Connect with us

Siyaset

SONER YALÇIN: TÜRKİYE’NİN “KAPİTÜLASYONLAR KALDIRILSIN” DİRENİŞİNİ BUGÜN DAHA İYİ ANLADINIZ MI?

Published

on

blank

Sözcü yazarı Soner Yalçın bugünkü köşesinde, Türkiye’de yaşanan ekonomik krize ilişkin, “Eyyy iktidar! Lozan’ı dilinize dolayıp duruyordunuz. Savaştan harap çıkmış Türkiye’nin “kapitülasyonlar kaldırılsın” direnişini bugün daha iyi anladınız mı?” diye yazdı.

İşte Sözcü yazarı Soner Yalçın’ın “Anladınız mı şimdi” başlıklı o yazısının tamamı:

Adı “milliyetçi” olan partinin hesabında dolar varmış!

Genel başkanı emretmiş, “doları bozdurun!”

– Ülkedeki “yabancılaşmayı” bundan iyi ne anlatabilir?

– İdeolojik kafa karışıklığını bundan güzel ne anlatabilir?

Olağanüstü dönemler kişilik sınavıdır; politik tavırlara ayna tutar.

Dikkat ediyor musunuz:

Ülke yangın yeri kimi sakallı yobazların gündemi bambaşka! Çünkü bu cahiller Türk Lirası’na düşmanlar! Asr-ı saadet döneminde olmayanları kabul etmiyorlar! Oysa…

Hz. Muhammet döneminde ne Mekke’de, ne de Medine’de özel olarak para basımına gidilmedi. Kureyş döneminde tedavülde bulunan paralar kullanıldı:

– Rum/Bizans altın dinarı “Rûmiyye veya Herakliyye”,

– Fars/Sasani gümüş dirhemi “Kisreviyye”,

– Yemen dirhemi “Himyeriyye”…

“Dinar”a bayılanlar bilmiyor ki, bu paranın kökü Roma para birimi “Denarius”tur. Bu nedenle Sırbistan ve Makedonya gibi ülkelerin para birimi, “Denar”dır!

Bu yobaz cahilleri…

Bu “milliyetçi” partileri görünce, insan düşünemeden edemiyor:

İktidarın göz göre göre yaptığı yanlış finans politikasının sebebi “Türk” Lirası adına duyduğu soğukluk mu? Türk Lirasını, “Akçe” (Akçe-i Osmani) yapabilir mi?

Üstelik isim yakınlığı var: AK-ÇE…

İsimlerle-sıfırlarla oynamayı pek seviyorlar!

Bakınız:

Finans/para sistemini belirleyen sosyal, ekonomik ve politik koşullardır. Ülke yoksullaştıkça uygulanan para politikaları da değişmeye mahkumdur.

Örneğin Osmanlı…

DÜN NASILDI

Orhan Bey zamanında ilk gümüş sikke basıldı.

I. Murat bozuk para ihtiyacı için bakırdan “mangır”/”pul” çıkardı.

O günün devalüasyon kararı olarak kabul gören tecdid-i sikke uygulamasına 1444’te geçildi.

1479’da çoklu para biçimine geçildi; gümüş ve bakırdan sonra altın sikke bastırıldı. O dönem Osmanlı’nın parası; Venedik Dükası, Ceneviz Altını, İspanyol Riyali, Hollanda Esedisi, Polonya Zotası, Avusturya Taleri, İran Şahîsi vs. kıymetliydi. Ancak…

Amerika kıtası gibi coğrafi keşifler gümüş ile altını bollaştırdı ve Osmanlı parasının değerini çok düşürdü.

Keşif dönemini kavrayamaması, savaş teknolojisinden uzaklaşıp savaş kazanamaması gibi nedenler Osmanlı bütçesinin -saray masraflarının da artmasıyla- ciddi açıklar vermesine sebep oldu. Örneğin…

1585’deki tağşişte akçe’nin ağırlığı 0.68 gramdan 0.38 grama düştü. Karlofça Antlaşması’ndan sonra 1669’da 0.23 grama ve sonunda 0.3 grama kadar indi.

Fransa 1789’da devrim yaparken Osmanlı, o yıl büyük tağşiş kararı aldı: Kuruşun gümüş içeriği (9.4 gramdan 6.9 grama) ve ağırlığı (17.4 gramdan 12.8 grama) yaklaşık üçte bir oranında düşürüldü.

II. Mahmut döneminden sonra paranın tağşişe tahammülü kalmadı.

Abdülmecit ilk “Osmanlı Lirası”nı bastırdı. Ömrü uzun olmadı. Hemen ardından kağıt para “kaime” basıldı. Sonra o da kaldırıldı…

İngiliz Sterlini karşısındaki Osmanlı parasının değeri giderek azaldı; 1740’da 5.7 olan kur, -yapılan ticaret anlaşması sonucu- 1844’de 110 olarak gerçekleşti!

Osmanlı iç borçlanmaya gitti; sarraflara/bankerlere başvurdu. Keza…

Kırım Savaşı’nın getirdiği mali yükü finanse edememesi üzerine dış borç almaya başladı.

Alınan borçların toplamı 1876’ya gelindiğinde, 200 milyon sterlini buldu ve Osmanlı iflas ettiğini açıkladı. Avrupalılara borçları karşılığı vergi toplayacakları Duyunu Umumiye kurdurdu. Bu Avrupa’nın, Osmanlı’daki “maliye bakanlığı” anlamına geliyordu!

Yani…

ATATÜRK HARİÇ

Eyyy iktidar!

Lozan’ı dilinize dolayıp duruyordunuz.

Savaştan harap çıkmış Türkiye’nin “kapitülasyonlar kaldırılsın” direnişini bugün daha iyi anladınız mı?

Lozan’da en uzun görüşmeler kapitülasyonlar meselesinde oldu. Çok baskı yaptılar, tehdit ettiler. Geri adım atmadık. Görüşmeleri sonlandırdılar. Umursamadık. Osmanlı’yı nasıl boğduklarını biliyorduk. Direndik. Sonuçta kazanıp tam bağımsız Türkiye’yi inşa ettik…

Ve, 1925’te Türk Lirası basmaya karar verdik…

Ne yazık ki…

Katılmadığımız II. Dünya Savaşı’ndan yenik çıktık! Altın ayar sistemi yerine dünya ekonomisine uyum sağlamak ve teknik – finansal destek almak amacıyla IMF ile masaya oturtulup dolara esir edildik.

7 Eylül 1946’da paramızın değerini yüzde 53 oranda düşürdüler. Dolar, 2.8 TL oldu.

70 yılda 17 anlaşma imzalandı.

Köklü yıkımlara yol açan başlıca devalüasyonlar şunlardı:

 4 Ağustos 1958, Dolar, 9.0 TL oldu.

– 10 Ağustos 1970, Dolar, 14.8 TL oldu.

– 24 Ocak 1980, Dolar, 70.0 TL oldu.

– 5 Nisan 1994, Dolar, 40 bin TL oldu.

– 19 Şubat 2001, Dolar dalgalanmaya bırakıldı, 1.1 milyon TL oldu.

Yıl, 2018… Bugün yine devalüasyon canavarıyla savaş halindeyiz.

CHP… DP… AP… DYP… DSP… ANAP… MHP fark etmedi, dün hepsi IMF’ye boyun eğdi.

AKP, -isim değişiklikleri filan yaparak- yarın IMF’ye boyun eğecek mi?

Tarih, Atatürk dönemi dışında tekerrür edecek mi?

Yaşayıp göreceğiz…

Click to comment

Bir Cevap Yazın