Connect with us

Genel

TKP Sarıyer: Bu ülkede işçiler var

Published

on

blank

TKP Sarıyer Semtevi’nin Çayırbaşı mahallesinde düzenlediği “Bu Ülkede İşçiler Var” konulu toplantıda konuşmacılar Sol TV Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Gökhan Kazbek ile Patronların Ensesindeyiz Avukatı (PE) Recep Demir gündelik hayata dair çok önemli, yararlı konuşmalar yaptı ve bilgiler verdi.

Türkiye Komünist Partisi Sarıyer Semtevi, Sarıyer’in Çayırbaşı Mahallesi’nde, “Bu Ülkede İşçiler Var” konulu bir panel gerçekleştirdi. Panelde özellikle ezilen, sömürülen ve yok edilmeye çalışılan işçilerimiz için yararlı, gerekli, aydınlatıcı, yol gösterici ve destekleyici bilgiler verildi.

Panelde Sol TV Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Gökhan Kazbek de söz aldı. Kazbek’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

“Serbest bırakarak piyasayı kendi haline bırakıyorlar. Tıpkı başka alanlarda olduğu gibi. Bilim ve sağlık ve diğerlerinde olduğu gibi. Yani ev sahibi ile sizi karşı karşıya getiriyor. Orada herkes kendi hukukunu, adaletini getirmeye çalışıyor. Bu kime yarıyor? Vatandaşlara yaramıyor, emekçilere yaramıyor. Ev sahibi bir evi vardır ve oradan aldığı kira ile geçimini sağlıyordur. Ama bunu gelin, gazetelerde okuyorsunuzdur, televizyonlarda duyuyorsunuzdur. Beş yüz tane evi olan insanlar var ve bu evleri çalışarak aldığını iddia ediyorlar. Bu şimdinin Türkiye’sinde mümkün müdür?  Beş yüz tane evden bahsediyoruz beş taneden bahsetmiyoruz. Bizimle dalga geçiyorlar.  Faiz neredeyse Türkiye’nin toplam borcunun beş-on katına çıkmış durumda. Bu paralar kimin cebinden gidiyor? Vatandaşın cebinden gidiyor. AKP’nin mi veya siyasetçinin mi cebinden gidiyor? Asla!!! Ama şimdi sermaye ve siyaset ilişkisi bu ülkede asla ve asla yok olmadı. Fakat hiçbir zaman bu zaman kadar ayyuka çıkmamıştı. Artık göz göre göre yapılıyor. Yani adaletten, demokrasiden veya aklınıza gelen hangi alan olursa olsun hepsinde bunu göz göre göre yapıyorlar. Yani bir aymazlık içerisindeler. Şimdi bunları yaparken de diğer taraftan kendi sermayesini oluşturuyor AKP iktidarı. Biz komşumu, arkadaşımı, komşumun komşusunu, arkadaşımın arkadaşını örgütlemeliyiz ki ancak bu düzeni öyle yıkabiliriz. Bu düzene öyle karşılık verebiliriz. Fiedel Castro’nun dediği gibi “birileri lüx otomobillerde gezecek diye birileri yalın ayak yürümeyecek”