Connect with us

Çetin Ali Aytaç yazdı

Çetin Ali Aytaç Yazdı: “Sarıyer’de Düzen Gazeteciliği”

Published

on

blank

Bilindiği üzere siyasetin en yoğun dönemleri, seçim öncesi dönemlerdir. Bu yoğunluk, seçimden kısa bir süre sonrada devam etmektedir. Araya yaz ayları girdiğinde ise herkes de adeta bir durağanlık olur. Mevsim sonbahar olunca, meclis açılıp, tüm siyasiler yine yoğun tempoya geçmeye başlayınca ise o kış dönemi boyunca seçim olmasa bile hareketlilik devam eder. Gazetecilik mesleği de, siyasetle birbirine entegredir. Gazetecinin de siyasetçi gibi tatili olmaz; ama yaz ayları, kış dönemi gibi olağanüstü bir durum olmadığı zaman hareketli olmaz.

***

Gelelim Sarıyer’e… Yerel seçimler öncesinde hem siyasette, hem de yerel basında oldukça hareketli bir süreç yaşadık. Bazı gazetelerin nemalanma ücretlerini artık az bulup saf değiştirdiklerine, bazı gazetelerin aldığı ücret karşısında tetikçilik yaptığına, bazı gazetelerin ise tarafsız kalma şirinliği göstermeye çalışıp, seçimi hangi parti kazanırsa ondan taraf olabileceğine işaret ettiğini gördük. Ve seçim gecesi, gazeteciliklerinin bir kez daha fiyasko olduğu ortaya çıktı. Hem Sarıyer, hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarını Sarıyer’de gazetemiz dışında başka bile bir gazete çıkmadı.

***

Gazeteci, siyasetçi gibi öngörülü olmak zorundadır. Gazeteci, halkın sesidir. İlkeli olmak zorundadır. Siyasi bir görüşü olabilir; ancak gerçekdışı, kumpasçı anlayışla asla haber yapamaz. Fakat günümüz iktidarının son 17 yılda ortaya koyduğu gazetecilik anlayışı, maalesef yeni dönem gazeteciliğini kumpasçı, bavulcu gazeteci anlayışına getirdi. Ulusal basındaki Mehmet Baransulara, artık yerelde de rastlar hale geldik.

***

Çalıştığı kurumun yıllarca kaymağını yiyen, aleyhinde olan haberleri görmezden gelen, daha sonrasında ise kaymağı daha da bollaştıramadığı için saf değiştirip başka kurumların kaymağını yerken o görmezden geldiği aleyhte olan haberleri gazetecilik edasında haber yapmak, gazeteciliğin ilkesel kurallarıyla bağdaşmamaktadır. Gazetecilik, bal kaymakla yapılmaz. Tarafın olabilir; ama taraf olduğun tarafla ilgili de lehte aleyhte olan şeyleri görebilendir gazeteci. Sırf gündem yaratabilmek, popülist olabilmek adına kumpas habercilik yapmak değildir gazetecilik… Paparazziyi 2000’li yıllarda bıraktık…

***

Bir de, suya sabuna dokunmayanlar var. “Para nerden akarsa aksın, kim ne yaparsa yapsın, ben ticaretime bakarım” diyenler var. Ama işte adı üstünde, “Ticaretime bakarım” diyorlar. Yani onlarda aslında gazeteci olmadıklarını biliyorlar. Gazete, onlar için sadece bir araçtır. Esas olan, ticarettir. Böyle zihniyetlerden halka bir yarar olur mu! Ama sorsan, hepsi Sarıyer’in Aydın Doğan’ı…

***

Kurtuluş Savaşı döneminde halkı aydınlatmak için mücadele eden, türlü tehditlere boyun eğmeyen yerel basından, düzenin gazeteleri olan yerel basın dönemine geldik. Herhalde, yerel basın tarihinin de en utanç dönemlerinden geçiyoruz. Ülkemizde birçok utanç duyulan kurumlar gibi…

***

Gazetemizin ilkesel bir duruşu, siyasi bir tavrı vardır elbette; ama asla gerçekdışı haberleri siz okurlarına sunmaz. Halkı aydınlatmak, toplumun çıkarlarını korumak adına yola çıktığımız bu serüvende, zorlu mücadelemiz, Sarıyer’de yıllardır birileri tarafından yaratılan o boş algıları yıkarak daha güçlü bir şekilde devam edecektir. Dedikodularımızın bile yapılması, birilerini nasıl rahatsız ettiğimizi apaçık ortaya koymaktadır.

***

Düzene değil, halka hizmet etmeye devam edeceğiz…

Click to comment

Bir Cevap Yazın