Connect with us

Siyaset

Süleyman İnce’den Panele Davet

Published

on

blank
Çanakkale ruhu Sarıyer’de yaşatılıyor… CHP Sarıyer’in genç siyasetçisi Süleyman İnce, 18 Mart Pazartesi günü saat 19:00’da Büyükdere Riva’da, Çanakkale Zaferi ile ilgili panele tüm Sarıyerlileri davet ediyor.
İnce’nin Çanakkale ruhuyla ilgili yazısı:
“Bugün aynı kanla alınan aynı vatan toprağının kumaş ölçer gibi arşın arşın, sanki karaborsada bedava kelepir memleket bulmuşçasına haraç mezat fersah fersah satıldığını düşününce; insan şehidinden, gazisinden, bir karış toprak uğruna göğsünü düşmana siper edeninden utanmaktadır. Utanıyoruz şehidim…
İnsan, Onbaşı Nezahat‘ten, Kara Fatma‘dan, Tayyar Rahmiye‘den, 275 kiloluk mermiyi insanüstü güçle sırtlanan Seyit Onbaşı‘dan, İzmir‘de ilk kurşunu atan Hasan Tahsin‘den, bebeğinin battaniyesini top mermisine sarıp cepheye taşıyan anadan, tümü şehit olup Alay Bayrağını yere düşürmemek uğruna son şehidinin Türk bayrağını ağaca taktığı 57.Alay‘dan, Yunanlılar Bursa‘ya girip de Osman Gazi‘nin türbesinin başında “Hey Koca Osman yattığın yerden kalk, kalk da torunlarının ahvalini gör” deyip bir de utanmadan hatıra fotoğrafı çektiren Yunan Ordusu‘nun üzerine yürüyüp tümü aynı çatışmada şehit olan ve o yıl mezun veremeyen Kayseri Sultaniyesi Mektebi son sınıf öğrencilerinden, Tokat ve bilumum hemen hemen her şehirden cepheye yollanan 15‘lik daha ağzı süt kokan çocuklardan, Çanakkale‘de yatan kefensiz şehidinden, her kandilde ruhlarına dualar ettiğimiz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarından utanmaktadır.
Üreterek değil de kanla alınmışı satarak kalkınmayı amaç edinmiş dünyadaki tek ülkedir onların torunlarının ki. İşte o an göğsünde bir oyuk, alnında da üç delik şehidi, insana yattığı yerden şüphesiz seslenir ve der ki: “Bir yıldız var kanından yadigâr, bir de hilal Unuttun mu çocuk? Sadece bir cadde adı değildir İstiklal”
Anadolu kadınının yürek yakan ağıtları, türküleri eşliğinde sohbet havasında bir panel.
1.Dünya savaşında 2 milyon 300 bin vatan evladını askere aldık ve bunların yaklaşık 1 milyon 250 binini şehit verdik. Anka kuşu gibi kendimizi yaktık, küllerimizden doğduk… Günümüz Türkiye’sinde ise: Siyaset üretmeden dedikodu yapanlara, insanların arasına fitne fesat ekenlere, emeksiz, bedel ödemeden makam mevki, para pul sahibi olanlara, hayatını ot gibi yaşayanlara, zevk sefa peşinde her yolu mübah görenlere, milleti yok sayanlara ‘bir an’ gelir ve işte o an göğsünde bir oyuk, alnında da üç delik şehidi, insana yattığı yerden şüphesiz seslenir ve der ki: “Bir yıldız var kanından yadigâr, bir de hilal… Unuttun mu çocuk? Sadece bir cadde adı değildir İstiklal” 
Şimdi bizim: İçimiz yanıyor, yüreğimiz kavruruyor, uykularımız bölünüyor… Ne parasızlık, ne sahipsizlik, ne yoksulluk, ne de yorgunluk, ne de kırgınlık. Hayır, bunlar değil içimizi kavuran, bizi üzen bizi yakan, kül eden bunlar değil! Boğazımızı düğümlenen o ses yakıyor kalbimizi, yüreğimizi,içimizi..!
Her türlü ihanete, her türlü pisliğe karşı bizi ayakta tutan, taş duvarları delip soğuk odalara ulaşan o ses hala “Ya İstiklal Ya Ölüm” diyor ve fısıldıyor bize: “Vatan borcunu öde, mücadele ölünce biter, pes etme, çalış!” diye…
100 yıl önce ”Ya istiklal ya ölüm” diyen ses kulaklarımızdan düşmedi, halen duyuyoruz o sesi. Ülkemizin, bölgemizin içinde bulunduğu durum ve şartlar artık Çanakkale ruhunu arıyor… Sarıyer’de vatan toprağıdır. Vatan, en büyük bedeli ödeyenlerin eseridir. Ona “Haydi savaşa dediler. Başkaca bir şey demediler. Vurulup düştü ilk çatışmada. Göğsünde bir oyuk, üç delik alnında. Ey bu topraklar için toprağa düşen!! “Bir karış toprağın var mıydı yaşarken?” der Ataol Behramoğlu. Yaşarken bir karış toprak sahibi olmayan ama aynı bir karış toprak uğruna tertemiz alnından vurulmuş yerde yatanlara, bir hilal uğruna Ya Rab deyip batan güneşlere bin selam olsun…
Bıçağın kemiğe dayandığı koşullar olduğunu ve ölünceye kadar savaşmaktan başka çare olmadığını düşünen Başkomutan Mustafa Kemal, ordularına şu emri vermiştir : “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça, terk olunamaz. Çanakkale bir uyanıştır, son iki yüz yıl bozguna uğramış, türlü türlü acılar çekmiş, Balkan savaşlarının çamurunda 5 milyon insanını gömmüş bir milletin, ya hep,ya hiç diyerek hayatını varını yoğunu ortaya koyduğu uyanış…”

Click to comment

Bir Cevap Yazın

blank