Connect with us

Doğan Duymaz

Ekonomi yazılarıyla gazetemizin yeni köşe yazarı Doğan Duymaz, ilk yazısı”Sinsi dolar” ile sizlerle

Published

on

blank
  • Bütün dünyayı etkisi altına alan Covid 19 virüsü, yalnızca insan sağlığını değil, aynı zamanda kurulu bütün sistemleri sorgulatır hale geldi. Bunun en önemli yansımaları da tabi ki ekonomiye ve vatandaşın cebine oldu. Peki gerçekten ne kadar kötü etkilendik? 2020’nin ilk aylarında  5,80/5,90 TL bandında hareket eden 1 Dolar ne oldu da son iki ayda bugünkü 6,70/6,80 TL’lere geldi ve 7 TL’yi zorluyor ?

***

  • Cevap aslında basit, rezerv kaybı…  Bir diğer deyişle kasada paramız yok! Hatta daha da az olacağı kaçınılmaz. Ülkemize dolar girişi sağlayan ihracat sektörleri ve turizm sektörü halihazirda son derece etkilenmiş durumda ve kısa vadede ne kadar etkileneceği henüz öngörülememekte. Peki, ne yapılıyor para bulmak için? Dış borçlanma mı? Uluslararası para fonu (IMF), aslen son zamanlarda Amerikan Merkez Bankası FED’in swap anlaşması yapmadığı ve repo imkanından faydalanamayan ekonomiler için 1 Trilyon Dolar kısa vadeli likidite programı hazırlıyor. Nedir bu swap anlaşması peki? Basitçe anlatmak gerekirse, bankalara kendi ülkesinin para birimini döviz ile takas etmeleri imkanı ve döviz borcuyla mücadele eden şirket ve kurumlara da finansman desteği verilmesi durumu sağlanıyor. Bu swap anlaşması Amerikan merkez bankası FED ile birçok ülkenin Merkez bankaları -ki bu ülkeler az çok tahmin edebileceğiniz Japonya, İngiltere, İsviçre ve hatta bizim gibi gelişmekte olan bir ülke olan Brezilya- arasında mevcut. Ülkemizin de aralarında bulunduğu G20 ülkelerinin tamamını kapsayacak şekilde bu anlaşmanın yapılmasına dair talepler var; ancak henüz Türkiye’nin Merkez bankası ile böyle bir anlaşması yok. Tahmin edeceğiniz üzere, 2001 Ekonomik krizinde  birçok yaptırım ile tanıdığımız IMF bizim korkulu rüyamız ve asla kapısını çalmak istemediğimiz bir yer. IMF’ye şu ana kadar 85 ülkenin ucuz maliyet ile borçlanma talebi varken bizim tamamen sırtımızı dönmemiz de en azından şu an için yalnızca gurur yapmak olur, tabi eğer başka büyük ekonomiler ile para anlaşması yapılmayacak ise.

***

  • Unutmadan, ne olacak ki basalım kendi paramızı kurtulalım bu işten denebilir.  İşte aslında bu da yapıldığı için, yani piyasada bolca taze Türk lirası olduğu için değer kayıpları kaçınılmaz. Dünyanın yaptığı da bu aslında. Haberlerde izlediğimiz Kanada vatandaşlarına aylık 2000 dolar yatırıyormuş, Japonya 1 trilyon dolar destek paketi açıklamış gibi destekler para bastıkları için mümkün. Dolar tüm dünyada ticaretin yapıldığı bir para birimi ve her zaman alıcısı var, ancak Türk lirası ihraç edilemiyor, çünkü kimse almak istemiyor. Ülkemizin ihracatçısı bile Euro ya da Dolar üzerinden ticaretini yapıyor. Otel odaları Euro ile satılıyor, hatta AVM dükkanları bile… Yani aslında ülkemiz insanı bile Dolar ya da Euro alıp hesabında tutuyor.

***

Faizler peki? Faizler istikrarlı ekonomilerde yüzde 5’i geçmiyor Dünya çapında. İsviçre gibi kendisini güvenilir liman olarak sunan ve eksi faiz uygulayan, yani paranızı yatırdığınızda 1 sene sonra ana paranızdan para kesen ülkeler de var.

***

Bizde ise faizler şu sıralar yüzde 12 civarında, bu oran ülkemizde insanların paralarını yastık altı diyebileceğimiz mevduat hesaplarında tutmamaları ve bunun yerine iş kurmaları, işe yatırım yapmaları için düşük tutuluyor, ancak halen iş dünyasının içinde bulunduğu  kısa vadeli bilinmezlik nedeniyle bu da çok işe yarayacak gibi değil. Tamam da ben vatandaşım, ben ne yapacağım peki nasıl etkilenmeyeceğim bundan? Maalesef etkileneceğiz. Kısa vadede dolar alıp bir kenara koymak da kurtarmıyor bütçemizi aslında. Her birimize bazı görevler düşüyor, ama 1 günlük görevler değil. Bu hastalık bittiğinde artık yepyeni bir Dünya’ya uyanacağız.  Yatırımlarımızı daha uzun geleceğe göre yapmak gerekiyor. 10. bakkalın yanına 11.’yi açmak ülkeye değer katmıyor. Daha vizyoner ve daha akılcı yatırımlar gerekiyor. Bu işler biter bitmez ekonomimizin uzun vadeli ve sürdürülebilir yabancı yatırımlara (ancak ülkemiz insanlarına değer veren ve ülkemizin faydasına olan ), güçlü yerel tarım ve ekonomi yönetimine ihtiyaç var. Tüketicilerimizin gerçek anlamda yereli tercih etmesi lazım artık, Tüm Dünya’da binlerce şubesi bulunan uluslarası gıda restoranını değil köşesindeki restoranı, yerel esnafı, yerel yatırımı…  Döviz rezervlerini arttıracak teknolojik yatırım ve gelişmeler ile şeffaf harcama ve birikim yönetimleri ancak daha istikrarlı bir ekonomi oluşturabilir.