Siyaset
OĞUZ GERÇEK YAZDI: ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE?
Published
7 yıl agoon
Değerli okurlar, bu güne kadar tam olarak iki yıldır görevini sürdürdüğüm Atatürkçü Düşünce Derneği Sarıyer Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği ve Yazmanlıktan istifa etmiş bulunuyorum. Üstelik istifamı da kongreye 6 gün kala vermiş bulunuyorum. Bu istifamın bir çok sebebi var tabii ki.. Hepsini siz değerli kamuoyu ile paylaşarak acı gerçekleri anlatacağım.
Bundan üç yıl önce henüz yönetim kurulu üyesi değil normal bir üye iken şube başkanımız Sn. Fahrettin Serdaroğlu’na giderek “hocam gençlik kolu kuralım, gençler gelsin, aktif çalışmalar yapalım” dedim. Başkanımız maalesef bu işe sıcak bakmadı. Saymanımızın böyle bir resmi işte gençlik kolunun da saymanlık gelir-giderlerinden işi sıkı tutacağını, bizleri bu konuda darlatabileceğini söyledi. Saymanımız Selahattin hocayı tanımayanınız da yoktur sanırsam.. Hatta dedelerinize sorun onlar da tanırlar bu yönetimi.. 30 küsur yıldır görevdeler.. Velhasılı iki yıl önce yönetim kurulu üyeliğinden ve üyelikten iki hafta kadar önce istifa eden Engin Denizhan, Fahrettin Serdaroğlu’na karşı aday olup değişim yapmak için yola çıktı. Ben de yanındaydım, hep yanında oldum. Fahrettin hocanın bana söylediği bir söz dallandı budaklandı ve kongre günü bir üye tarafından dile getirildi. Fahrettin Serdaroğlu Alevi düşmanı ilan edildi bir kısımca ve kınandı birileri tarafından. Kendisine o dönem aday olacakken “hocam ne diyorsun” dedim. Türk Kadınlar Birliği Sarıyer Şubesi’nin yılbaşı kokteylindeydik, Sarıyerliler Derneğinin lokalinde. Bana “Oğuz bizim üye yapımız hep Karadeniz ağırlıklı, Engin alevi. Engin olmaz Oğuz.” dedi. Şimdi kendisine sorsak, söylesek “ben asla öyle birşey demedim” der. Yılların siyasetçisi olmuş. Biz daha hamurundayız işin. Bize mi inanırlar, ona mı? Ona tabii..
Yönetim kuruluna bu söylentilerle beraber Fahrettin hocanın listesinden girdik. Engin Denizhan da ben de yönetime girmeyi başardık hatta Fahrettin Serdaroğlu’ndan bile daha fazla oy alarak girmeyi başardık. İlk toplantıda Seda İşbeceren herkesten yüksek oy aldığı için başkanlığa talip olduğunu dile getirdi. Fahrettin Serdaroğlu oy çokluğu ile seçildi. Engin Denizhan ve ben yönetim kurulu toplantılarının haftada bir yahut iki haftada bir düzenli yapılmasını ve üç defa üst üste mazeret bildirmeden katılmayan yönetim kurulu üyesinin üyeliğinin düşmesi yönünde karar alınmasını talep ettik. Fahrettin hoca bu fikre de muhalif oldu ve kabul edilmedi. Zaten iki yıl boyunca biz yönetim kurulu olarak toplu bir şekilde hep birlikte hiç bir araya gelmedik. Alınan tüm kararlar şöyle alındı. Fahrettin hoca karar defterini açtı, yazdı, imzaladı. Yönetim kurulu üyelerini aradı imza atılması gerekiyor dedi, herkes farklı bir günde geldi, imzasını attı. Buna ben dahil hiçbirimiz ses çıkarmadık. Çünkü ses çıkarsak birşey değişmeyecekti.
Bu iki yıl süresi içinde referandum seçimi oldu, kadınlar şiddet gördü, kadınlara tecavüz vakaları yaşandı, çocuk istismarları arttı, çocuklara taciz, tecavüz olayları arttı. Ensar Vakfı olayı yaşandı. Milli bayramlara saldırılar, Mustafa Kemal Atatürk’e saldırılar oldu. Dünya değişti yani, başka bir dünya oldu. Atatürkçü Düşünce Derneği Sarıyer Şubesi beş metrekare alanda mutlu ve mesut hayatına devam etti. Ne bir basın açıklaması, ne bir protesto, ne bir eylem gerçekleştirdi.
Bu durumu gördüm ve dokunmak, bir şeyleri değiştirmek istedim. Derneğin başkanlığına aday olmaya karar verdim. Üyelerle konuşurken bir yandan da yeni üyelerin katılmasını, oy hakkına sahip olmaları için çaba harcadım. 20 Atatürkçü’yü derneğe kazandırdım ve üye olmalarını sağladım. Sayın şube başkanımız benim ekstra üye çalışması yaptığımı fark etti. Her defasında “bu üyeler oy kullanamaz, yılbaşından sonraki üyeler seçime etki ediyor diye oy kullanamıyorlar, genel merkezin kararı var.” diyordu bana. Oy kullanabileceklerini biliyordum. Kongre kararından önce karar defterinde kararı alınıp genel merkeze gönderilen üyelikler, oy kullanma hakkına sahiplerdir. 20 üye 31.01.2018 tarihinde derneğe gelerek üye oldular. Formlarını doldurmuşlar, aidatlarını vermişlerdi. Yalnız 20 üyenin ikisinin sadece birer fotoğrafı eksikti. O iki üyeden sebep diğer 18 üyenin oy kullanma hakları süreç yavaşlatılarak gasp edildi, ellerinden alındı. Bu üyelerden birisi ile konuşurken bana “yahu dernekten beş defa aradılar, birisinde T.C. kimlik numaramı okuyamamış, birisinde eksik bilgi var deyip doldurduğum formu bana doldurmamışım gibi tekrar tekrar sorarak süreci yavaşlattılar.
Biz enayimiyiz, istifamı veriyorum sana hallet bir an önce” dedi. Ve tam 7 gün sonra 07.01.2018 tarihinde kongre kararı karar defterine işlenmiş. Ondan 7 gün sonra yani 14.01.2018 tarihinde de üyeliklerin kabulü karar defterine işlenmiş. İşlenmiş diyorum çünkü şube başkanımızı arayıp üyeliklerin durumunu sorduğumda “yönetim kurulu toplandı karar aldı” cevabını yönetim kurulu üyesi olarak öğrendim. Yönetim kurulu üyesiyim fakat yönetim kurulunun toplandığından haberim yok maalesef.. Yani 20 üye 14 günde kabul edildi. Derneğimizin de işi çoktu, ancak zaman gelebildi.
Bu kararlar ve geriye dönük iki karar yani toplamda karar defterinde 4 kararda benim, Engin Denizhan’ın ve Seda İşbeceren’in imzası yoktur. Sonradan imza atıldıysa orasını bilemiyorum. Bu süreçler yaşanırken Engin Denizhan’ın istifası geldi. Ben adaylığımla alakalı yönetim kurulu üyemiz Seda İşbeceren’i aradım, kongre tarihini bildirdim, “adayım” dedim. Yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcımız Seda hanımın kongre gününden haberi yoktu iyi mi? Benimle beraber öğrenmiş oldu. Yani yönetim kurulu üyelerinin yönetim kurulunun toplandığından haberi olmuyor, kongre tarihinden haberi olmuyor. Evlere şenlik bir yönetim anlayışı..
Ve ben aday olacakken beraber çalışmak istediğim dostlara bu isteğimi ilettim, “kazanabilir miyiz ki” cevabını aldım. Fahrettin hocam bu arkadaşlardan birisine “gel yönetime yazayım seni” demiş, kendisiyle konuşurken “kafam karışık, içerden mücadele edelim” dedi. Bu cevaplardan sonra inanmanın başarmanın yarısı olduğunu varsayarak başarıya gitmeyi hedefleyememiş, inanmamış bir yapıda değişiklik çölün ortasında su aramak gibi birşey olacağını düşünerek bugün yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmiş bulunuyorum ve kongrede de aday olmamaya karar verdim.
Adaylık bahsim Fahrettin hocaya ulaklar tarafından iletilmiş. Fahrettin hocanın kendine yakın gördüğü fakat bana destek veren ve değişim isteyen üyelerimizin bana ilettiği bir husus var. Fahrettin hoca bizim için diyormuş ki “derneği ele geçirmeye çalışıyorlar, beni devirmek istiyorlar.” El insaf be hocam el insaf! 32 yıldır başkanlık yapıyorsun. Biz işgal kuvvetleri miyiz ki ele geçirmeye çalışalım derneği?