Siyaset
EMRAH DİNÇ YAZDI: MAFYA TİPİ ÖRGÜTLENMEYE KARŞI MÜCADELE
Published
7 yıl agoon
Anadolu’da 1918 yılında halk meclislerinin örüldüğü tarihlerde “Kuvva-i Milliye” oluşumu hızla güçlenirken, yıkık ve viran olmuş memleketimizin içerisinde aynı eş güdüm içerisinde karşı örgütlenme başlamış; “Wilson“ ilkelerinden güç alan yerli iş birlikçiler yeni cemiyetler kurarak bir kısmı “manda ve himaye” altında yaşamayı, diğer bir kısmı toprak bütünlüğünü alarak kendi devletlerini kurma hayalinde koşmayı hedefleyerek “Kurtuluş“ mücadelesi içerisinde sadece kendi çıkarlarına yönelik hareket etmişlerdir.
Özellikle genç Cumhuriyet kurulduktan sonra sahneye çıkmaya başladılar. Temelleri yeni atılmaya çalışılan memleketimizin meşruiyetinin sorgulanması için dışarıdan aldıkları destekleri içeride karışıklık yaratmak için sonuna dek kullandılar. Sonucunda memleketin dört bir yanında 164’e yakın isyan bastırılmıştır.
Yani, temeli savaş alanlarında atılan memleketin bugünlere gelmesi kolay olmadı. Her şeye rağmen Cumhuriyet dimdik ayakta, kendisine ihanet edenleri adam edip yola getirmektedir. Örneğin, gömlek değiştirip başa geçen kim varsa Mustafa Kemal Atatürk ve cumhuriyet karşıtlığı üzerinden bu noktalara gelseler bile, dara düştüklerinde sığındıkları tek dal kurucu liderimiz ve cumhuriyettir.
Bu durum gün gibi ortadadır. O yüzden, hainler bir gün gelecek ki yaptıklarından pişman olacaklar. Çünkü; gerçek tektir.
Bugün gelinen noktada ise yaşadıklarımız; 90 yıllık birikimin bir çırpıda neoliberal akıma kurban edilip hayalci politikaların çemberi içerisinde suni gündemle tahrip edilmeye ve hatta yok edilmeye devam edilmektedir.
Bu tahribat devletin kurumlarını yıpratmış, rüşvetin çalışma mekanizmasına sebep olmuş, halkımızın bütünlüğünün tüm sosyo-psikolojik bozulmasına neden olmuştur. Türkiye’de kurumsal bir anlayış kalmamıştır. Olan kurumsal zihniyetse “adaletin” terazisini elinde tutmaktadır. Çoğulcu görünen temelinde tek tipçilik yapan geçmişi bununla suçlayıp kendileri tek tipçiliği en iyi şekilde uygulayan zatlardır. Bursa Nutku bizlere ışık olmaya devam etmektedir.
Çünkü; buna ister inanırız ister inanmayız, belki post modern dedikleri dünyada sıcak savaşlarla karşı karşıya değiliz. Fakat bugün memleketimiz sıcak savaşın içine çekilmiştir. Bu vahim durum içerisinde ilerici güçlerin bir araya gelmesi ve memleketimizin birliği için çare üretmesi en önemli vazifelerden ilkidir.
Değerli arkadaşlar, bizler bu tespitleri ortaya koyabiliyoruz. Fakat bu tespitleri hayata geçirebilecek organizasyonu tasarlayamıyoruz. Nereye gitsek elimizde kalıyor. Ya bireysel çıkarlar ön plana çıkıyor; ya da kurumlar çeşitli noktalara hizmet ettikleri için sadece misyonlarının gereğince hareket ediyor. Kimse bağımsız bir memleket için adım atmıyor. Bunu iktidardan beklemeye gerek yok. Muhalefet ise “İdare-i Maslahatçılıktan” öte geçecek bir tavrın içinden çıkamıyor. Demokrasi ve adalet adı altında her türlü laf ebeliğine devam ediliyor.
Devşirme çeteler bu günün şartlarında tekrardan harekete geçerek en ucuz tabirle mafya adı altında modern derebeylik sistemi ile hareket ediyorlar. Kanlı ellerini yıkamadan siyaset perdesini aralıyorlar. Ve ne yazık ki başarılı oluyorlar.
Upuzun adam siyaseti benimseyenlerin hangi kapıya itlik yapmaları gerektiği gün gibi ortadayken maalesef benim evim dediğim partimin çatısı altında adeta aslanlık taslıyorlar.
Birilerin önlerine yem diye attığı maddi kazancı bir kenara bırakmak gerekirse ileri ki dönemde biz yani partimizin öz güçleri bedeli ağır saldırılarla baş başa kalacağız.
Özellikle partimizin kadrolarının, kendi tarihinin en kötü iç dinamiklerini yönettiği bir dönemi birlikte yaşamaktayız. Memleket kan gölüne dönerken iktidara benzeyen tek tipçi bir anlayış kendi iç dünyasında adaletle yüzleşmekten korkmaktadır. Demokratik teamüllerini ortaya koymak isteyen parti emekçilerini, partiye katılan yeni üyeleri aktif etmekte, onları örgütlü bir yığın haline getirmekte ciddi anlamda başarısız bir yönetim biçimi sergilemektedir. Bunların sebebindeki temel neden; partimizin kadrolarının benim olsun küçük olsun çabası, sadece kendilerine biat eden mamacıları etraflarında örgütlemesi, mafya ilişkileri olan insanları partiye katıp etraflarında gezdirerek parti üyelerini tehdit edecek kadar küstahlaşmasıdır. Şimdi kendi kendinize; “yukarıda yazdıklarıyla burada belirttiklerin ne alaka?” diye soracaksınız.
Cevaplayayım, Osmanlı güncel hayattan kopuk kendi yönetiminin ortak iradesini yitirdiğinde darma dağın olmuş, o günün şartlarında Mustafa Kemal, yol arkadaşları ve halkımız “Kurtuluş” zaferiyle bu memleketi kurmuş ve bunun siyasi temelini de CHP olarak taçlandırmıştır. Partimizin bu memleketin kurucu unsuru olduğunu unutmadan, halkımızın yeniden ikbali olacağından sonuna dek eminim. Fakat partimizi bugün sistem bozukluğundan faydalanıp çöreklenen “rantçı, mezhepçi, ırkçı, siyasal rantçı ve mafya tipli” zatlar etrafını sarmıştır. Buna dur diyebilmek memleket meseleleri kadar önemlidir. CHP olmazsa ülkenin temel taşları oynar. Bu yüzden; partimizin kurumsallığına engel olacak mafya örgütlenmesine karşı birleşelim!
Peki korkuyor muyuz? Asla!
İtin tasmasını değil sahibinin elini kesmek için son derece kararlı adımlar atmaya devam etmekten geri durmak yok. Tekrar ve tekrar deneyeceğiz.
Son kale Cumhuriyet Halk Partisidir.
Gelin vakti geçmeden hep birlikte partimize ve memleketimize sahip çıkalım!
KAYNAK: CHP GÜNDEMİ