Connect with us

Genel

ÖZER SENCAR AÇIKLADI : BU PAZAR SEÇİM OLSA…

Published

on

blank

İZMİR’de konuşan Metropoll Stratejik ve Siyasi Araştırmalar Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Özer Sencar, başkanlık sistemine destek konusunda araştırma yaptıklarını belirterek, “Bu Pazar referandum yapılsa, ‘Evet oyu veririm’ diyenlerin oranı yüzde 41.9 görünüyor. ‘Hayır’ diyenlerse yüzde 47.5 görünüyor. ‘Fikrim/Cevabım Yok’ diyenlerin oranı ise yüzde 10.5 bandında. Kararsızların dağılımı yapıldığında Türkiye yüzde 53.1 ile ‘Başkanlığa Hayır’ diyor” dedi.

İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (İZSİAD) ayda bir düzenlediği ‘Çarşamba Toplantısı’nın Haziran ayı konuğu, Metropoll Stratejik ve Siyasi Araştırmalar Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Özer Sencar oldu. 2005 yılından beri ayda bir yapılan ‘Türkiye’nin Nabzı’ araştırmaları hakkında İzmir iş dünyası temsilcilerine bilgi veren Sencar, amaçlarının, Türkiye’deki toplumsal ve siyasal değişimleri anında tespit etme ihtiyacını karşılamak olduğunu ifade etti. Her ay ülke genelinde 18 yaş üstü 1200 ile 3 bin kişi arasında vatandaşla yüz yüze görüştüklerini belirten Sencar, en önemli ilkelerinin tarafsızlık ve güvenilirlik olduğunu vurguladı. Sencar, konuşmasını; Başkanlık Sistemine Yönelik Algı, Türkiye’nin Gidişatı, Kurultaya Doğru MHP, AKP’de Değişim mi, Statüko mu, Bir Olasılık Olarak Yeni Parti ve Siyasal Durum şeklinde altı ana başlıkta topladı.

TÜRKİYE, ‘BAŞKANLIĞA HAYIR’ DİYOR

Başkanlık sistemi için yapılacak bir referanduma seçmen katılım oranının yaklaşık yüzde 87 olacağını öngören Sencar, “Katılım, muhalefet tabanında düşük görünüyor. Örneğin HDP seçmeninin yüzde 22.5’u, ‘Sandığa gitmem’ diyor. MHP’de bu oran yüzde 17.6, CHP’de yüzde 6, AKP’de ise yüzde 3.3 görünüyor” dedi. Seçmenin, Başkanlık sistemine destek verip vermediği konusunda da araştırma yaptıklarını belirten Sencar, şu tespiti yaptı:

“Bu Pazar referandum yapılsa, ‘Evet oyu veririm’ diyenlerin oranı yüzde 41.9 görünüyor. ‘Hayır’ diyenlerse yüzde 47.5 görünüyor. ‘Fikrim/Cevabım Yok’ diyenlerin oranı ise yüzde 10.5 bandında. Kararsızların dağılımı yapıldığında Türkiye yüzde 53.1 ile ‘Başkanlığa Hayır’ diyor.”

“EVET’ÇİLERİN EN BÜYÜK NEDENİ, ERDOĞAN SEVGİSİ”

Başkanlık Sistemi’ne desteğin en önemli nedeninin yüzde 45.8 gibi büyük bir oranla “Erdoğan sevgisi” olduğunu belirten Sencar, destek verenlerin arasında, “Çünkü ekonomi iyileşecek. Güçlü ve istikrarlı yönetim olacak” diyenlerin oranının ise yüzde 30.9 olduğunu kaydetti. Başkanlık Sistemi’ni desteklemeyenlerin yüzde 51.7’sinin, “Diktatörlüğe yol açacağını düşündüğüm için desteklemiyorum” dediğini aktaran Sencar, yüzde 12’lik bir kesimin de, “Erdoğan’ın Başkan olmasını istemediğim için desteklemiyorum” seçeneğini işaretlediğini söyledi.

AK PARTİ’LİLERİN YÜZDE 9.9’U DA HAYIR DİYOR

Partilerin seçmen tabanı incelendiğinde, Başkanlık Sistemi’ne en büyük desteğin yüzde 12.8 ile MHP tabanında olduğunu belirten Sencar, “CHP seçmeninin yüzde 6.7’si, HDP seçmeninin ise yüzde 3.2’si başkanlık sistemine destek veriyor. İlginçtir AKP seçmeni arasında yüzde 9.9’luk bir kısımsa ‘başkanlığa hayır’ diyor” diye konuştu. Sencar, ardından da şu bilgileri verdi:

“Coğrafi bölgeler açısından irdelendiğinde Başkanlık Sistemi’ne en büyük desteğin yüzde 61.1 ile İç Anadolu Bölgesi’nde olduğu görülüyor. Bunu yüzde 51.3 ile Marmara Bölgesi takip ediyor. Diğer bölgelerde sisteme destek oranı yüzde 28 ile 34.5 arasında değişiyor. ‘Başkalığa Hayır’ diyenlerin en yüksek olduğu bölge ise yüzde 70.2 ile Ege Bölgesi. Ege’yi, yüzde 58.3 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve yüzde 56.6 ile Doğu Anadolu Bölgesi takip ediyor. Kararsızların en yoğun olduğu iki bölge ise yüzde 26.9 ile Karadeniz ve yüzde 23.5 ile Akdeniz bölgeleri. Üç büyük kent bazında Başkanlık Sistemi’ne destek tablosu ise şöyle: İstanbul’da destek oranı yüzde 58.2, Ankara’da yüzde 56.5, İzmir’de ise yüzde 22.5. İzmir seçmeninin yüzde 75.7’si, ‘başkanlık sistemi’ne hayır’ diyor. Kararsız seçmenin en düşük olduğu kent de yüzde 1.8’le İzmir. Etnik kökene göre dağılım yapıldığında ise ülke nüfusunun yüzde 76’sını oluşturan Türk nüfusun yüzde 44.6’sının ‘başkanlığa evet’, yüzde 45.7’sinin ‘hayır’ dediğini görüyoruz. Ülke nüfusunun yüzde 17’sini oluşturan Kürt nüfusun ise yüzde 32.2’si ‘evet’ derken, yüzde 57.8’i ‘hayır’ diyor. ‘Hayır’ diyenlerin en yüksek olduğu kesim ise yüzde 58.3 ile Balkan göçmenleri.”

“YÜKSEK YARGI ÜYELERİNİ TBMM ATAMALI”

Türkiye’de hukuk ve adalet sisteminin de özellikle son yıllarda hayli tartışmalı hale geldiğini belirten Sencar, seçmene, olası “Olası Başkanlık Sistemi’nde Yüksek Yargı Hakimlerini ve Savcılarını Kim Atamalı” sorusunu da yönelttiklerini kaydetti. Sencar, “Farklı partilerden de olsalar, seçmenlerin bu soruya ağırlıklı olarak, ‘TBMM’ yanıtını verdikleri görüldü” dedi. Yine seçmenin, yüzde 75’e yakın bir ortalamayla, “Meclis, Başkanı denetlemeli” dediğini aktaran Sencar, “Seçmenin yaklaşık yüzde 75’i, ‘Başkan’ın her türlü faaliyetini yargı denetlemeli’ diyor. Seçmenin yüzde 67.9’u, ordudaki üst düzey atamalara da Başkan’ın tek başına karar vermemesi gerektiğini söylüyor” dedi.

AK PARTİ SEÇMENİN YÜZDE 44.5’İ DE MEVCUT SİSTEMİ BAŞARILI BULUYOR

Seçmenin yüzde 49.1’inin, mevcut parlamenter sistemi başarılı bulduğunu aktaran Sencar, “Başarısız diyenlerin oranı yüzde 39.3. Yanıt vermeyenlerin yüzdesi ise yüzde 11.6. AKP seçmeninin yüzde 44.5’i de mevcut sistemi ‘başarılı’ buluyor” diye konuştu.

SEÇMENİN ÖNCELİKLERİ İLE HÜKÜMETİNKİLER FARKLI

Seçmenin yüzde 63.6’sına göre, ele alınması gereken en önemli sorunun ‘terör’ olduğunu belirten Sencar, şöyle devam etti:

“Bunu yüzde 11.2 ile ekonomi, yüzde 10.1 ile özgürlükler ve demokrasi takip ediyor. ‘Önce anayasa ve başkanlık sistemi ele alınmalı’ diyenlerin oranı yüzde 5.4; ‘Paralel Yapıyla Mücadele’ diyenlerin oranı ise yüzde 1.2. Seçmenlerin gündemi ile hükümetin gündemi arasında ciddi farklar var.”

“MHP’DE AKŞENER ÖNDE AMA ‘KARARSIZ’ ORANI ÇOK YÜKSEK”

Yargı kararı sonrası olağanüstü kurultaya gitmesi kesinleşen MHP’ye de değinen Sencar, MHP seçmeninin yüzde 42’sinin genel başkan olarak Meral Akşener’i görmek istediğini söyledi. Sencar, Devlet Bahçeli’ye desteğin yüzde 9.7; Ümit Özdağ’a yüzde 4.3; Sinan Oğan’a yüzde 4.1; Koray Aydın’a ise yüzde 2.3 göründüğünü kaydetti; kararsızların oranının ise yüzde 37.6 gibi büyük bir rakam olduğunu vurguladı.

YENİ PARTİYE İHTİYAÇ YOK

Sencar seçmene, “Yeni bir partiye ihtiyaç var mı” sorusunu da yönelttiklerini kaydetti. Seçmenin yaklaşık yüzde 75’inin, bu soruya, “Hayır ihtiyaç yok” dediğini aktaran Sencar, “Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Ahmet Davutoğlu yeni parti kursalar oy verir misiniz” sorusuna, seçmenin yüzde 72.3’ünün “Hayır”; yüzde 10.2’sinin “Evet” dediğini ifade etti.

BU PAZAR SEÇİM OLSA

Son olarak, “Bu pazar seçim olsa” sorusunun yanıtını aradıklarını kaydeden Sencar, sözlerini şöyle tamamladı:

“AKP’ye destek yüzde 49.9 seviyesinde görünüyor. CHP’nin oy oranı yüzde 24.1, MHP yüzde 13.8, HDP ise yüzde 11 bandında.”

KÜÇÜKKURT’TAN TEŞEKKÜR VE PLAKET

İZSİAD Başkanı Hasan Küçükkurt, Sencar’a, verdiği bilgiler için teşekkür etti. Küçükkurt ve İZSİAD Yönetim Kurulu üyeleri, Sencar’a teşekkür plaketini birlikte sundu.

DHA

Click to comment

Bir Cevap Yazın

Genel

CHP Sarıyer İlçe Başkanlığı 18 Mart mesajı yayımladı

Published

on

blank

CHP Sarıyer İlçe Başkanı Ahmet Güveloğlu, Çanakkale Zaferi’nin 108. yılı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. 

Güveloğlu yayımladığı mesajda, “108 yıl önce Çanakkale’de tam bağımsızlığın meşalesi yakıldı. Tarihin akışı değişti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları büyük bir destan yazdı. Çanakkale’de, Conkbayırı’nda, Arıburnu’nda bağımsızlık mücadelesi verenlere, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve tüm silah arkadaşlarına selam olsun. Bu uğurda mücadele eden tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. 18 Mart Çanakkale Zaferi’miz kutlu olsun.” dedi.

Continue Reading

Genel

BASK İstanbul İl Temsilcisi ve TEÇ-SEN İstanbul İl Başkanı Derya Avcı emekli oldu

Published

on

blank

BASK İstanbul İl Temsilcisi ve TEÇ-SEN İstanbul İl Başkanı Derya Avcı, 28 yıldır çalıştığı devlet memurluğu görevinden emekliye ayrıldığını duyurdu.

BASK İstanbul İl Temsilcisi ve TEÇ-SEN İstanbul İl Başkanı Derya Avcı, 28 yıldır çalıştığı devlet memurluğu görevinden emekli oldu. Avcı yaptığı açıklamada, “30 Kasım 1995 tarihinden itibaren başladığım, emek verdiğim, çalıştığım, mücadele ettiğim devlet memurluğu görevimde Beyoğlu Süruri İlköğretim Okulu’nda, Beyoğlu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde, Sarıyer İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde ve Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde görev aldım. Son olarak ise İstanbul İl Eğitim Müdürlüğü’nde bilgisayar işletmeni olarak görev yaptım. Bu süreçte TEÇ-SEN ve BASK’ta aktif faaliyetlerde rol alarak, eğitimcinin hakkını, emeğini korumak için hiçbir baskıya boyun eğmeden mücadele ettim. Sendikal faaliyetlere daha çok zaman ayırmak, eğitimcinin hakkını daha çok korumak, daha fazla mücadele edebilmek adına 28 yıldır emek sarfettiğim işimden, devlet memurluğu görevimden emekliye ayrılma kararı aldım. Bu süreçte benimle birlikte çalışan, emek sarfeden, katkı sunan herkese çok teşekkür ederim.” dedi.

Continue Reading

Genel

“İstanbul Yenileniyor Güçlendirme Projesi” tanıtıldı

Published

on

blank

İBB, hızlı tarama sistemiyle depreme karşı yüksek riskli olduğu tespit edilen E sınıfı yapılardan başlayarak, güçlendirme çalışmalarını başlattı. “Geliştirdiğimiz bu tarama yöntemiyle, gerçekten çok önemli bir aşamayı hayata geçirdiğimizi düşünüyorum” diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, başta hükümet olmak üzere, konunun tüm paydaşlarının iş birliğine ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı. İmamoğlu, “Kalan zaman dilimi içerisinde, söylemin her daim ‘Sayın Cumhurbaşkanı’nın tensipleriyle. Sayın Cumhurbaşkanı’nın takdiriyle. Sayın Cumhurbaşkanı’nın oluruyla’ değil; bilimin gösterdiği ışıkla, tekniğin öngördüğü modelle, insanlarımızın kabulüyle, finansal iş birliğimizle yol yürüyoruz. Bu anlayışa 14 Mayıs’tan sonra hızlıca harekete geçip, yol alacağız arkadaşlar. Bu işin başka bir yolu, yöntemi yok. Depreme karşı yarışıyoruz. Depreme hazırlık konusunda sorumluluk hisseden, bilimsel, pratik çalışan, liyakate önem veren, halkın bütçesine gözü gibi bakan bir yönetimi ülkemizin başına getirmek zorundayız” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, “300 Günde 300 Proje” maratonu kapsamında hizmete aldığı “İstanbul Yenileniyor Güçlendirme Projesi”, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımlarıyla tanıtıldı. Tanıtım toplantısında, sırasıyla KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.

“DEPREMİN YAKICI TARAFI SORUMLU İNSANLARIN İÇİNDEN HİÇ ÇIKMASIN”

6 Şubat 2023’ün tüm ülke için çok mühim bir yol ayrımı olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Yol ayrımı günü olmak zorundadır. O günden bu yana, hepimiz bir karar verme mecburiyetiyle de karşı karşıyayız. Ya hazırlık konusunda eskisi gibi davranacağız ya da yeni bir yola gireceğiz. 1999 depreminden bu yana, birçok konuda yol ayrımı diye tariflediğimiz süreçlerde ne yazık ki işin hakkını veremedik. Verseydik, 11 ilimizi etkileyen depremde on binlerce insanımızı, canımızı yitirmezdik. Bu çok net. Bu içimizi yakıyor, yaksın. Acısı ve incitici tarafı, yakıcı tarafı, bizim gibi sorumlu insanların içinden hiç çıkmasın. Çıktığı an, yine eskisi gibi ihmallerle karşı karşıya kalırız. O bakımdan vereceğimiz karar, var olmayla yok olma arasındadır. Bu kadar nettir, bu kadar katıdır, sıkıntılıdır, prensipli olmak zorundadır. İşin ciddiyetini hala kavrayamayan, bu konuyu hala siyasi bir rant imkanı bir seçim malzemesi olarak gören kim var ise, bilsin ki yeni felaketlerin ve yeni ihmallerin yolunu açıyor. Bilimin önerdiği somut çözümler etrafında birleşmek ve mutlaka hızlanmak zorundayız. Zaman kaybedemeyiz. Boş sözleri, uzun lafı bir kenara bırakıp icracı, yatırımcı ve pratik olmak zorundayız. İş birliği içerisinde olmak zorundayız. Kıyıda, kenarda, köşede kalacak sorumluluk sahibi hiçbir kişi ve kurum olamaz” dedi.

“DEPREME HAZIRLIK KONUSUNDA, EKONOMİK VE HIZLI BİR SEÇENEK DAHA SUNMUŞ OLUYORUZ”

İBB olarak, göreve geldikleri ilk günlerden bu yana deprem ve kentsel dönüşüm konusunda yaptıkları çalışmalardan örnekler veren İmamoğlu, şunları söyledi:

“Bizim için en ön safta, en öncü konunun deprem olduğunu İstanbul halkıyla paylaşmıştık. Afet odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları bu alanlardan biridir. Ve bugün, bu konumda gerçekten mühim bir adımı hep birlikte atıyoruz. Elverişli yapıların KİPTAŞ koordinasyonunda ve üniversitelerle, bilim insanlarıyla, teknik insanlarla iş birliği içerisinde güçlendirilmesine hep birlikte başlıyoruz. Artık hızlı tarama testinde riskli çıkan yapılar için hemşerilerimiz, ‘İstanbul Yenileniyor’ platformuna güçlendirme talebinde bulundurma bulunmak üzere başvurabilecekler. Böylece depreme hazırlık konusunda, ekonomik ve hızlı bir seçenek daha sunmuş oluyoruz. Bu işin öncülüğünü yapmak zorundayız. Üniversiteler tarafından onaylanan, en uygun ve ekonomik güçlendirme projelerinin KİPTAŞ gözetiminde uygulanacağı bir güçlendirme sistemini hayata geçiriyoruz. Mevzuat ve statik açıdan güçlendirilmesi uygun yapıların, günümüz teknolojisi ve koşullarında hibrit yöntemlerle güçlendirilmesini amaçlayan bu sistem, KİPTAŞ’ın koordinasyonunda, üniversitelerle iş birliği içerisinde yürütülecek. Her anında teknik, bilim, uygulama, bütün unsurlarıyla bir araya gelecek.”

“HANGİ FEDAKARLIKLAR VAR İSE YAPARAK…”

Güçlendirme çalışmalarına, İBB’nin hızlı tarama sistemiyle depreme karşı yüksek riskli olduğu tespit edilen E sınıfı yapılardan başlanacağı bilgisini paylaşan İmamoğlu, “İlerleyen dönemlerde elbette bu kapsamı genişletmek istiyoruz. Ancak takdir edersiniz ki, güçlendirmenin mümkün olduğu en riskli binalarda başlamak bizim için önemli. Hızlı tarama testinde E sınıfı olarak belirlenmiş yapılan hak sahipleri, mutlaka aralarında uzlaşmak zorunda. Uzlaşarak, bizim sistemimize başvuru yapabilecekler. Başvuru yapabilecekleri yer, ‘istanbulyenileniyor.com’ sitesi” şeklinde konuştu. Yüzde 100 uzlaşı zorunluluğunun kanun gereği olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu unsurun yerine gelmesi için, bir başka şey gerekiyor. İnsanlarımızın ‘ama’sız, ‘fakat’sız bu işe niyetini koymak zorunda olması meselesi” dedi. Son yaşanan depremlerin, bireysel çıkarları öne çıkarma konusunda dersler barındırdığını vurgulayan İmamoğlu, “Hangi fedakarlıklar var ise yaparak, bu sürece dahil olmaları gerektiğini kendilerine mutlaka hissettirmeleri, komşularıyla bir araya geldiklerinde birbirlerini bu anlamda ikna etmeyi başarmaları lazım. O bakımdan bu tür uzlaşma masalarında mali çıkar, maddi çıkar, fitne, fesat işlerini bir kenara koyacaklar. Canlarını kurtarmak için bu yolculuğa çıkmak zorunda olduklarını unutmayacaklar” ifadelerini kullandı.

“KİPTAŞ, BÜTÜN BU SÜRECİN TAKİBİNİ, DENETLEYİCİLİĞİNİ SÜRDÜRECEK”

İmamoğlu, güçlendirme sürecinin nasıl ilerleyeceğini şu sözlerle dile getirdi:

“Ruhsat ve yapı kayıt belgesi gibi birçok hususun, ruhsat belgeleriyle birlikte var olduğu bir sistemle hayata geçirilen bu süreç başlayacak, vatandaşlarla proje firmaları bir araya getirilecek, üniversite tarafından onaylanan projeler doğrultusunda bir maliyet sunulacak. Maliyeti kabul etmeleri halinde hak sahipleri, uygulama firmasıyla bir araya getirilecek. Sözleşmeler yapılıp, süreç başlayacak. KİPTAŞ, bütün bu sürecin takibini, düzenleyiciliğini denetleyiciliğini sürdürecek. Başından sonuna kadar vatandaşına güvence sağlayacak. Kurduğumuz güçlendirme sistemiyle birlikte, 2007 yılında yasallaşan güçlendirme sisteminin yaygınlaştırılmasına ve güvenilir uygulamaların sayısının arttırılmasına da ciddi bir katkı sağlamış olacağız. Amacımız, güçlendirme teknolojisinden mümkün olan tüm yapıların faydalanmasına katkı sağlayarak, olası bir deprem öncesi İstanbul’u mümkün olduğu kadar dayanıklı hale getirip, insanlarımızın hayatını güvence altına almak. Bu konuda zaman kazanmak demek, emin olun ki hayat kazanmak demektir. O nedenle herkesi, duyarlı olmaya ve aktif davranmaya davet ediyorum.”

“VATANDAŞLAR KENDİ SORUNLARINI NE KADAR SAHİP ÇIKARSA, YÖNETİCİLER BU SÜRECE ANCAK O KADAR SAHİP ÇIKABİLİR”

Sistemin sadece İstanbul’da değil, Türkiye genelinde de uygulanabilecek bilimsel, pratik ve etkili bir model olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Biz, bir deprem ülkesinde yaşadığımızı unutmayacağız. O nedenle yalnız İstanbulluları değil, bu yaptığımız uygulamaların bütün vatandaşlarımızı, ülkemizin her noktasını depreme hazırlık noktasında aktif ve duyarlı olmaya davet ettiğimi tekrar ifade edeyim. Meselenin, sadece İstanbul meselesi olmadığını, 14 milyona yakın insanımızı, 11 şehirde etkileyen depremde kaybettiğimiz canlarla gördük. Elbette İstanbul başka bir boyut. İstanbul’da yaşayacağımız böylesi bir depreme hazırlıksız yakalandığımız anda, ne yazık ki ekonomik anlamda bir diz çökme süreci yaşayabilir. Milletimize biz bunu yaşatmayacağız. Bu, bir milli güvenlik sorunu haline gelebilir. Milletimize bunu asla yaşatmayacağız. Bir an önce yola çıkmak zorundayız. Vatandaşlar kendi sorunlarını ne kadar sahip çıkarsa, yöneticiler bu sürece ancak o kadar sahip çıkabilir” ifadelerini kullandı.

“100 BİN YAPIYA GİTTİĞİMİZDE, 70 BİN YAPININ BİZİ KABUL ETMEDİĞİNİN ALTINI ÇİZELİM”

Hızlı tarama sistemini, şu anda cezaevinde tutulan önceki Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanı Tayfun Kahraman’ın kendisine önerdiğini hatırlatan İmamoğlu, bu kapsamdaki çalışmaların 2020 yılından beri sürdüğüne dikkat çekti. “100 bin yapıya gittiğimizde, 70 bin yapının bizi kabul etmediğinin altını çizelim. Bakın 2000 yılı öncesi yapılmış binalardan bahsediyorum. Ve 100 binanın 70’inin bizi evine kabul etmediğini söylüyorum. Hep ne söyledim? Bu mücadele bütüncül bir mücadeledir. Bu mücadelenin sorumlusu tek başına hükümet de olamaz. Ama organize etme sorumluluğu en yüksek kurum, hükümettir. Tek başına Büyükşehir Belediyesi de olamaz. İlçe belediyeleri de olamaz. Hep birlikte hareket etmeyi başarabilmemiz, bunu İstanbul gibi bir yerde kurumsallaştırmamız şarttır. Bunun adı ister İstanbul Deprem Konseyi olsun, ister İstanbul Deprem Kurulu olsun; bütün bileşenleriyle hükümeti, merkezi idareyi, yerel yönetimleri, büyükşehirleri, ilçeleri, akademik kadroları, yapı sektörlerini, finans sektörlerini, sivil toplum katmanlarını, iş dünyasını bir araya getirip, hızlı karar alan bir mekanizmayı hayata geçirmekten bahsediyorum. İşte bunun en önde duran paydaşlarından birisi de halkımız. Halkımız bu işe olur verip, el uzatmadığı takdirde, zorluklarımız çok büyüktür” uyarılarında bulundu.

“SAYIN CUMHURBAŞKANI’NIN TENSİPLERİYLE DEĞİL…”

Var olan çalışmaları yoğunlaştırıp, yeni uygulamalar başlatmaya devam edeceklerini kaydeden İmamoğlu, şöyle konuştu:

“Geliştirdiğimiz bu tarama yöntemiyle, gerçekten çok önemli bir aşamayı hayata geçirdiğimizi düşünüyorum. Ama tek başına bizim bunu yapmamızın gerçekten yeterli olmayacağını da ifade edelim. Bunu hükümetin, kurumlarımızın mutlaka dikkate alıp, gerekli düzenlemeleri ve finansmanı, özellikle yerel yönetimin finansman katkısını da sağlayarak, bunun yaptırılmasına büyük bir iş birliği şart. Tabii kalan zaman dilimi içerisinde, söylemin her daim ‘Sayın Cumhurbaşkanı’nın tensipleriyle. Sayın Cumhurbaşkanı’nın takdiriyle. Sayın Cumhurbaşkanı’nın oluruyla’ değil, biz diyoruz ki; bilimin gösterdiği ışıkla, tekniğin öngördüğü modelle, insanlarımızın kabulüyle, finansal iş birliğimizle yol yürüyoruz. Bu anlayışa 14 Mayıs’tan sonra hızlıca harekete geçip, yol alacağız arkadaşlar. Bu işin başka bir yolu, yöntemi yok. Depreme karşı yarışıyoruz. Lütfen tüm yurttaşlarımızdan, hangi kulvarda kendine sorumluluk düşüyorsa, rica ediyorum Türkiye’yi hızlandıralım. Depreme hazırlık konusunda sorumluluk hisseden, bilimsel, pratik çalışan, liyakate önem veren, halkın bütçesine gözü gibi bakan bir yönetimi ülkemizin başına getirmek zorundayız. İstanbul hızlansın, Türkiye bu konuda çok hızlansın. Acelemiz var. Depreme karşı başlattığımız bu yarışı, yok olmayla var olma arasında bu savaşı kazanmanın başka yolu yok. Hep birlikte hızlanmak zorundayız. Onun için 14 Mayıs’ta bu ülkeyi hızlandıracak bir yönetimi iş başına getirmek zorundayız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi KİPTAŞ Güçlendirme Sistemi’nden yararlanmak isteyen tüm İstanbulluları hızlı harekete geçmeye davet ediyor ve mutlaka başvurularını yapıp, kendi aralarında uzlaşı zeminini toparlayıp, tamamlayıp bizimle irtibata geçmelerini buradan çağrı olarak yapıyorum.”

Konuşmaların ardından Kaftancıoğlu, İmamoğlu, CHP milletvekilleri Turan Aydoğan, Emine Gülizar Emecan, Gökan Zeybek, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin ve Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün katılımlarıyla anı fotoğrafı çekildi.

“ÜSKÜDAR SAHİLİ” SORUSUNA YANIT: “HAYATIMDA BENİ EN ÇOK ŞOK EDEN BİR ŞEYİ YAŞATTI SAĞ OLSUN SAYIN BAKAN”

İmamoğlu, fotoğraf çekiminin ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularına yanıt verdi. İmamoğlu, “İBB’nin imara aykırı olduğu için yıkım kararı aldığı Üsküdar Salacak sahilindeki kafeler için, Üsküdar Belediyesi ve Çevre Şehircilik ve iklim Değişikliği Bakanlığı devreye girdi ve bu yıkımlar durduruldu. İBB’nin bundan sonraki adımı, süreci nasıl olacak” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Özel çevre koruma kapsamında, Marmara’daki müsilaj meselesi sürecinde bu kapsam içine alınıp, Adalar’da imarla ilgili yetkilerimiz elimizden alınmıştı. Ben, o zaman Sayın Bakan’ı aradığımda, ‘Sayın Bakan müsilajla mücadelenin Adalar’ın planıyla ya da İstanbul’un kıyı şeridiyle ne alakası var’ demiştim. ‘Ya böyle olmaması gerekir’ diye kendisinden telefonda cevap almıştım. Sonra tabii yetkinin bu şekilde gasp edildiğini kendi de tespit edince, ‘Ya bu konuyu konuşalım, uzlaşı içerisinde yönetelim, bunu mutlaka düzeltiriz zaman içinde’ diye bana beyanı olmuştu. Şimdi kendilerinin de yanlış bulduğu bu yetki gaspı üzerinden, İstanbul’u çirkin gösteren… Kuşkonmaz Camii gibi, biblo gibi İstanbul Boğazı’nın kıyısında duran, mütedeyyin kesimin o bölgede önüne sadece 1,5 metrelik bir geçiş platformu yapılırken kıyametin koparıldığı -ki bizden önce planlanan bir uygulamaydı- bu caminin sağını solunu virüs gibi işgal etmiş bir kısım işletmeleri oradan kaldırma çabası içerisinde kararlarımızı almışken, mahkemelerde ha bire pinpon topu gibi bir takım kararların oraya gidip buraya gittiği bir dönemde, hayatımda beni en çok şok eden bir şeyi yaşattı sağ olsun Sayın Bakan. Yine bu kanuna sığınarak, yine bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne sığınarak, buraya Üsküdar Belediyesi’yle -bakın Üsküdar halkının çıkarını korumakla yükümlü Üsküdar Belediyesi’yle- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bir plan yaparak, gecekondu gibi İstanbul Boğazı’nın kıyısında işgalle yapılmış binaları imarlı hale getirmiştir.”

“HUKUKİ MÜCADELESİNİ VERİP, GÜN GÜN SÜRECİ TAKİP EDECEĞİM”

“Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, İstanbul tarihinde yapılmış en ayıp işlerden birisidir. Gidin hava fotoğrafına bakın. Bu iş nereye sığar? Bunun anlamı nedir? Bunun faydası nedir? Toplumsal çıkarı nedir? Siz, İstanbul’a hem bunu yapacaksınız hem de diyeceksiniz ki, ‘İstanbul’la ilgili dönüşümü, İstanbul’la ilgili depremle mücadeleyi biz başarırız.’ Hayır, yapamazsınız. Bu iş ‘ama’sız, ‘fakat’sız yapılır. Bu iş sağ tarafı görme, sol tarafı görle yapılmaz. Bu işte prensipler tektir. Bu prensipsizliktir, tutarsızlıktır, İstanbul’a yapılan çok büyük bir ayıptır. Hukuki mücadelemizi elbette vereceğiz. Plana karşı duruşumuzu göstereceğiz. İstanbul halkının buradaki iki temel sorumlusu var o bölgeyle ilgili. Birisi Üsküdar Belediyesi, onun tepe üst çatısı olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Siz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni ortadan kaldırıyorsunuz, Üsküdar Belediyesi ve Çevre Şehircilik Bakanlığı olarak saçma sapan bir planla, gecekondu gibi yapılmış, çirkin, görüntüsüyle Kuşkonmaz Camii’ni berbat eden, çevresini kötü gösteren yapılara dair plan çıkarıyorsunuz. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Ne teknik eleman olmaya sığar ne teknik ahlaka sığar ne imar prensibine sığar ne şehirciliğe sığar ne de bugünün gündemi deprem iken… On binlerce insanın hayatını yitirdiği, yüz binlerce insanın İstanbul’da hayatını tehdit ettiği bir süreçte yapılan bu işler nedir biliyor musunuz? Hükümetin önceliğinin ne olduğuna dair bir göstergedir. Onun için önemsiyorum. Onun için hukuki mücadelesini verip, gün gün sürece takip edeceğim. Yargıyı da bu anlamda göreve davet ediyorum. Bizi oyalamasınlar. Oyalayıp, başka kararlarla iş birliği yapılmış algısı yaratmasınlar. Onun için herkesi göreve davet ediyorum. Biz bu işi takip edeceğiz.”

Continue Reading

Popüler

blank