Connect with us

Doğan Duymaz

Doğan Duymaz: Düzeliyor mu ekonomi

Published

on

blank

Ekonomi düzeliyor mu! Hem evet hem hayır. Aslında bir rehavet var ancak bu rehavet her yaz olduğundan farklı bir rehavet. Pandemi sürecinde ekonominin genel anlamıyla durmaması, şuan bize ekonomisini neredeyse tamamen durduran bazı Dünya ülkelerine kıyasla avantaj sağlıyor ve ihracat da hem yüksek dolar hem de ufak tefek aksaklıklara rağmen süregelir bir şekilde üretime devam eden tarım – sanayi sektörleri sayesinde hızlı bir şekilde geçen yıla nazaran artmış durumda.

***

Ancak şunu unutmamak gerekir ki, pandemi sürecinin sektörden sektöre devasa etki farklılıkları var. Bu yaz belki de olağanın dışında bir sürecin içerisinden geçen bütün büyük ve küçük oteller bu süreçte çok yara aldı. Ekonominin birçok alanına dokunan turizm sektörümüzün en hızlı şekilde toparlanabilmesi için hem vatandaşlarımıza hem de bütün sektör paydaşlarına büyük sorumluluk düşüyor. Sağlık turizminden kültür turizmine kadar birçok alanda kayıpların geri kazanımı ve bunun hızı ekonomimiz için kısa vadede ki en büyük önceliklerinden olmalı. Bu sene turizm sektörüne yerel turistin katkısı çok önemli. Artık fiyat değil sağlığın en büyük ölçüt olması ve bunun sürdürülebilir ve ispatlanabilir bir şekilde yapılması şart.

***

İç piyasa da en çok etkilenen bir diğer sektörde Medya – Eğlence ve ruh ekonomimizin en vazgeçilmezi kültür – sanat faaliyetleri oldu. Kayıpları tamir edebilmenin hızlı bir çözümü ya da miktarını ölçebilmenin bir matematiği yok; ancak ülkemizin özellikle internet üzerinden içerik yayını ve pazarlaması yönünde Dünya’dan alması gereken çok örnek var. Bu süreçte kayıt yayını yapan Dünya çapında bilindik devlet orkestralarından tutunda, canlı tiyatro biletlerini internet üzerinden satıp internet yayınları ile üretime devam eden birçok özel firma ve tiyatro var. Eğitim ve öğretim de aynı şekilde dünya üzerinde artık mecburi bulunulması gereken kalabalık sınıflarda değil uzaktan eğitim ile daha verimli bir şekilde devam ediyor ki, bu birçok tasarrufu beraberinde getiriyor.

***

Bu sürece dış piyasalar olarak bakılacak olursa, bilmenizi isterim ki dünya ülkelerindeki merkez bankaları para basmaya ve piyasaları kurtarma çabalarına devam ediyorlar. Üretimi bilime dayalı olmayan, teknolojik atılımı gerçekleştirmeyen ve dışa bağımlı ülkeler için olası bir 2. dalga çok büyük bir tehdit oluşturuyor. Ülkemiz müteşebbislerinin son dönemde yapılan karşılıklı ticaret ve tarihe dayalı dostluğumuzun olduğu Türki Cumhuriyetlere yaptığı örnek yatırımlar bu süreçte dikkat çekiyor ve bu ülkelere yapılan yatırımlara geniş çaplı destekler de var. Bu aralar gençlerimizin özellikle dünyaya yerel ürünlerimizi satabilmesi için yeni internet girişimleri adına son derece uygun bir zaman.

***

Yaz aylarında çalışanın kışın aş bulabildiğini unutmamak ve her gün yeni bir katma değer yaratarak ülkemizi kalkındıracağımız günlerin olması dileğiyle…

Doğan Duymaz

Doğan Duymaz yazdı: Ne olacak bu piyasaların hali

Published

on

blank

Sabahın en güzel o ilk ışıklarından önce gecenin en karanlık olduğu dakikaları yaşıyor olabiliriz hem Türkiye’de hem de Dünya’da.

***

Birçok şirket virüsün ortaya çıktığı günden beri yani yaklaşık 2 aydır kapalı ya da son derece limitli şartlarda faaliyet göstermeye devam ediyor, ancak bu şirketler eşimizin dostumuzun çalıştığı küçük ve orta ölçekli şirketler. Daha büyük ölçekli firmalardan da bahsedeceğiz ilerleyen bölümde. Birçok çalışan yıllık ücretli izinlerini bu süreçte tabiri caizse feda etmiş durumdayken, birçok çalışan da uzun zamandır ücretsiz izinde ve ne kadar daha bu durumun süreceğini öngöremiyor. Buna bir de daha ilk günlerde işten haklı ya da haksız yere çıkarılan çalışanları eklemeyi de unutmayalım.

***

Bildiğiniz üzere şimdilik işten çıkarmalar durdurulmuş durumda ancak bu yasak kalktığında sizce kaç kişi daha işsiz kalacak? Durum böyle iken gerçekten ekonomimizde artık derinlik ve teknoloji bazlı üretimin önemi bir kere daha yüz üstüne çıkıyor. Bunun en önemli adımı da kişisel gelişim. İnanın bunun cevabı sizde biraz da. Birkaç konudan bahsedelim o zaman çünkü birazdan okuyacaklarınız gerçekten bu gezegende şu anda yaşanıyor.

***

Ülkemizdeki bazı dünyaca tanınan firmaların adını tek tek hiç söylemek yerine, Dünyanın en büyüklerinden bir tanesinin haberini vereyim size. Lufthansa Hava Yolları. Sanayi üretiminde dünya devi şirketleri ile tanıdığımız Almanya Devleti son dönemde Lufthansa Havayollarına kurtarma planı çerçevesinde 9 Milyar Euro yardım edeceğini açıkladı. Bunun 5,7 Milyar Euro’sunu firmaya direkt enjekte edecekler ancak önemli bir nokta firmanın hisselerinin yüzde 20 si hükümetin olacak. 2023 yılı sonunda hisseleri borcun ödenmesi karşılığında tekrar iade edecekler. Kelimenin tam anlamıyla MÜKEMMEL bir sorun çözümü metodu. Kısmi kamulaştırma. Hiçbir vergi silme, affetme, ötelemenin yapılmadığı, firma kurtulsun da ne olursa olsun yaklaşımından çok uzak ve faturanın vatandaşa çıkarılmadığı bir yaklaşım. Karar vericilerin ve hükümetlerin aslen toplumun hiçbir kesiminde kuşku bırakmayan, açık ve açıklanabilir yaklaşımına en iyi örneklerden.

***

Adamlar uzaya çıkıyor biz hala ne ile uğraşıyoruz cümlesi bu sıralar tam olarak gerçekleşiyor. 2 Nasa astronotu Space X’in uzay aracı ile bu hafta Uluslararası Uzay istasyonuna fırlatılacak. Son dönemde fırlatılan ve parça bırakmaksızın tekrar dünyaya dönüş yapabilen uzay araçlarından bahsetmiyorum bile. Buna ek olarak Çin devleti de resmi olarak Temmuz ayında Mars’a ilk uzay aracını göndereceğini açıkladı. Richard Branson’ın sahibi olduğu Virgin Orbit şirketi ki bu firma inanılmaz ötesi şeyler deniyor sürekli( Londra – Sydney arası uçak seyahatini 1 saate indirmek gibi), yörüngeye ilk roketini gönderdi ancak başarısızlık ile sonuçlandı. Başarısızlık, ancak bunu deneyen bir devlet değil bir ŞİRKET. Esas soru şu; hani dünyada ekonomik kriz vardı ve bütün dünya ekonomik dar boğazdaydı kimse yatırım yapamıyor ve kıt kanaat geçiniyordu? Bütün Dünya Covid-19 virüsünün halihazırdaki ve potansiyel etkileri ile uğraşıyor evet, ancak bütün efor ve enerji bunun için harcanmıyor. Artık çözüm başka gezegenlerde aranıyor ya da Japonya ve Çin gibi ülkelerde fiziki mesafeye ve kimin ile etkileşime girdiğinizin kaydını tutan uygulamalar ile yapılıyor. Hem teknolojik hem üretime dayalı başka çözümler gün geçmeden aranıyor.

***

Evde kalalım kalalım evet, ama geride kalmayalım değerli okuyucu.

Continue Reading

Doğan Duymaz

Ekonomi yazılarıyla gazetemizin yeni köşe yazarı Doğan Duymaz, ilk yazısı”Sinsi dolar” ile sizlerle

Published

on

blank
  • Bütün dünyayı etkisi altına alan Covid 19 virüsü, yalnızca insan sağlığını değil, aynı zamanda kurulu bütün sistemleri sorgulatır hale geldi. Bunun en önemli yansımaları da tabi ki ekonomiye ve vatandaşın cebine oldu. Peki gerçekten ne kadar kötü etkilendik? 2020’nin ilk aylarında  5,80/5,90 TL bandında hareket eden 1 Dolar ne oldu da son iki ayda bugünkü 6,70/6,80 TL’lere geldi ve 7 TL’yi zorluyor ?

***

  • Cevap aslında basit, rezerv kaybı…  Bir diğer deyişle kasada paramız yok! Hatta daha da az olacağı kaçınılmaz. Ülkemize dolar girişi sağlayan ihracat sektörleri ve turizm sektörü halihazirda son derece etkilenmiş durumda ve kısa vadede ne kadar etkileneceği henüz öngörülememekte. Peki, ne yapılıyor para bulmak için? Dış borçlanma mı? Uluslararası para fonu (IMF), aslen son zamanlarda Amerikan Merkez Bankası FED’in swap anlaşması yapmadığı ve repo imkanından faydalanamayan ekonomiler için 1 Trilyon Dolar kısa vadeli likidite programı hazırlıyor. Nedir bu swap anlaşması peki? Basitçe anlatmak gerekirse, bankalara kendi ülkesinin para birimini döviz ile takas etmeleri imkanı ve döviz borcuyla mücadele eden şirket ve kurumlara da finansman desteği verilmesi durumu sağlanıyor. Bu swap anlaşması Amerikan merkez bankası FED ile birçok ülkenin Merkez bankaları -ki bu ülkeler az çok tahmin edebileceğiniz Japonya, İngiltere, İsviçre ve hatta bizim gibi gelişmekte olan bir ülke olan Brezilya- arasında mevcut. Ülkemizin de aralarında bulunduğu G20 ülkelerinin tamamını kapsayacak şekilde bu anlaşmanın yapılmasına dair talepler var; ancak henüz Türkiye’nin Merkez bankası ile böyle bir anlaşması yok. Tahmin edeceğiniz üzere, 2001 Ekonomik krizinde  birçok yaptırım ile tanıdığımız IMF bizim korkulu rüyamız ve asla kapısını çalmak istemediğimiz bir yer. IMF’ye şu ana kadar 85 ülkenin ucuz maliyet ile borçlanma talebi varken bizim tamamen sırtımızı dönmemiz de en azından şu an için yalnızca gurur yapmak olur, tabi eğer başka büyük ekonomiler ile para anlaşması yapılmayacak ise.

***

  • Unutmadan, ne olacak ki basalım kendi paramızı kurtulalım bu işten denebilir.  İşte aslında bu da yapıldığı için, yani piyasada bolca taze Türk lirası olduğu için değer kayıpları kaçınılmaz. Dünyanın yaptığı da bu aslında. Haberlerde izlediğimiz Kanada vatandaşlarına aylık 2000 dolar yatırıyormuş, Japonya 1 trilyon dolar destek paketi açıklamış gibi destekler para bastıkları için mümkün. Dolar tüm dünyada ticaretin yapıldığı bir para birimi ve her zaman alıcısı var, ancak Türk lirası ihraç edilemiyor, çünkü kimse almak istemiyor. Ülkemizin ihracatçısı bile Euro ya da Dolar üzerinden ticaretini yapıyor. Otel odaları Euro ile satılıyor, hatta AVM dükkanları bile… Yani aslında ülkemiz insanı bile Dolar ya da Euro alıp hesabında tutuyor.

***

Faizler peki? Faizler istikrarlı ekonomilerde yüzde 5’i geçmiyor Dünya çapında. İsviçre gibi kendisini güvenilir liman olarak sunan ve eksi faiz uygulayan, yani paranızı yatırdığınızda 1 sene sonra ana paranızdan para kesen ülkeler de var.

***

Bizde ise faizler şu sıralar yüzde 12 civarında, bu oran ülkemizde insanların paralarını yastık altı diyebileceğimiz mevduat hesaplarında tutmamaları ve bunun yerine iş kurmaları, işe yatırım yapmaları için düşük tutuluyor, ancak halen iş dünyasının içinde bulunduğu  kısa vadeli bilinmezlik nedeniyle bu da çok işe yarayacak gibi değil. Tamam da ben vatandaşım, ben ne yapacağım peki nasıl etkilenmeyeceğim bundan? Maalesef etkileneceğiz. Kısa vadede dolar alıp bir kenara koymak da kurtarmıyor bütçemizi aslında. Her birimize bazı görevler düşüyor, ama 1 günlük görevler değil. Bu hastalık bittiğinde artık yepyeni bir Dünya’ya uyanacağız.  Yatırımlarımızı daha uzun geleceğe göre yapmak gerekiyor. 10. bakkalın yanına 11.’yi açmak ülkeye değer katmıyor. Daha vizyoner ve daha akılcı yatırımlar gerekiyor. Bu işler biter bitmez ekonomimizin uzun vadeli ve sürdürülebilir yabancı yatırımlara (ancak ülkemiz insanlarına değer veren ve ülkemizin faydasına olan ), güçlü yerel tarım ve ekonomi yönetimine ihtiyaç var. Tüketicilerimizin gerçek anlamda yereli tercih etmesi lazım artık, Tüm Dünya’da binlerce şubesi bulunan uluslarası gıda restoranını değil köşesindeki restoranı, yerel esnafı, yerel yatırımı…  Döviz rezervlerini arttıracak teknolojik yatırım ve gelişmeler ile şeffaf harcama ve birikim yönetimleri ancak daha istikrarlı bir ekonomi oluşturabilir.

Continue Reading

Popüler

blank