insanların yüzüne nasıl bakardım.

* * *

Bizim meslekte bir altın kural vardır: Geçmişinde şu veya bu biçimde açığı olan köşe yazarı, hiç kimseyi eleştiremez. Zira açığının bir gün yüzüne vurulacağını bilir… Ve hep suya sabuna dokunmayan konularla, ya da iktidarlara ve egemenlere yağ çekerek vaziyeti idare eder. Yazılarına bakın, onların kim olduğunu anlarsınız! Her zaman eleştiren gazeteci oldum. Yağcılık yapmak, övgü düzmek kolaydır da, eleştirmek biraz yürek ister. Bence gazeteci öven değil, eleştiren kimsedir. Her iktidar döneminde bunu yaptım.

* * *

Hırsızların, namussuzların, ülkemizi soyanların, sömürenlerin, din tüccarlarının, bölücülerin üzerine elimden geldiğince gittim. Hakkımda nice ceza ve tazminat davaları açıldı. Öyle zamanlar oldu ki, günümün yarısını mahkemelerde, adliye koridorlarında geçirdim. Sadece cumhurbaşkanına hakaretten bir tek hapis cezası aldım. Tazminat davalarında kaybettiklerim elbette oldu. Mesleğimde hiç kimseye, topluma ve hele de genç gazetecilere hava atmadım, gösteriş yapmadım, hiçbir zaman şımarmadım. Sadece iyi bir ürün sergileyen gazetecileri “Keşke bunu ben yazmış olsaydım” diye olumlu anlamda kıskandım. Yazılarımı ülkemin ve milletimin çıkarları doğrultusunda, Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinde, kelle koltukta ve nice tehditler alarak yazdım. Lüks yaşantım asla olmadı. Davetlerde, resepsiyonlarda, gece hayatında aile ve dost çevresi hariç hemen hiç yer almadım. Hele egemenlerin sofrasında ve davetlerinde hiç bulunamadım! Sosyeteye de giremedim! Hayatım genelde gazete ile ev arasında, en mütevazı biçimde geçti.

* * *

Peki ama bu 40 yıl benim açımdan hep güzel miydi? Hayır!.. Zamanımın epeyce bir bölümü de beni ezmek, sindirmek, korkutmak, harcamak, tasfiye etmek için çalışanlarla boğuşarak geçti. Allah’a bin şükür, her mücadeleden alnımın akıyla çıktım. Üzerime bir tek leke sürmeleri mümkün olmadı. Medyanın bu acımasız kurtlar sofrasında hiç kimseye yem olmadım, baş eğmedim, eğilip bükülmedim, ilkelerimden ödün vermedim. Ruhumu ve kalemimi satmadım. Gün geldi kırıldım ama eğilmedim. Dönek olmadım, korkmadım, kıvırtmadım. Beynimden geçenleri aynen yazdım. Sizleri asla kandırmadım. Hiçbir zaman özel ekibim, danışmanlarım olmadı. Böylelerine bazen imrendiğim oldu, yine olumlu anlamda kıskandım. Ne yaptıysam her şeyi, bazen bilenlere danışarak, çoğu zaman tek başıma, kendi beynim, kendi gazetecilik anlayışım ve sorumluluk duygumla yaptım… Ve şimdi içtenlikle söylüyorum, gazetecilik yaşamımın en mutlu, huzurlu ve özgür günlerini SÖZCÜ’de yaşıyorum. Sansürsüz, baskısız, kavgasız, karşılıklı saygı, sevgi ve dostluk ortamında. Hep bunu özlemiştim.

* * *

Peki bu 40 yıl içerisinde hiç hatam, yanlışım, eksiklerim olmadı mı? Yazılarımda bazen dikkatsizlik ve ihmalden kaynaklanan hatalarım elbette oldu. Yaptığım bazı haksızlıklar da mutlaka olmuştur. Ama sizleri hiç kandırmadım. Eksiklerime gelince!.. Bazı konuları bilerek veya bilmeyerek ıskaladım, yazamadım. İkincisi ise sizlerden gelen iletilerin tümünü okuyorum ama yanıt veremiyorum. Bu ikincisi için sizlerden özür diliyorum. Yani dört dörtlük gazeteci oldum dersem inanmayın, sizi kandırmış olurum.

* * *

Bu iddialı yazıyı kamuoyunun ve bir milyonu aşan siz sevgili SÖZCÜ okurlarının önünde yazıyorum. Bu meslekte dünkü ve bugünkü 40. yıl yazılarım benim için önemliydi çünkü sizlere ve kamuoyuna bu uzun, yorucu, mutluluk, mutsuzluk ve gerilimlerle geçen yılların bir hesabını vermek zorundaydım. İçimden taşan şu duyguları herkesin bilmesini istedim. Sevgili okurlarım, sizler benim her şeyim, güç kaynağım, manevi desteğimsiniz. Gücümün çoğunu her zaman sizlerden aldım. Bu uzun yıllar boyunca ülkeme, milletime ve mesleğime karşı görevimi biraz olsun yerine getirmeyi başardıysam, ne mutlu bana. Benim açımdan çok önemli olan bu 40. yıldönümünü dün ve bugün sizlerle kısaca paylaştığım için beni lütfen kınamayın, bağışlayın, hoşgörün… Çünkü bu işin 45. yılı falan olmayacak. Ne bileyim, belki 41. yılı bile olmaz!

Click to comment

Bir Cevap Yazın

Genel

Sarıyer’de okuma yazma kursu öğrencilerinin mezuniyet heyecanı

Published

on

blank

Sarıyer Belediyesi’nin çalışanlarına yönelik açtığı İlkokul Bitirme Kursu’nu tamamlayan öğrenciler mezuniyet heyecanı yaşadı. Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende bir araya gelen mezunlar diplomalarını Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Başkan Yardımcısı Hüseyin Coşkun, Eğitim Danışmanı Selçuk Dereci, Meclis Üyesi Hayrettin Dereli ve birim müdürlerinin elinden aldılar.

Çeşitli nedenlerle okulunu bitirememiş veya hiç okuma şansı yakalayamamış çalışanlara yönelik açılan İlkokul Bitirme Kursu öğrencilerinin diploma töreninde konuşma yapan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, “Bir toplumun kalkınmışlığı okur- yazar oranının artmasıyla ölçülür. Bu bağlamdan yola çıkarak 2009 yılında göreve geldiğimde açtığımız okuma yazma kursuna katılan bir annemizin sözünü hiç unutamam.  Yanıma gelerek kendisine okuma yazmanın dışında ikinci bir kimlik kazandırdığımızı söyledi. Bu o kadar kıymetli ki. Okuma yazma bilmeyen ama yıllar sonra kendine sunulan imkanlarla üniversiteye girmeyi başaran öğrencilerimiz var. Yaşadığımız her anın, her bir noktasında sorumluluklarımız var. Bunları yerine getirmek en büyük görevimiz” dedi.

Kurum içi eğitim çalışmaları kapsamında açılan ve 10 ay süren kursu tamamlayan Temizlik, Veteriner ve Destek Hizmetleri müdürlüklerinde çalışan 22 öğrenci ailelerinin de katıldığı törende diplomalarını alırlarken, duygularını Belediye Başkanı Şükrü Genç’e yazdıkları mektuplarla dile getirdiler.

Continue Reading

Genel

Pınar Mahallesi’nde duman kavgası: 1 yaralı

Published

on

blank

Sarıyer’in Pınar Mahallesi‘nde iki esnaf arasında “duman” kavgası yaşandı. Kavgaya iki esnafın yakınları da dahil olunca ortalık savaş alanına döndü. Polisin güçlükle ayırdığı kavgada 1 kişi yaralandı.

Kavga, Sarıyer’in Pınar Mahallesi Balabandere Caddesi‘nde dün akşam saatlerinde meydana geldi. İddialara göre cadde üzerinde bulunan tatlı dükkanına, arka duvarıyla bitişik olan kahvehaneden duman geldi. Tatlıcı, kahvehane sahibine dumandan rahatsız olduğunu ve engellemesini söyledi. İki esnaf arasında çıkan tartışma giderek büyüdü ve taraflar birbirlerini darbetmeye başladı. Kahvehane sahibinin kavga ettiğini gören aile bireyleri de kavgaya dahil oldu. Caddeye taşan kavgada kahvehane sahibinin yakınları, tatlı dükkanında bulunan masa ve sandalyeleri birbirlerine fırlattı.

BİR KADIN SOPA DARBESİYLE YARALANDI

İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen polisler kalabalık grubun kavgasını güçlükle ayırdı. Kavgada bir kadın başına aldığı sopa darbesi ile yaralandı. Sağlık ekipleri yaralı kadına ilk müdahaleyi olay yerinde yaptıktan sonra ambulansla hastaneye kaldırdı.

Polis ekipleri kavgaya karışan tarafları gözaltına alarak emniyete götürdü.

Continue Reading

Genel

İstanbul, UEFA Şampiyonlar Ligi finaline hazır

Published

on

blank

İBB, 10 Haziran’daki UEFA Şampiyonlar Ligi finali için hazırlıklarını tamamladı. Yol yapımı, ulaşım, otopark, aydınlatma ve yeşil alan gibi fiziki çalışmalar ile alan tahsisinden tanıtıma kadar pek çok alanda yürütülen hazırlıklar bitirildi. İstanbul’un devler sahnesinin finaline en iyi şekilde ev sahipliği yapması için maç öncesi, sırası ve sonrasında da İBB ekipleri görev yapacak. 25 İBB birimi, bin 117 personeliyle sahada olacak. Maça erişim için 500 İETT otobüsü tahsis edilecek. Biletli seyirci ve akreditasyon sahipleri toplu taşımayı ücretsiz kullanabilecek.

Dünyanın en prestijli spor organizasyonlarından UEFA Şampiyonlar Ligi’nin final maçı İstanbul’da oynanacak. 2020 ve 2021’de pandemi koşulları nedeniyle İstanbul’da oynanamayan dev maça, Atatürk Olimpiyat Stadı ev sahipliği yapacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), on binlerce kişinin tribünlerden, 225 ülkede 300 milyondan fazla seyircinin de televizyonlardan canlı izlediği karşılaşmanın en iyi şekilde gerçekleşmesi için bağlı birim ve iştiraklerinden oluşan 25 kurumu ile katkıda bulunuyor.

TARAFTARLARA ÜCRETSİZ TRANSFER

18 yıl aradan sonra yeniden İstanbul’a dönen UEFA Şampiyonlar Ligi Finali için İBB, 500 İETT otobüsü tahsis edilecek. Taraftar transferi noktasında genel ulaşım planlamasını üstlenen İBB, biletli seyircilerin ve akreditasyonlu kişilerin 9-10  Haziran dahil olmak üzere 11 haziran saat 12.00 ye kadar otobüsleri ve metroları ücretsiz kullanmasını sağlayacak.

DEV MAÇA DEV DESTEK

Şampiyonlar Ligi Final hazırlıklarını Gençlik ve Spor Müdürlüğünün koordinesinde yerine getiren İBB, başlattığı çalışmaları karşılaşmadan önce tamamladı. Sahada yaptığı çalışmalar sırasında zemin ıslahı, yol bakımı; ihtiyaç duyulan engelli ve yaya rampalarında eğim azaltılması, iyileştirme, tırabzan eklenmesi; giriş ve çıkış noktalarında genişletme çalışması yapıldı. İBB çevre yollarda drenaj, yol çizgileri ve tretuvar işlemlerini yerine getirdi. Otopark alanındaki çalışmalar da tamamlandı. Yenikapı Etkinlik Alanı organizasyon için tanıtım, transfer merkezi ve festival alanı olarak tahsis edildi.

PEYZAJ, TEMİZLİK VE ÇEVRE DÜZENLEMESİ

Stadyum çevresinde ağaçlandırma ve peyzaj düzenlemesi, gerekli noktalarda ilave aydınlatmaların yerleştirilmesi, diğer alanlarda ise geçici aydınlatma ve elektrik temin edilmesi için de İBB düzenlemeler yaptı. Organizasyon öncesinde, sırasında ve sonrasında temizlik ve atık yönetimi ile ilgili olarak da görevlendirmeler yapıldı.

ACİL DURUM EKİPLERİ GÖREV BAŞINDA

Acil durum ve yardım ekipleri ile zabıta ekipleri de hazırlık çalışmalarından itibaren şantiye ve stadyumda teyakkuz halinde olacak. Stadyum içinde, tribünlerde ve etkinlik alanlarında yangın olaylarına müdahale edilmesi için yeterli sayıda itfaiye aracını ve personelini görevlendirecek.

Çok yönlü süren çalışmalarda; reklam alanlarının ücretsiz olarak tahsis edilmesi, geçici tuvaletlerin temini, ihtiyaç halinde su, vinç, vb. geçici alt yapı hizmetlerinin yapılması, İstanbul Havalimanı ile Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan müsabakayı izlemeye gelecek olan taraftarların koordinasyonunun sağlanması gibi pek çok alanda daha sorumluluklar üstleniliyor.

Continue Reading

Popüler