Connect with us

Genel

Av. Hasan Saim Öztürk: İşçi hareketi ve sendikal sorunlara kısa bir bakış

Published

on

blank

Türklerin son imparatorluğu döneminde batının aksine bir Aydınlanma, Sanayileşme, Kentleşme ve demokrasi dönemi olmadığı için işçi sınıfından bahsetmek neredeyse olanaksızdır. Kapitalizmin henüz uğramadığı ve Asya tipi üretimle ayrıca savaş ganimetleriyle geçinen Osmanlı toplumu batının sömürgeleşme, Aydınlanma ve Sanayileşmesi sonunda iyice geride kalmış, yok denecek kadar var olan; ancak borçla dönen ekonomisiyle giderek çöküntüye girmiştir. Ancak 20. yüzyıl başında tam bağımsız Laik üniter bir Cumhuriyetle ve Batılı bir çizgiyle buluşan Türkler, sanayi hamleleriyle demokrasiye doğru ancak bir adım atabildiler ve emekle ve işçi sınıfının hikayesi böyle başladı ülkemizde…

***

Cumhuriyetin ilk 27 yılında kamusal anlayışın hakim olduğu sanayileşme döneminde özellikle 1950’den sonra kıpırdayan işçi sınıfı, 1961 Anayasasıyla grev hakkını aldı. Siyasal zeminde ve parlamentoda EMEĞİ SAVUNAN bir siyasal parti olan TİP yer aldı. 1965 yılından sonra emek ağırlıklı politikaları savunmak üzere Cumhuriyetin kurucu partisi CHP tüzük ve parti programında değişiklik yaparak emeğin korunması mücadelesini siyasal bir alana taşıdı. Ancak emperyalizmin işbirlikçisi egemen güçler ile bütün bu gelişmeleri sakıncalı ve kendileri için tehlikeli görenler 1971 muhtırası ve 12 Eylül darbesiyle sendikalaşma önünde ciddi bariyerler koydular. Sendika üyesi olmak işveren için tehlike sayıldı.

***

Özellikle 12 Eylül 1980 darbesiyle yola çıkan küresel sermaye ve neo-liberalizmle bağımlı bir siyaset izleyen sağ muhafazakar sermaye yanlısı siyasi partiler, işçi hareketine ve sendikalaşmaya ciddi darbeler vurdular. Yaklaşık kırk yıldır devam eden bu süreçte ne yazık ki siyasal örgütlenmeler ve sosyal devletten bahseden partiler, isçinin ve emeğin mücadelesinde yetersiz kaldılar.

***

Bugün gelinen noktada hukuk devleti ve demokratikleşme sürecindeki engeller kalkmadan, hırsızlık, yolsuzluk, talan, israf, rüşvet ve haksız kazançlar önlenmeden, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı emek istismarı önlenmeden, tarafsız ve bağımsız yargı koşulları sağlanıp adalet onarılmadan, uluslararası sözleşmelere (ILO) göre iş güvencesi ve standartları sağlanmadan, anayasal ve özgür sendikacılık koşulları ve standartları oluşmadan sendikacılık ve işçi sınıfının sorunları bitmez ve üretim ekonomisi olmadan bir arpa boyu yol gidilmez.

***

Bütün bunlar için gerek sol, gerek sosyal demokrat partilerin sorunu önceleyip isçinin ve sendikaların yanında ve dayanışma içinde olmaları ön koşuldur.

Click to comment

Bir Cevap Yazın