Connect with us

Siyaset

SÜLEYMAN İNCE YAZDI: KURT KANUNU

Published

on

blank
Kurtlar sürü halinde gezen, sürü halinde avlanan ve yaşayan canlılardır. Kurtlar aç kaldıklarında yiyebilecek bir şeyler için ellerinden geleni yapalar. Yapacak bir şey kalmadığında sürü, yuvarlak oluşturarak dönmeye başlar, bütün kurtlar dönerken ilk düşen kim olacak diye birbirlerini gözlerler ve en sonunda artık birisi buna dayanamayarak düşer ve düşen bu kurt sürünün yemeği olur işte bu durum; ”Kurtlukta düşeni yemek kanundur” sözü ile açıklanır…
Bir defa ”Biz” kurtlar” sofrasında sereserpe, kan revan içinde yatacak ”Kuzu” değiliz. Hani ‘bunlar kurt, yaşlı kurtlar ve ‘işi’ iyi bilenler ya… Hepsi podyum mankeni gibi, bana bak, bana bak diyor…
Partiliye eşkiyalık yapılmaz ve asla ve asla partiliye “particilik” taslanmaz… Parti içinde bölgesel, mezhepsel veya çıkar paydasında paralel yapıllanma oluşamaz. İnsan varsa, düşünce varsa, ideal varsa parti vardır. Parti hem maddi, hem manevi açıdan tamamen milletindir… Parti için şahısların hiçbir önemi yoktur. Yapılan hizmetlerin önemi vardır. Şahıslar gelip geçicidir. Partiliye efendilik olmaz. Parti içinde “Partiye”,parti içinde gruplaşmaya müsaade edilemez. Millet varsa parti vardır, partinin asli görevi millete hizmettir. Partide için hiçbir şahsın önemi yoktur. Yapılan hizmetlerin önemi vardır. Parti bir düşüncedir…
Cumhuriyet Halk Partisi Dünya’da devlet kurmuş iki partiden biridir… Biz devlet kurduk, devlet belediye kurmadık, çadır kurmadık, milyonlarca insanın kanı ile en büyük bedeli ödedik… Parti içinde ”parti” yapılandırılmasına izin vermeyiz, parti içinde parti olmaz… Parti insan değildir, bir yüzü yoktur. Parti için şahısların değil, yapılan hizmetlerin önemi vardır. Şimdi sizin bu partinin başka bir “yüzünü” görmeniz gerekmektedir… Partinin evladına kıyarsan, partilide senin evladına kıyar. Partili her zaman parti hukukuna göre davranır ama siz partiliyi süründürüp, partinin itibarını, otoritesini sarsan iseniz, bunun bedelini çok büyük ödersiniz. Bu güne kadar bu parti size babalık yapmıştır, yoksa sizi kim tanıyordu, siz kime düşmansınız. Mesele dava şahıslar üstüdür ve bütün mazlum milletleri kapsar…
Şimdi; baktık ki bu partinin makamı, devletin makamı birilerine ipekten döşek olmuş üzerinde kurulur oturur, yatarsınız, yersiniz ve içersiniz, canınız sıkılınca da insanları birbirine takar, düşman eder keyif yaparsınız. Siz ne işe yararsınız? Böyle devam edecekseniz devletin, milletin,partinin lokmasını ne diye, ne için yersiniz? Diplomasi karşılıklı oynanan bir satrançtır. Bu sözler size bir şey ifade etmese de, herkesin içinde on katını söyleyecek kapasitede olduğumuzu bilinir.
Rüzgar eken fırtına biçer…
Belki biz “birileri” için iyi adam olmadık ama biz kimseninde adamı olmadık. Herkes gibi yaşayıp herkes gibi ölmek bizlere göre değil… Ne hayatımız başka hayatlara, ne de ölümümüz başka ölümlere benzer… Bizim bir hikayemiz var, kutsal saydığımız bir davamız ve bir mücadelemiz var… Burun direğiniz sızlar, gözleriniz yaşarır, göğüs kafesiniz sıkışır ara ara… Kirin, pisliğin, riyanın, alçaklığın, ihanetin ahlâksızlığın ne tarafta, erdemin vefanın dostluğun, sonsuz vatan sevgisinin özverinin ve bu coğrafyaya duyulan aşkın hangi tarafta olduğunu görürsünüz.
Yaşıtlarımız gençliğin, aşkın ve rahatın ve de paranın uçarılığını yaşarken, rahat rahat nefes alıyorken, biz yüzyılın başındaki Mehmetlerin; Arap çöllerinde, Kafkasya da, Balkanlar da ve nice diyarlardaki serüvenlerinin benzerlerini yaşadık. Bir ömür boyu yaşanabilecekleri kısa zaman kesitine sığdırdık…
Şimdi: Ata’nın malı mülkü miras kalır, yiğitlik adamlık sende varsa vardır, yoksa yoktur. Ata’nın malı ile adamlık yiğitlik olmaz… Yani her insan kendi şeytanı ile doğar. Dönüp kendisine bakmasını bilen, en büyük iyiliği kendisine etmiş olur… Şimdi herkes kendine bir iyilik yapıp, kendisine bakıp, kendi şeytanı ile hesaplaşsın… Sonra ağlamak kar getirmiyor…
Seçim dönemi: “Kurtlukta düşeni yemek kanundur” vecizesiyle başlar… Siyasetin kurtlar sofrasına dönüştüğü durumlarda şu veya bu sebepten dolayı mücadele veya kavga gücü tükenen, tökezleyen kişilerin karşı saftakilere gerek kalmaksızın, daha biraz önce yandaş oldukları tarafından “işinin bitirildiğini” anlatır bu söz. Toplumsal-siyasal düzenin buhrana, çöküntüye girdiği durumlarda, “düşeni yemek” kuralı işler. Lakin biz insanız. Aslan avını, kurt düşeni, çakal artığı, böcek her şeyi yer. Bizde insan olduğumuz için kendi kendimizi yeriz… Basit bir meclis üyesi veya belediye başkanı olmak için bu yaptıklarınız ve yapacaklarınız büyük hata….
Yerel seçim var “mış” ya…
Herkes aklınca oyun kuruyor, denge kuruyor. Tabi herkes mal,salak veya çıkarcı sanki. Birileri bir şey olacakta, bizim gibi insanlarda onlardan immet bekleyip minnet eyleyecek. Hadi canım sende, sen bi “Şey” olacaksında, bizde “senden immet bekleyeceğiz… Bu zamana kadar söylediğimizi de, yaptığımızı da ulu orta yaptık. Böyle seviyoruz ülkemizi ve partimizi. Böyle seven aldatır mı? Oyun kuruyorlar, denge kuruyorlar, sanki süper zekalar, ulvi şahsiyetler…

Click to comment

Bir Cevap Yazın