Connect with us

Siyaset

CHP Sarıyer Belediye Meclis Üyesi Fatik Eker: “Kendi Mahallemde Gücü Olan Biriyim”

Published

on

blank

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Çetin Ali Aytaç’a önemli açıklamalarda bulunan CHP Sarıyer Belediye Meclis Üyesi ve Adayı Fatik Eker, kendi mahallesinde gücü olan biri olduğunu, Salih Bayraktar’ın seçimde başarısız olacağını ve seçimi en az 20 bin oy farkıyla alacaklarını ifade etti.

İşte gazetemizin sorularını yanıtlayan Fatik Eker’in çok özel açıklamaları:

– Neden meclis üyesi olmaya karar verdiniz?

15 yıl önce mahallemdeki esnaf olan arkadaşlarımız, mevcut muhtarımız, farklı partilere oy veren komşularımız bana çok aktif olduğumu, çalışkan olduğumu söylediler ve mahallemizin daha önce hiç meclis üyesi olmadığını, benim bu görevi yapmam gerektiğini dile getirdiler. Bana, “Sen CHP’lisin. Ama sen adil birisin. Bizi gerektiği gibi mecliste temsil edersin. Sana desteğimiz sonsuz.” dediler. O dönemde tam o sırada beni hukukçu olan arkadaşlarım ziyarete gelmişti. O da onlara, “Tam doğru kişiyi buldunuz. Fatik Hanım çok çalışkandır. Sonuna kadar destekleyin.” dedi. Fikir ilk olarak böyle başladı. Zaten ben o dönemlerde siyasette bu kadar aktif çalışmıyordum. Diğer taraftan, 10 yıl önce eczacılara yapılan bir zulüm vardı. O dönemde Cüneyt Zapsu ilaçların satılacağı bir market açacaktı. Bizde buna tepki olarak sürekli alanlarda eylemdeydik. Otobüslerle insanları Kadıköy’e, Beyoğlu’na yürüyüşlere götürüyordum. Sonra eşim onları Çiçek Pasajı’nda yemeğe götürüyordu. Sürekli birlikte vakit geçiriyorduk. Benim bu kadar aktif olmamı görmelerinden ötürü de, yaparsa bu işi Fatik Eker yapar dediler ve beni desteklediler. Bende, o dönemde ilçe başkanlığı görevini yürüten Sayın Serdar Sarıoğlu vardı. Ona giderek, başvurumu gerçekleştirdim. Hatta ben aniden gittiğim için, 12. maddeden üyeliğimi gerçekleştirdiler. Ancak Serdar Bey bana “mahallenin sorunu beni ilgilendirmez” dedi. Daha sonrasında ise beni öneren eş-dost ile pazarlık yapıldığını öğrendim. Pazarlığı yapan kişi ise Gökan Zeybek’miş. O dönemde kendisi belediye başkan aday adayıydı. Sizin mahallenizden kesinlikle birisini alacağım demiş. Partililerimde Gökan Beye güvenmiş. Ben bunları tabi sonradan öğrendim. Hatta eşim siyasetin ve de meclis üyeliğinin bana göre olmadığını söylemişti.

“SİYASETTE KİŞİLİK OLARAK GÜÇLÜ OLMAK GEREKİR”

Siyasette kişilik olarak güçlü olmak gerekir. Saldırılara karşı hazırlıklı olmalısın. İnsanlar ise bana naif yapılı ve olaylardan çabuk etkilenen biri olduğumu söylerler. Birçok kişi o sebeple beni uyardı. Ancak ben mücadele etmek, şansımı denemek istediğimi ifade ettim. Ben açıkçası memleketin gidişatından, eczacılara yapılanlardan oldukça rahatsızım. O yüzden bir şeyler yapmam gerekiyor. Bunu da, siyasette katılımcı biri olarak gösterebilirim. Kendi mahallemde de gücü olan biriyim. 30 yıldır buradayım. Burayı temsil ederek de orada yer almam gerekiyor. Ben böyle düşününce de, eşimde kararımın sonuna kadar yanında olduğu dile getirerek, bana destek oldu. Sonra başvuruda bulunduk ve 2009 yılında beni 25. sıraya koydular. Ama ben asla yılmadım. Partim için elimden gelen çalışmayı gerçekleştirdim. Hatta o dönemde Belediye Başkan Adayımız Şükrü Genç’in eşi bana, “Seni listede niye seçilecek yere koymadılar. Hangi eve gittiysem, biz Fatik ablaya oy veririz.” sözlerini duydum demişti. Bende Döndü Hanıma, “Bu soruyu bana değil, eşinize sorun” demiştim. O da Şükrü başkana sormuş. Tabi Şükrü başkanda o dönem yeni olduğu için adayları tam olarak tanımıyor. O da bu konuda bilgisi olmadığını dile getirmiş. Benim için bunların hiçbir önemi yok. Partimin bir neferiyim ve elimden gelen herşeyi yaptım, yapmaya da her zaman olduğu gibi hazırım.

BENDEN ÖNCE CHP PINAR MAHALLESİ’NE GİREMİYORDU

Ben aday olmadan önce partimiz, ne yazık ki Pınar Mahallesi’ne giremiyordu. Çünkü burası AK Parti’nin kalesiydi. Burada CHP’li olanlarda CHP’li olduklarını çok dile getirmiyorlardı. Burada bir baskı vardı. Ama ben buradayım, dedim ve partim için burada çalışmaya başladım. Ben çalışınca da, bazı arkadaşlar “Abla burada ne akla hizmet bunu yapıyorsun” dediler. Bende kimseyi kırmak istemediğimi, şansımı denemek istediğimi söyledim. Herkesin gönlünü alarak da, herkese doğruları anlatmaya çalıştım. Neticede onlar benim değerli komşularımdır. Çoğunun çocuğu elimde büyüdü, iğnelerini ben yaptım. Tansiyonlarına baktım. Hatta hiç doktorun olmadığı dönemlerde dikişlerini bile attım. Biz burada bir bütünüz. Ve ben bu bütünlükten aldığım cesaretle yola çıktım. Bendeki bu cesareti partililerime de aşıladım. Sonrasında birlikte sokağa çıktık. Sokağa çıktığımızda bizim Sinan’ın meşhur bir lafı vardı; “Abla siz burada seçimi alamazsınız” demişti. Bizde kapı kapı dolaştık. Hiç gidilmeyen yerlere gittik. Ve biz bu seçimi alacağız, dedim. 25. sırada olmama rağmen, gece gündüz demeden çalıştım. O dönemde bizim mahallemizde Oktay Aydın vardı. Gökan Bey listeye onu almıştı. Ben bunu asla sorun etmedim. Neticede o da partilimizdi. O da, o dönemde birçok sorunlar yaşamıştı. Ayağı kırılmıştı ve evden çıkamıyordu. Ama ben sanki birinci sıra meclis üyesi adayıymış gibi çalıştım.

2011’DE MAHALLE SORUMLUSU OLDUM

Haziran 2011’de genel seçimler yapılacaktı. O dönemde Serdar Bey ilçe başkanlığı görevinden alınmış, yerine ise Mehmet Deniz atanmıştı. Mehmet Bey bana, “Pınar Mahallesi’nin mahalle sorumlusu yok. Seni buraya mahalle sorumlusu olarak atayalım.” dedi. Ben de hiçbir görevden kaçmadığım için kabul ettim. Yine çalışmalarımıza yoğun bir şekilde devam ettim. O zaman tabi bir yenilik, bir coşku vardı. İşte eczacıları aday olmuş kazanamamış, evlere ziyarete gidiyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, burada insanları eczaneme gelirken daha çok görüyor, tanıyordum. Ya da hasta olunca evlerine ziyaretlere gidiyordum. Siyaset sayesinde burada çok daha fazla kişiyle samimi olma şansım oldu. Evlerine gittim, dertlerini dinledim. Hatta beni karşılarında gördüklerinde şaşırmışlardı. Bizim kapımıza ilk defa bir Cumhuriyet Halk Partili geliyor, dediler. Yani mahallemizde önemli bir farklılık yarattık.

“ECZANEMİN ALT KATINI KADINLARIMIZIN SPOR YAPACAĞI ALANA ÇEVİRDİM”

Eczanemin alt katı boştu. Orayı değerlendirmek, kadınlarımız için bir şeyler yapmak istedim. Ve sonrasında burayı, kadınlarımızın spor yapacağı bir alana çevirdim. Belediyemizden spor hocası istedim. Başkanımız da bize destek oldu. Bazı spor malzemeleri konusunda bize yardımcı oldu. Bu konuda kendisine çok teşekkür ederim. Ve bu sayede kadınlarımızla biz burada spor yapmaya başladık. Sayımız hızla artmaya başladı. 40 olduk, 50 olduk… Ayda bir de, belediye başkanımızı da davet ederek bir toplantı gerçekleştiriyorduk. Bazı toplantılar 200-300 kişi gibi kalabalık bir ortamda yapılıyordu. Ama bu toplantılarda sadece kadınlar yer alıyordu. Ve belediye başkanımız kendisinin de, kırsal kesimden geldiğini, gecekonduda oturduğunu söylemesi, buradaki vatandaşlarımızın hoşuna gidiyordu. Ancak soru sormaya da çekiniyorlardı. Bir şey sormak istediklerinde, bana söylüyorlar ve ben başkana soruları yöneltiyordum. Yani çok güzel bir ortamda bu toplantıları gerçekleştiriyorduk. Hatta zaman zaman ÇYDD Sarıyer Şube Başkanı Gül Hanım da toplantılarımıza katıldığında, burada büyük bir coşkunun olduğunu bize söylüyordu. Çünkü bizim aramızda samimiyet vardı. Farklı partilerden birçok insan bir arada bulunuyorduk ve siyasetle ilgili hiç konuşmuyorduk. Biz burada dostluğu, arkadaşlığı, yemeğimizi paylaştık. Zaten böyle bir bütün olabilirsiniz. Yani 4-5 yıl kadar biz böyle çalıştık.

“ŞU ANDA BİR COŞKU HAVASINI GÖREMİYORUM”

Milletvekili seçimleri olduğunda eczanemin altı dolu olduğundan bir kuaförün altında yer vardı. Orayı tutmuştuk. Eşimle sabahlara kadar oranın boyasını yaptık. Örtülü, çiçekli masalar koymuştuk. Hatta Tezcan Bey, Hisar’da bile böyle güzel bir seçim bürosunun olmadığını söylemişti. Yani insanlarımızı çok iyi ağırlıyorduk. Büromuza bir çaycı almıştık. Kendisi partilimiz değildi; ama biz hiç o gözle bakmadık. Parti ayrımı yapmadık ve kendisinin de işe ihtiyacı olduğu için bizimle çalışmasını istedik. Sonrasında vatandaşlarımızı burada çay-kahve ikramlarıyla ağırladık. Büromuza ilgi büyüktü. Hatta milletvekillerimizin büromuzda tanıtımının olduğu gün, 300’ü aşkın kişi gelmişti. Birçok kişi büroya sığmayınca, insanlar dışarlara taşmıştı. Öyle büyük bir coşku vardı. Hatta belediye başkanımız da bana kalabalıktan ötürü çok teşekkür etmişti. Ancak ne yazık ki, şu anda öyle bir coşku havasını göremiyorum.

Ben siyaset yaparken, kafamda birçok proje oluştururum. Vatandaşlarımızı kazanmak için onları hayata geçirmeye çalışırım. Geçtiğimiz yerel seçimle ilgili de kafamda bir proje vardı. O projede, mahallemizde bize oy vermeyen erkek seçmenleri partimize kazandırmak istiyordum. Bu işinde, evde bulunan kadın ve çocuklardan geçeceğini düşündüm. Ve onları ikna etmeyi başardım. Sadece eşlerinden ötürü korkuları vardı. Bende onlara, beni 20 yılı aşkın süredir tanıdıklarını, yanlış bir şeyimi görmediklerini söyledim. Onun için de eşlerinden korkmalarının yersiz olduğunu ifade ettim. Onlarda bana güvendikleri için destek oldular.

2014’TE OYLARIMIZ İKİ KATI ARTTI

2011’deki milletvekili seçimlerinde Pınar Mahallesi’nde 1600 civarı bir oy almıştık. Benim meclis üyesi adayı olduğum 2014 yerel seçimlerinde ise mahallemizde 3200 oy aldık. Yani oylarımız iki katı kadar arttı. Başkanımız da yaptığım çalışmaları gördü. O dönemde temayül yoklamasında olan olayları herkes çok iyi biliyor. Ben o seçimden 11. sırada çıkmıştım. Başkanım ise yaptığım çalışmaları da görerek, beni listede 7. sıraya aldı. O zaman fermuar sistemi vardı. Normalde 21. sırada yer almam gerekirdi. Hatta şunu da belirtmek isterim ki, belediye başkanımız benim o dönemde temayül yoklamasına girmemi istemedi. Beni fermuardan listeye yazacağını ifade etmişti. Ancak ben yine de demokrasiye inanan biri olarak temayül yoklamasına katıldım. O da bana, “Takdir senindir. Sen seçimi kazanamasan da, listede yer alacaksın.” dedi. Bende o zaman geldiğinde bakarız başkanım, demiştim.

Temayül yoklamasına katıldığımda, beni hep çizdiklerini, hatta mahallemde bunu yapmaya çalıştıklarını duydum. O dönemde belediye başkanımızda bana, çok çalışkan olduğumu, çizselerde zaten listede olduğumu tekrarladı. Hatta o dönemin il başkanı Oğuz Kaan Salıcı’ya, Asalettin beyle beraber grup olarak bir olayla ilgili görüşmeye gitmiştik. Sayın Salıcı’da bana, “Belediye başkanınızlada görüştüm. Kadın olarak orada bayrağı taşıyan tek kişi, senmişsin.” demişti. Zaten isim olarak değil, genelde “Pınar Mahallesi’nde eczacı bir kadın var, orada çok etkili çalışmalar yapıyor.” diye insanlar benden bahsediyordu. Kimsenin yaşam tarzına karışmadan, herkese dokunarak onlardan oy istedim. Belediyemizin tiyatrolarına götürdüm. Belgrad Ormanı’nda yürüyüşlere gittik ve bende organizasyonlarda hep onlarla beraber oldum. Onları sosyal hayata katmak için elimden geleni yaptım. Yani siyasetin özünde halka dokunmak vardır. Bende her zaman halkıma dokundum.

– Meclis üyeliği döneminizde hem belediyeye, hem de Sarıyer halkına yeterli katkıları sunduğunuzu söyleyebilir misiniz?

Yeterli katkıları sunduğumu düşünüyorum. Meclis kürsüsünde yerinde kentsel dönüşümle ilgili çok mücadele verdim. Zaten kendi mahallemdeki kooperatifin kurucu üyelerindenim. Ayrıca kadın haklarıyla ilgili mecliste birçok konuşma gerçekleştirdim. Yani genellikle konuşmalarım sosyal içerikli olmuştur. Bu arada mahallemizde kreş olması için çok mücadele verdim. Çocuklarımızın küçükken aldığı eğitimle iyi eğitildiğini düşünenlerdenim. Bunun için 300 kişiden imza topladım. Hatta meclis konuşmamda, buraya gelecek çocuklara veya ailelerine parti kimliğinin sorulmayacağını, bu kreşin hepimizin kreşi olduğunu söylemiştim. AK Parti Meclis Üyesi Nurettin Çelik’te beni desteklemişti ve oybirliğiyle yapılmasına karar vermiştik. Ama maalesef büyükşehirdeki bir müdür onu reddetti. Reddedince de yapacak bir şey kalmadı.Tekrar meclis üyesi seçilirsem, bu işin peşini bırakmayacağımı da herkesin bilmesini isterim. En büyük eksikliğimin, bu kreşi yaptıramamak olduğunu düşünüyorum. Mahallemizin bu kreşe çok ihtiyacı vardır. Burada 6 tane sıbyan okulu bulunmaktadır. Çocuklarımıza bu anlamda yanlış eğitimler verildiğini düşünmekteyim. Gelecek nesillerimizin en iyi şekilde eğitim almasını sağlamalıyız.

– Son dönemde birlikte görev aldığınız CHP’li meclis üyesi arkadaşlarınızı başarılı buluyor musunuz?

İçlerinde başarılı, üretken olanlar vardı. Çok fazla detaya girmek istemiyorum. Herkes kendi çapında bir şeyler yapmaya çalıştı.

– 31 Mart seçimlerinin Sarıyer’de nasıl geçeceğini düşünüyorsunuz?

AK Parti’nin adayı olan Salih Bayraktar’ı kişi olarak da sevmediğimi belirtmek istiyorum. Seçimlerde de başarısız olacağına inanıyorum. Kendisinin kışkırtıcı bir yönü vardır. Mecliste bir keresinde bizim mahallemizden bazı kişileri alarak kavga çıkartmıştı. Camilerde bu tür organizasyonlar için toplantılar yapmışlardı. A Haber’i de getirmişlerdi. Hala daha da aynı şekilde davrandığını düşünüyorum. Bizim pankartlarımız kesiliyor. Bunu bize karşı yapacak başka bir partinin olacağını düşünmüyorum. Bizim belediye başkanımız Şükrü Genç’in ise halktan gelen büyük bir gücü bulunmaktadır. Çünkü kendisi halka dokunan, halkla iç içe olan bir belediye başkanıdır. Halkın da ona yaklaşımı çok olumlu yöndedir. Sevilen ve başarılı bir belediye başkanıdır. 31 Mart akşamı da, en az 20 bin oy farkıyla seçimi kazanacağımıza inanıyorum.

Click to comment

Bir Cevap Yazın