Connect with us

Genel

ŞORTLU KADINA SALDIRAN SALDIRGAN HAKKINDA FLAŞ KARAR!

Published

on

blank

Şort giydiği için belediye otobüsünde Ayşegül Terzi’ye tekmeyle saldıran Abdullah Çakıroğlu ilk duruşmada tahliye edildi.Ayşegül Terzi kararı duyunca sinir krizi geçirdi.

Şort giydiği için belediye otobüsünde Ayşegül Terzi’ye tekmeyle saldıran Abdullah Çakıroğlu ilk duruşmada tahliye edildi. Mahkeme, Çakıroğlu’nun akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair delillerin toplanmasına hükmederek duruşmayı 21 Aralık tarihine erteledi. Ayşegül Terzi kararı duyunca sinir krizi geçirdi.

Anadolu 40. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada tutuklu sanık Abdullah Çakıroğlu ve avukatı, Ayşegül Terzi ile çok sayıda kadın avukat hazır bulundu. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, İzmir Barosu, Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu avukatlarının da bulunduğu duruşmayı Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da izledi. Avukatlar ve Nazlıaka davaya katılma talebinde bulundu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yanısıra çok sayıda izleyicinin katıldığı duruşmada çevik kuvvet ekipleri de önlem aldı.

Duruşma salonuna ilk olarak hemşire Ayşegül Terzi’yle annesi, babası ve avukatları alındı. Sonrasında duruşmaya sanık Abdullah Çakıroğlu getirildi. Bu sırada Terzi gözyaşlarına boğuldu. Ayşegül Terzi’nin sanığı görmemesi için müdahil avukatların onu çevrelemesiyle görüşü engellendi.

Duruşmada kimlik tespiti yapılan Abdullah Çakıroğlu 35 yaşında, bekar ve 10 yıldır özel güvenlik görevlisi olduğunu belirterek lise mezunu olduğunu söyledi. Mahkeme hakimi kimlik tespitinin ardından iddianameyi okudu.

İşte Abdullah Çakıroğlu’nun verdiği ifade:

“Murat diye bir hoca efendi vardı. Bu hoca efendiye gitmiştim 2 yıl önce. İlaç vermişti bana iyi olmuştum. Bu hoca efendi en son hastalığım kendi kendime konuşma hallerim artmıştı. Aradım kendisini ilaçları bana göndermesini istedim. Kendime geldim çalışmaya başladım. 1,5 yıl kimseye bulaşmadım. En son çalıştığım yerde bir tartışma oldu, nüksetti hastalığım oradan çıktım. Kendimi bir süre sonra iyi hissettim ve çalışmaya başladım. Yine kendi kendime konuşma bağırma çağırma hallerim arttı. Bahsettiğim hocadan telefonda ilaçları istedim. Telefonda kendisiyle görüşme kaydı var. İki gün üst üste nöbete kalınca psikolojim bozuldu, konuşma seanslarım arttı. Otobüsteki hadise vuku buldu. Otobüste daha önceden tanımadığım bayanı gördüm. Oturuşu müstehcendi. Kendisine doğru oturmasını söyledim. Suratıyla sanane anlamında bir işaret yaptı ben önüme döndüm. Sonra hazmedemedim bunu istem dışı reflekste bulundum. Yaptığımı doğru bulmuyorum bayanın oturuşunu da doğru bulmuyorum. Benim hastalığım nüksettiği zaman yüzüm simsiyah olur. Bilgisayarımda bir tane resmim vardır, yüzümün rengi simsiyah olmuştur. Hastalığımın boyutunu gösteriyor ve burada sara hastalığım olduğunu anladım. Her zaman değil ayda yılda bir olan hastalıktır. Oturuşunu doğru bulmadım. Kendisini uyardım, hiç umursamadı. Oturuşunu düzeltmeyince bu olay vuku buldu. Bayan bayıldığını söylemiştir ama bayılmamıştır. Hem otobüste hem de hastanede tartaklandım. Hapishanede psikolojik saldırıya uğradım. Sonuçta bu olayda sara hastalığımın etkisi büyüktü.

KADININ ÖRTÜSÜNÜN OLMASI GEREKİYOR

Çalıştığım ortamdaki arkadaşlarıma da sorabilirsiniz. Kendi kendime konuşmam artmıştı, saldırma eğilimim de. Erenköy’ün haricinde başka bir yerde tedavi görmedim. Hoca efendiye gittim, cinler musallat olmuş dediler. Ortak yaşam alanına yakışmayacak şekilde giyim kuşamı vardı. Orada aile var, çocuk var, herkesin ruh dünyasını etkiliyordu. Kuranı Kerim’de doğrular birinci derecede yazamaktadır. Kadının örtüsünün olması gerekir. Aksi halde insanları suça teşvik ve tahrik ediyor. İnsanın şehvet duygularını kabartıyor. Benim şehvet duygularımı kabartmadı ancak kendine yakışmadığı için istem dışı davranışta bulundum…”

AYŞEGÜL TERZİ: KORKUYORUM

Karakolda söylediklerinin tam yazılmadığını söyleyen Ayşegül Terzi, sanığın hiçbir suçlamasını kabul etmedi. Sanığın eylemini dine bağlamasını doğru bulmadığını söyleyen Terzi, “sanık evime çok yakın oturuyor, serbest bırakırsanız bunu bana tekrar yapabileceğini düşünüyorum” dedi.

Terzi’nin avukatı Bahar Ünlüer Öztürk de müvekkilinin baş ve çene bölgesine ölümcül bir darbe aldığını ve darbenin etkisiyle başının cama çarptığını hatırlatarak şunları söyledi:

“Adli Tıp anabilim dalından aldığımız raporda fiziki ve psikolojik travmalar tespit edilmiştir. Hala ailesi işe getirip götürüyor. İnsanlara karşı hala kuşkulu davranmakta, dolaysıyla sanığın eylemlerinin müvekkilimin hayatına olumsuz etkisi hala devam etmektedir. Cinsiyeti ve kıyafeti yüzünden sanık tarafından şiddete uğramış, otobüsteki kişileri de tahrik etmeye çalışmıştır. Sanık fiiliyle müvekkilim nezdinde tüm kadınları aşağılamış, toplumun bir kesimine karşı diğer kesimini karşı karşıya getirmeye çalışmıştır. Ülkemizde yasamızda anayasamızda belirlendiği gibi din ve vicdan özgürlüğü bulunmaktadır ve anayasamızca da teminat altına alınmıştır. İnsanların kendi belirledikleri din ve inanç kurallarına göre yaşamaları mümkündür ama toplumu şekillendiremez. Sanığın iddianamede tanımlanan suçların niteliği ve CMK 100. maddede devam eden tutuklama koşulları aynen devam ettiğinden CMK 100 ve devamı maddelerince tutukluluk halinin devamını talep ediyoruz. ”

OTOBÜSÜ CÜNÜP VE CENABET ETTİ

O sırada otobüste bulunan ve saldırgana müdahale eden tanıkların biri olayı şöyle anlattı:

“Sabah otobüse bindim arkaya doğru ilerledim, Ayşegül Terzi’nin yanı boştu, 3 durak sonra inecektim rahatsız etmek istemedim. O sırada biri elleriyle omuzumda güç alarak tutamçlara tutundı ve uçarak kadının yüzüne tekme attı. Ayşegül Terzi ağlıyordu. Neden vuruyorsun bir bayana bu yapılır mı dedim. Kendi kendine bunları öldürmek lazım, kafalarını koparmak lazım, otobüsü cünüp ve cenabet etti, otobüse şeytanları topladı diye söyleniyordu. Bacağıma sarıldı otobüsün koridoruna düştük, üzerimden aldılar, otobüs durunca atladı biz de yakalayıp etkisiz hale getirdik daha sonra bir boşluktan yararlanıp kaçtı.”

Diğer tanık ise ” sanık birden ayağa kalktı inecek sandım. Koridora inmeden adımını atıp üstteki demirlere tutunarak ayağının altıyla müştekiye tekme attı. Müştekinin suratına geldi. Tekmeden önce müşteki ile sanık arasında herhangi bir söz ve davranışa tanık olmadım” dedi.

Sanık Abdullah Çakıroğlu’nu hiç görmediğini söyleyen otobüs şoförü Şaban Bıyıklı polise neden haber vermediniz sorusuna “bacımdan ses çıkmadı, yolcular da ses etmediler, ben de yoluma devam ettim” şeklinde cevap verdi.

SANIK: GENELKURMAY BAŞKANI OLDUĞUMU SÖYLEDİM

Müşteki ve tanıkların ifadelerine ilişkin sözü sorulan saldırgan Abdullah Çakıroğlu, “benim vuruşum orta halli bir vuruştu, ayağımda spor ayakkabılarım vardı, spor ayakkabılarım esnektir. Raporunu abartılı buluyorum. Genelkurmay Başkanı olduğumu söyledim, hasta olduğumun en büyük delili budur.Şeytani bir şey olduğunu söyledim. Başka bir şey hatırlamıyorum.” dedi.

9 YIL 4 AY HAPİS CEZASI İSTEMİ

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 23 yaşındaki Ayşegül Terzi’nin Maslak’ta bir özel hastanede hemşire olduğu, olay günü olan 12 Eylül tarihinde otobüse bindiği ve Çekmeköy’de mevkiinde otobüste yolcu olarak bulunan Abdullah Çakıroğlu’nun Terzi’nin yüzüne tekme atmak suretiyle yaraladığı anlatıldı. Çakıroğlu hakkında “İnanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama”, “Kasten yaralama” ve “Hakaret” suçlarından toplamda 2 yıl 7 aydan 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

TKDF BAŞKANI’NDAN ÇARPICI TESPİTLER

Bu davasının anayasanın yaşam hakkı ve inanç özgürlüğü açısından çok önemli olduğunu kaydeden Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü “Duruşma salonundaki sanıgın hala kendinden emin ve yaptığına olan inanci nedeniyle de önemi daha iyi algilandi” ifadelerini kullandı. CNN TÜRK’e konuşan Güllü şu sözlerle devam etti:

“Giyinme, otobüste oturma dini davranış motiflemesi açısından uyguladığı tekme bizim kabul edilemezimiz. Bu örnek bir davranış oluşturuyor. Toplumum yapı taşları din motifleri üzerinden örüluyor. Karşı çıkışımız bu yüzden . Tabi bu davanın bir yüzü. Öteki yüzünde yerel yönetimlerin tutum ve davranışını, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerinden yoksunluğunu, vaka sırasında uygulama yönetmelikler eksikligi, travma yönetememe beceriksizligi gibi konulari olayın kadın hakları açısından daha az önemsedigimiz için gündeme taşımıyoruz. Sonuç tutuklu yargılanması olmalı. Hem de yaşam hakları ihlali ve toplumda kin ve nefret duyguları olusturarak toplumu bilmeye yönelik bir suç olduğu için…”

 

Click to comment

Bir Cevap Yazın

Genel

Sarıyer’de son on yılın en görkemli Edebiyat Günleri yaşandı

Published

on

blank

İstanbul boğazına karşı yeşilin kıyısında kurulan stantlardan kitap kokusunun yayıldığı Uluslararası 10. Sarıyer Edebiyat Günleri sona erdi. Yaklaşık 125 bin edebiyatseverin katıldığı etkinlik, son 10 yılın en görkemli Edebiyat Günleri oldu. Haydar Aliyev Parkı’nda gerçekleştirilen, 300 yazar ve 32 yayınevinin katıldığı etkinlik 5 gün sürdü.

Sadece Sarıyerlilerin değil, tüm İstanbulluların yakından takip ettiği Uluslararası 10. Sarıyer Edebiyat Günleri 5 günde; 300 yazar ve 32 yayınevinin yanı sıra 125 bin kişiyi Kireçburnu Haydar Aliyev Park’ında misafir etti. Usta yazarlarla okurları bir araya getiren etkinlik; boğaz turlarında gerçekleştirilen müzik ve şiir dinletileri ile başladı. Müzik ile sözün, şiirle öykünün, romanla oyunun buluşmasına tanıklık eden edebiyatseverler, etkinlik alanında yine birbirinden değerli isimlerin söyleşilerine de konuk olma fırsatı yakaladı.

BİRBİRİNDEN DEĞERLİ İSİMLER SAHNE ALDI

Uluslararası 10. Sarıyer Edebiyat Günleri’nde Latife Tekin, Pelin Özer, Kerem Fırtına, Onur Erol, Sunay Akın, Yurdaer Okur, Barış Muslu, Müfitcan Saçıntı, Ayşe Kulin, Buğra Gülsoy, Ahmet Ümit düzenlenen söyleşilerde sanatseverlerle bir araya geldi. Gazeteciler Emre Kongar, Celal Binzet ve Zülal Kalkandelen, moderatörlüğünü Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in yaptığı “Cumhuriyet’in 100’ünde tarih, sanat, edebiyat” söyleşisinin konuğu oldular. Bu yıl ilk kez uluslararası düzeyde gerçekleştirilen etkinlikte Fransız şair François ÇoudrayBilgi Çengelli, Belçikalı şair Kathleen Tillie, Alman şair Acrilla Zhang, Iraklı şair Kemal Beyatlı, Arnavut şair Roksana Xheka ve Türk şair Leyla Işık barış şiirleri ile Edebiyat Günleri’nin konuğu oldular. Suat Erdem, Şenay Lambaoğlu, Ali ve Aysun Kocatepe, İlyas Yalçıntaş ve Grup Barabar ise şarkılarını hayranları için seslendirdi. Kadıköy ve Beşiktaş’tan alana gelmek isteyen misafirler ise şiir hatlarında Grup Yol’a Düş ve Pelin Birdal’ın şiir ve şarkılarıyla yolculuk ettiler.

ÇOCUKLAR İÇİN MASAL ÇADIRI KURULDU

Etkinlik alanını dolduran binlerce çocuk, kendileri için hazırlanan programlarda doyasıya eğlendi. Kitapları ile çocukların hayal dünyalarını renklendiren Aytül Akal söyleşisiyle, Onur Erol ise eğitici şarkılarıyla edebiyat günlerinde çocuklar için sahne aldı. Her gün 3 ile 9 yaş arası çocuklar için kurulan masal çadırında 25 farklı masal anlatılırken, atölyelerde çocuklar günlerini öğrenip eğlenerek geçirdi.

BEYAZ MARTI ONUR ÖDÜLÜ AYFER TUNÇ’UN

İlki 2003 yılında gerçekleştirilen ve 10 yıldır birbirinden değerli isimlere ev sahipliği yapan Sarıyer Edebiyat Günleri’nde daha önce Yaşar Kemal, Vedat Türkali, Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Murahtan Mungan, İnci Aral ve Latife Tekin’in aldığı Beyaz Martı Onur Ödülü’nün bu yıl sahibi Yazar Ayfer Tunç oldu. Sahne dünyasının duayen ismi Müjdat Gezen ise Sarıyer Edebiyat Günleri’nin Onur Konuğu ödülünü Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in elinden aldı.

ÖYKÜ YAZARLARI ÖDÜLLERİNE KAVUŞTU

Uluslararası 10. Sarıyer Edebiyat Günleri’nin final etkinliğinde ise Fakir Baykurt Öykü Yarışması’nın kazananları da ödüllerine kavuştu. 4 dalda 240 öykü ve 71 öykü kitabının değerlendirildiği yarışma sonucunda dereceye girenler, ödüllerini Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve Işık Baykurt’un elinden aldı. Yarışma kapsamında “Fakir Baykurt Öykü Kitabı Ödülü” Polat Özlüoğlu’nun kaleme aldığı “Annem, Kovboylar ve Sarhoş Atlar” kitabına verildi. Ortaokul kategorisinde “Ay’ın Gölgesi” öyküsüyle Aylin Uçar, lise kategorisinde “Saksıda Teyzem” öyküsüyle Irmak Titiz, yetişkin kategorisinde ise “Turacı Yakmak” öyküsüyle Emrah Kanlıkama birinci oldu.

Continue Reading

Genel

İYİ Parti Sarıyer’den özel günlerde anlamlı ziyaret

Published

on

blank

İYİ Parti Sarıyer, özel günlerde anlamlı ziyaretlerine devam ediyor. İtfaiyeciler Haftası’nda Sarıyer’in emektar itfaiyecilerini ziyaret eden İYİ Parti Sarıyer, Eczacılar Günü’nde de Sarıyer’in eczacılarına karanfil dağıttı.

Bir yandan yerel seçim çalışmalarının startını veren İYİ Parti Sarıyer, bir yandan da özel günlerde anlamlı ziyaretler gerçekleştiriyor. İYİ Parti Sarıyer İlçe Başkanı İbrahim Temur ve ekibi, İtfaiyeciler Haftası’nda Sarıyer’in emektar itfaiyecilerini ziyaret etti. Yaptıkları işin öneminde değinen Temur, itfaiyecilere çalışmalarında kolaylıklar diledi. Ziyaret sonrasında hatıra fotoğrafı çektirildi.

ECZACILARA KARANFİL DAĞITTILAR

İYİ Parti Sarıyer İlçe Başkanı İbrahim Temur ve ekibi, Eczacılar Günü’nde Sarıyer’in eczacı esnafını da unutmadı. Eczacılar için anlamlı olan bugün de eczacılara karanfil dağıtan Temur ve ekibi, eczacı esnafının sorunlarını dinledi. Temur, “İYİ Parti olarak eczacıların sorunlarını çözmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm meslek gruplarının sorunlarına aynı kararlılıkla yaklaşıyoruz. İYİ Parti, Türkiye’deki eczacıların sesi olmaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

blank

Continue Reading

Genel

İBB, Sarıyer’de Yuvamız İstanbul kreşinin temelini attı

Published

on

blank

İBB, önceki dönemde sıfır (0) olan kreş sayısını, geçtiğimiz 22 Eylül’de hizmete aldığı 8 tesisle 65’e çıkarmıştı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün de 5’i Anadolu yakasında olmak üzere, toplam 10 Yuvamız İstanbul kreşinin temelini attı. Toplu temel atma töreninde konuşan İmamoğlu, “Bizim en büyük sorumluluğumuz nedir, diye sorarsanız; Cumhuriyet’in çocuklarını, Cumhuriyet’in evlatlarını, Cumhuriyet’in değerini bilen, onun ilke ve ideallerine sahip çıkan nesiller yetiştirmek. Ancak bu şekilde düşüncelerini açıkça ifade edebilen, inandıklarını savunan, aynı zamanda başkalarının düşüncelerine saygı duyan bir nesle sahip olabiliriz. Çocukların bu anlayışla yetiştiği bir ülke, işte o zaman güçlü, özgür, mutlu ve huzurlu olabilir. Gelecek nesille birlikte; demokrasiye, eşitlik ve adalete dayalı bir ülkeyi hep birlikte var edeceğimize inancımız sonsuz” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), önceki dönemde sıfır (0) olan kreş sayısını, geçtiğimiz 22 Eylül’de hizmete aldığı 8 tesisle 65’e çıkarmıştı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün de 5’i Anadolu yakasında olmak üzere, toplam 10 Yuvamız İstanbul kreşinin (Ümraniye Yukarı Dudullu, Sultangazi Cebeci, Esenler Atışalanı, Maltepe Atışokulu, Maltepe Fındıklı, Pendik Ertuğrul Gazi, Pendik Kurtköy, Sarıyer İstinye, Avcılar Tahtakale, Küçükçekmece Safra) temelini attı. Sultangazi Cebeci Mahallesi’ndeki toplu temel atma töreninde konuşan İmamoğlu, göreve talip oldukları andan itibaren İstanbullu çocukları eşitleme duygusu içerisinde hareket edecekleri sözünü verdiklerini hatırlattı. İmamoğlu, “Bu yüzden çocuklarla ilgili yaptığımız her bir yatırımda, attığımız her bir adımda, İstanbul’un hangi ilçesinde olursa olsun, ‘Ben bu milletin evladıyım, ben bu devletin büyütmek zorunda olduğu bir çocuğum’ diyecek duyguyu yaşayacak ve hayata devletine ve milletine bağlılıkla devam edecek bir ömrü ona sunma gayreti içerisinde olduk, olmaya devam edeceğiz” dedi.

10 KREŞTEN BİN 40 ÇOCUK YARARLANACAK

Temeli atılan 10 kreşten yaklaşık bin 40 çocuğun yararlanacağı bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Bin 40 çocuğumuzun okul öncesi eğitim alarak hayata başlamasının bir başka anlamı, hayata 3-0 mağlup başlamak değil, dünya insanı olmak, dünya çocuğu olmak, bu ülkenin bir evladı olma bilinciyle, eksiksiz hayata başlamanın yolunu açmış olacağız. Bin 40 fidanımızın sağlıklı büyümesi için önemli bir adım atmış olacağız. Tam 10 mahallede, temelini birazdan hep birlikte duyurarak atacağımız bu mahallelerde, özellikle gelir seviyesi çocuğunu kreşe vermeye yetmeyecek anneler için, evlatlarının okul öncesi eğitim alarak hayata başlamalarına vesile olacağı gibi, aynı zamanda annelerin de iş imkanı bulma, iş bularak çalışma, ev ekonomisine katkı sunmayla beraber, aslında yaşamın daha sağlıklı, psikolojik açıdan da şehrin içerisinde daha uygun bir ortamda yaşama katılma hususunun da önünü açacaktır” diye konuştu.

“BİZİM EN BÜYÜK SORUMLULUĞUMUZ…”

Açtıkları kreşlerde, anne-baba eğitiminden psikolojik desteklere kadar farklı alanlarda hizmet verdiklerini aktaran İmamoğlu, ‘Bizim en büyük sorumluluğumuz nedir, diye sorarsanız; Cumhuriyet’in çocuklarını, Cumhuriyet’in evlatlarını, Cumhuriyet’in değerini bilen, onun ilke ve ideallerine sahip çıkan nesiller yetiştirmek. Ancak bu şekilde düşüncelerini açıkça ifade edebilen, inandıklarını savunan, aynı zamanda başkalarının düşüncelerine saygı duyan bir nesle sahip olabiliriz. Çocukların bu anlayışla yetiştiği bir ülke, işte o zaman güçlü, özgür, mutlu ve huzurlu olabilir. Gelecek nesille birlikte; demokrasiye, eşitlik ve adalete dayalı bir ülkeyi hep birlikte var edeceğimize inancımız sonsuz. İşte bu umut ve inançla temelini attığımız 10 yeni kreşimizin çocuklarımıza, annelere ve babalara hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

Continue Reading

Popüler