Genel
Yaşar Kemal Sarıyer’de unutulmadı
Published
5 yıl agoon
‘İnce Memed’, ‘Yer Demir Gök Bakır’ gibi edebiyat tarihinin unutulmaz eserlerine imza atan edebiyatımızın ulu çınarı Yaşar Kemal, sevenleri tarafından ölümünün 5’inci yılında da unutulmadı. ‘Umudu Tazeleyenler Yaşar Kemal’i Anlatıyor’ panelinde usta yazarı anan konuşmacılar edebiyat özgürdür mesajı verdi.
Türk edebiyatına 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü ve şiir alanında birçok eseri miras bırakan Yaşar Kemal, ölümünün 5. yılında Sarıyer Belediyesi ve Yaşar Kemal Vakfı tarafından sergi, panel ve usta sanatçıların katılımı ile gerçekleşecek konserle anılıyor. Yaşar Kemal Arşivi’ne armağan 53 fotoğraftan hazırlanan sergi ile başlayan anma programı Burhan Sönmez’in moderatörlüğünde gerçekleşen Ayşegül Tözeren, Barış İnce, Hande Çiğdemoğlu ve Yavuz Ekinci’nin kendi yazarlık serüvenleri, arayışları, savaşımları ışığında ‘Umudu Tazeleyenler Yaşar Kemal’i Anlatıyor’ paneliyle devam etti. Panelin sonunda Sarıyer Belediyesi Halk Dansları Topluluğu sahne alarak kısa bir gösteri gerçekleştirdi.
USTA İSİMLER KATILDI
Usta isimlerin, Yaşar Kemal’in pek çok yönünü kendi özgün yaratıcılıkları penceresinden değerlendirdikleri etkinliğe; Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Yaşar Kemal Vakfı Başkanı ve yazarın eşi Ayşe Semiha Baban, oyuncu Halil Ergün ve sevenlerinin yanı sıra İstinye Anadolu Lisesi, Mehmet Şam Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Ayazağa Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Darüşşafaka’dan 200’e yakın öğrenci katıldı.
BAŞKALDIRIŞIN SİMGESİ
Ahmet Gümüştekin’in ‘Renklerle Yaşar Kemal Portresi’ isimli belgeselinin gösterimiyle başlayan program açılış konuşmalarıyla devam etti. İlk olarak kürsüye çıkan Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, “Yaşar Kemal’i anmak sadece bir büyük edebiyatçıyı, bir yazarı, bir şairi hatırlamak değildir. Dünya medeniyetinin en önemli coğrafyalarından Anadolu’nun bereketli topraklarını anmaktır, bu toprakların tekerlemelerini, masallarını, destanlarını, ağıtlarını, türkülerini, folklorunu anmaktır aynı zamanda. Çünkü Yaşar Kemal bütün bu saydığım unsurların bir birleşimidir. Kısacası yaşamın kendisini anmaktır Yaşar Kemal’i anmak. Kendi yaşamında olduğu gibi. Çalıştığı halde karşılığını alamayan insanların durumuna, toplumu saran adaletsizliğe, sıradanlaşarak kabul gören kötülüğe karşı başkaldırışın simgesi oldu Yaşar Kemal. Yaşadığı toprakların, içerisinde yetiştiği toplumun acılarını, mutluluklarını, hayallerini, tükenmişliklerini gözlemlediği ve yansıttığı için çağlar boyunca yaşayacaktır” diye konuştu. Başkan Genç, konuşmasının ardından Yaşar Kemal’in ‘Hanna’ya Şiirler’ eserini seslendirdi.
ANMA DEĞİL, UMUT TAZELEMEK
Yaşar Kemal Vakfı Başkanı ve usta yazarın eşi Ayşe Semiha Baban ise, “Sarıyer Belediyesi ile gerçekten çok güzel işler yaptık. Artık bizim evimiz oldu. Bu merkezin adı da Yaşar Kemal Kültür Merkezi. Beş yıldır bu etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. Bugün biraz daha farklı bir şey yapıyoruz. Umudu tazeleyenler diye bir edebiyat geleneğini iki kuşak sonrasına taşıyan arkadaşlar konuşacak. Bir anmadan daha çok ileriye dönük bir umut tazelemek olarak nitelendiriyoruz. Vakıf olarak sergiyi yaptık. Ne kadar güçlü bir iz bıraktığını, yol açtığını her etkinliğimizde görüyoruz Bu da bizi mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.
EDEBİYAT HEP SÜRECEK
Açılış konuşmalarının ardından usta isimleri Yaşar Kemal’in, pek çok yönünü ve kendilerinde bıraktığı izleri anlattı. Panelin moderatörlüğünü üstlenen edebiyatçı Burhan Sönmez, konuşmacılarının hepsinin usta yazarla bir bağlantısı olduğunu belirterek, “Bu bağlardan biri sanırım belayı sevmeleri. Siz edebiyatı hapse de soksanız, kalemimide kırsanız edebiyat her zaman özgürdür. Edebiyat hep sürecek. Buradaki arkadaşlarımız bunu bilerek yazmaya devam ediyor. Ben 13-14 yaşlarındaydım İnce Memed’i okuduğumda. O duyguyu hala aklımda tutuyorum. Çok sıcak bir gün. Bozkırda bir köydeyim. İlk defa okuyorum. Bu bizim köyü, benim tanıdığım insanları anlatıyordu. O gün yaşadığım duyguları unutamıyorum. Bu da o esere olan hayranlığı artırıyor. Aradan yıllar geçti. Yurtdışındaydım bir edebiyat semineri verecektim. Yaşar Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar ile alakalı bir sunum hazırladım. O sunumda yararlanmak için Londra da bir kitapevine gittim. İnce Memed’i alacaktım. Oradan biri bana dedi ki, ‘Çok güzel bir kitap mutlaka alın.’ Bu benim için büyük bir gurur. Biz okuduğumuz sürece, Yaşar Kemal hep aramızda kalacak” diye konuştu.
YOLUMUZU AYDINLATAN BİR IŞIK
Yazar Hande Çiğdemoğlu ise, “Yaşar Kemal adının geçtiği her organizasyon zaten içinde bir onur barındırıyor. Benim ne yazık ki tanışma imkanım olmadı. Ama edebiyat böyle kudretli. Hiç tanımadığın birini bile çok sevip, kendinizi yakın görebiliyorsunuz. Yaşar Kemal hepimiz için böyle. O bizim hepimizin yolunu aydınlatan bir ışık. Onun edebiyata karşı ve hayata karşı duruşu hepimize örnek oldu. Yaşar Kemal bizim değerimiz, bizim rengimiz. Onu, bu topraklarda doğup tüm dünyayı kendine hayran bırakan bir renk olarak tanımlamak sanırım doğru olacaktır. Yaşar Kemal edebiyatına baktığımızda biz rengarenk oluyoruz. Onun doğaya olan aşkını hepimiz biliyoruz. Bu nedenle yapıtlarında bir şiirsellik görüyoruz. Sanıyorum bunun nedeni onun doğanın elini tutup bırakmadan yürümesi. Yaşar Kemal’in bir derdi var. İnsanlığın evren temalarına dayanan bir meselesi var. İnsanlıkla ilgili her şeyi onun yapıtlarında görüyoruz. O bizi bir yere hapsetmiyor. Bize bırakıyor ki kendimiz bulabilelim. Bugün pek çok alanda gördüğümüz gibi edebiyatta da bir aynılık hali var. Bu aşırılık hali en kutsal duyguyu bile sıradanlaştıran bir şey. Bize yalınlık ve sadelik lazım. Yalınlık edebiyattaki en özenli duruş. Bu anlamda Yaşar Kemal bizim için çok önemli bir öğretmen. Aklımızdaki soruları çok önceden cevaplayan bir öğretmen. Herkes bu sorumluluk ruhuyla bir şeyler yapmak zorunda. Ben kendi adıma bunu edebiyat ile yapmaya çalışıyorum. Umut yanımızda olacak her zaman. Bu topraklara başka bir Yaşar Kemal gelmeyecek ama onu okuyan, izleyen, söylediği türküyü dinleyen herkeste ondan bir iz var” dedi.
HER KESİMİN SANATÇISI
Yaşar Kemal’in yaşamından bağımsız düşünülemeyeceğini vurgulayan gazeteci – yazar Barış İnce ise, “ Yaşamından bağımsız bir Yaşar Kemal düşünemiyorum. Bu nedenle bende hayatımda mücadeleyi seçtim. Bunu yaparken edebiyatın gücünü keşfettim. Yaşar Kemal’in anlattığı şeyler bu toplumda hala var. Halkın derdiyle dertlenmeyen kişi bir süre sonra kopup gider. Yaşar Kemal, toplumu çok iyi özümsemiş bir kişidir. Ama Yaşar Kemal yazdığının roman olduğunu asla unutmaz. Burada bir zanaat vardır. Meseleyi nasıl anlatacağım duygusu vardır. Bizi en çok etkileyen de budur. Aynı zamanda iyi bir röportajcıdır. Gazeteciliğin duvarlarını yıkarak röportaj yapar. Her kesimin sanatçısıdır Yaşar Kemal. Yaşar Kemal’in değerinden kimse olumsuz bir şekilde söz edemez. Bunun nedeni onun edebi gücüdür. Bu güç tüm dünyayı etkilemiştir. Bin bir çiçekli kültür bahçesi ifadesini Yaşar Kemal çok kullanır. Bunu kullanırken kültürlerin bir arada yaşaması gerektiğinin önemine de değinmiştir. İnsan soyunun ilerlemesini bu kültürel birleşime bağlar. Ben gazetecilik yaşamım boyunca pek çok sıkıntı yaşadım. Yazmak, yazabilmek çok önemli mesele. Bize hep soruyorlar ‘ Korkmuyor musunuz’ diye. Korka korka yazıyoruz aslında. Bu korku eşiğini ancak halkla buluşarak yenebiliriz. Son zamanlarda sanatçılar nereden besleneceğiz diyor. Besleneceğimiz yer halktır” ifadelerini kullandı.
AYDINLANMA YAŞADIM
Ünlü yazar Yavuz Ekinci, edebiyata atılmasında Yaşar Kemal’in etkisini anlattığı konuşmasını şöyle sürdürdü; “Yaşar Kemal’i anlatmak benim boyumu aşar. Ben sadece sizinle bazı hikâyelerimi anlatacağım. Okuduğum dünya klasiklerinin tümü bana aslında yabancıydı. Hikâyeler yazdığımdaysa yine onlardan esinlendiğini fark ettim. Bir gün Yaşar Kemal’in İnce Memed’ini okudum ve okurken de bir aydınlanma yaşadım. Edebiyatta keskin bir dönüşüm oldu. O benim kendi hikâyelerimi yazmama vesile oldu.”
İLERİYİ GÖREN BİR YAZAR
Son olarak söz alan edebiyatçı ve eleştirmen Ayşegül Tözeren ise, “ Yaşar Kemal, Anadolu toprağını çok farklı anlatır. İleriyi gören bir yazar, o birçok yazısında köy enstitülerinin kapanmasının yozlaşmaya, eğitimsizliğe yol açacağını söylüyor, vurguluyor. Hep köy romanı akla gelir onunla birlikte ama teknolojiyle de iletişim halindedir hep. Teknoloji ve bilim tüm yabancılaşmalardan kurtarıp bizi özümüze döndürecektir der. O dönemde konuşulmayan konuları hep dile getirdi. 60’lardaki yazıları ise doğa mücadelesini gündeme getiriyor” diye konuştu.