Connect with us

Genel

Hasan Saim Öztürk: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylık tartışması ve başvuru hakkı

Published

on

blank

Ülkemizde  14 Mayıs 2023’te yapılması planlanan ve seçim takvimi başlayan Genel Seçimlerle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bugünlerde tartışılan iki önemli konusu mevcut Cumhurbaşkanının üçüncü kez aday olup olmayacağı ve yüksek öğrenim yapıp yapmadığı açısından aday olma  özelliklerini taşıyıp taşımadığı konusudur.

***

30 Mart 2023 tarihi itibariyle adaylıkları kesinleşen dört adaydan halen Cumhurbaşkanı olan adayın üçüncü kez aday olup olamayacağı ve eğitim öğretim niteliklerinin aday olmaya elverişli olmadığı yoğun şekilde tartışılmaktadır. Bir an için bu nitelikleri haiz olmamasına rağmen mevcut Cumhurbaşkanının Yüksek Seçim Kurulu(YSK) tarafından adaylaştırıldığını kabul edersek ki bu yapılmıştır. Acaba bu konunun T.C. yasalarına göre irdelenmesi ve değerlendirilmesi bu konuda hukuka uygunluk ya da aykırılık açısından bir karar verilebilmesi mümkün müdür? Bu sorunun nedeni YSK kararlarının kesin olduğu ve kararlar aleyhine başkaca bir makam ve merciye gidilemeyeceği konusundaki yasa hükmüdür. Yazımızda bu konuya açıklık getirmeye ve sorunun yanıtını bulmaya çalışıyoruz.

***

Bilindiği gibi Cumhurbaşkanının GÖREV VE YETKİLERİ İLE NİTELİKLERİ, SEÇİMİ VE DİĞER NİTELİKLERİ SEÇİMİ VE DİĞER HUSUSLAR T.C. ANAYASASININ 8, 101, 103, 104, 105, 106. maddelerinde belirtilmiştir. Anayasa 8. maddesi Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri madde 101 ise Cumhurbaşkanının kırk yaşını doldurmuş, yüksek öğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türkvatandaşları arasından Halk tarafından seçilir hükmünü amirdir. Kamuoyunda tartışılan ise bu seçimin mevcut Cumhurbaşkanı açısından üçüncü seçim olduğu ve yüksek öğrenim yaptığına dair ikna edici geçerli bir belge kayıt ve kanıtların bulunmadığı iddiasıdır. Bizim bu makalede inceleme konusu yaptığımız husus 14 Mayıs seçimlerinin mevcut Cumhurbaşkanı açısından üçüncü seçim olduğu ya da yüksek öğrenim yapıp yapmadığı değil, bu konunun mevzuatımıza göre hukuken inceleme konusu yapılıp yapılmayacağı ve buna ait yetkili bir organın hukuk sistemimizde mevcut olup olmadığıdır.

***

Halen yürürlükte olan T.C. Anayasasının 125. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdarenin eylem ve işlemlerine karşı idari yargıda ve Anayasa yargısında hak aramak ve işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapılması mümkündür. YSK, Anayasamızın yargı bölümünde yer alan özel kanunlarına göre oluşturulan seçimlerin genel yönetim ve gözetimini yürüten üyeleri yargıtay ve danıştay tarafından seçilen adaylar arasından belirlenen egemen bir kurul ve üst yargı merciidir. Seçimlerin bu kurul sayesinde hukuka uygun bir şekilde yapılması amaçlanır. Kararları kesindir, temyiz edilemez. Öte yandan, Anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 6216 sayılı AYM görev yetkilerini düzenleyen yasanın 45. maddesine göre herkesAnayasada güvence altına alınmış, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi ve protokollerinde yer alan Temel hak ve özgürlüklerden herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edilmesinden kaynaklanan davalara bakmak görevi bulunmaktadır. Aynı yasanın 46. maddesine göre bu başvuru ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılır.

***

Kanaatimizce, Anayasamızın 67. maddesinde yer alan seçme ve seçilme hakkının kullanılması esnasında YSK tarafından Anayasa ve Yasaların öngördüğü nitelikleri taşımayan bir adayın seçmen önüne yasalara aykırı bir şekilde konulması ya da dayatılması, bunun ister yargı, ister yürütmeye ait bir organ tarafından yapılması seçme ve seçilme hakkını düzenleyen ve ortakları Demokratik bir seçim  yapmaya yükümlü kılan Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Protokol 3. maddenin ve T.C. Anayasasının 67. maddesinin içeriğine göre bireysel anlamda tüm yurttaşlar açısından İNSAN HAKLARI İHLALİ oluşturacağı kuşkusuzdur. Bu durumda isteyen tüm seçmen yurttaşların  ANAYASA Mahkemesinde bireysel HAK İHLALİ davası açabileceği kanaatini taşıyoruz.Bunun için başkaca müracaat yolu bulunmadığında  ihlalden sonra yani bugünden itibaren 30 gün içinde dava açılması mümkündür.