Siyaset
BÜYÜK ZAFERİN 95. YILI KUTLU OLSUN! İŞTE 30 AĞUSTOS’U DUYGU DOLU KELİMELERLE ANLATAN ÖZDİL’İN O YAZISI!
Published
7 yıl agoon
Büyük zaferin 95. yılında Sarıyer Son Baskı ailesi olarak başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, şehitlerimizi ve gazilerimi saygı ve minnetle anıyor, tüm ulusumuzun 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı canı gönülden kutluyoruz!
İşte büyük zaferin 95. yılında, 30 Ağustos’u duygu dolu sözlerle aktaran Sözcü gazetesi yazarı, üstad Yılmaz Özdil’in rekor kıran “30 Ağustos” başlıklı yazısını sizlerle paylaşıyoruz…
30 Ağustos
İlk fotoğraf, 1922… İşgal askerleri, donlarını fanilalarını zorla Türk kadınlarına yıkatıyor.
*
İkinci fotoğraf, 1921… İşgal askerleri, köy meydanında Türk kadınını oynatıyor, poz verirken sırıtıyor.
*
Vicdan sahibi, insan evladı Yunan gazeteci Tasos Kostopulos, Anadolu işgalini anlatan bir kitap yazdı, kendi milletini belgelerle tanıklarla yüzleştirdi, yedek subay Dimitriu mesela, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Köyde kapıları kırıp giriyorlardı, ben de kapısı açık bir eve girdim, ölü bir ihtiyar vardı, arka odadan kahkahalar geliyordu, 10 kadar asker bir Türk kızını zorla dansettiriyordu, kız yarı çıplaktı, ağlıyordu, gel sen de mezeden tat dediler, ayıp dedim, savaştayız dedim, Türk kızı yanıma koştu, ayaklarıma kapandı, kurtarmam için yalvarıyordu, kadındır yapmayın dedim, askerlerden biri süngüsünü çıkarıp bana yöneldi, küfür ederek bas git dedi, kaçmak zorunda kaldım, kızın çığlıklarını unutamadım.”
*
İşgal topraklarında bunlar yaşanırken, bizim tarafta neler yaşanıyordu… Cahit Çaka tarafından kaleme alınan Harp ve Kadın kitabında, Albay Hulusi Atağ’ın hatıralarından bir örnek okuyoruz: “Muharebede yaralandım, beni geriye, hastaneye gönderiyorlardı, pek çok yaralıyla birlikte kağnıya bindirdiler, ağır ağır ilerleyen kağnı yolculuğumuzun ilk akşamı ağaçlık ve subaşı bir yerde konakladık, etrafımızdan vızır vızır geçen katırların çoğunu kadınlar sevkediyordu, bu kadın kafilelerinin birinden hafif bir çığlık duyuldu, bunu takiben bir duraklama ve telaş eseri görüldü, cephane kollarında yeralan hamile bir kadın bir erkek çocuk doğurmuştu, kadını hastaneye yatırmak üzere geri çevirmek istediler, fakat, yorgunluk ve çektiği ıstıraplarla benzi solmuş olan bu kadın kabul etmedi, “cephedeki babası silah bekliyor, cephane bekliyor, oraya cephane yetiştirmeliyim, geri dönmem” dedi, paçavralara sarıp sarmaladığı bebeğini göğsüne bastırıp, katırların çektiği cephane yüklü arabasına doğru yürüdü gitti. Bu asil kadının davranışı karşısında, biz yaralılar, yüzümüzün kızardığını hissettik.”
*
30 Ağustos’u yok saymaya çalışıp, kendilerine alternatif destanlar yazmaya kalkışanların yüzü kızarır mı acaba?