Connect with us

Çetin Ali Aytaç yazdı

ÇETİN ALİ AYTAÇ YAZDI: İSPAT ET! BİRAZ CESARET…

Published

on

blank

Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Özellikle yerel basın hakkında yapılan haberler, gazetenin adının daha çok duyulmasını sağlar. Hele ki, gazeten hiçbir kurumdan veya kuruluştan bir kuruş dahi para almıyorsa  reklamını yapmıyorsa bu reklam en büyük kazançtır.

İhraç süreci yaşayan “Meclis Üyem” gazetemizin reklamını yapmış. Arkasından da, bize teşekkür etmiş. Bende kendisine teşekkürlerimi iletiyorum. Yalnız o yazının, haberin içerisinde dikkatimi çeken bir şey gördüm! Bir haber yapıyorsunuz ya, bir iddia atıyorsunuz ya, işte bu iddiaları atarken yaptığınız genellemeler haberin içerisindeki tüm kurum ve kuruluşları kapsar.

“Sizler sadece almış olduğunuz ve alacak olduğunuz rakamlar üzerinden yazdınız.”  sözleri sayın “Meclis Üyem”e ait. Ortaya attığı bu iddia, haber başlığı fotoğrafını paylaştığı üç gazeteyi kapsamaktadır. O gazetelerden biri, Genel Yayın Yönetmeni olduğum Sarıyer Son Baskı gazetesidir. Diğer gazeteler kendi cevap haklarını kullanır veya kullanmaz, beni bağlamaz; ama benim şu zamana kadar ilkeli olan ve kimseye boyun eğmeden icra ettiğim mesleğimi, böyle çirkince, yakışıksız söylemlerle kimse karalayamaz. Yaklaşık bir buçuk yıldır basın dünyasının içinde olan “Sarıyer Son Baskı” gazetesi, hiçbir kurumdan, kuruluştan veya herhangi bir kişiden bir kuruş dahi ne rüşvet, ne reklam, ne de birileri hakkında haber yapma karşılığı para almıştır.

Bu çirkince iddiaları ortaya atanlar ya özür dilemelidir, ya da icra ettiği gazetecilik mesleğini bırakmalıdır. Yoksa, cemaatin operasyon gazetesi olan, iftiracı, karalama gazetesi olan “Taraf” gazetesinden bir farkınız kalmaz. O zaman sizin gazeteciliğiniz de bu kadarmış derler.

Eğer bu konu hakkında bir belgen varsa ispat et!

KİŞİ, HERKESİ KENDİ GİBİ BİLİR

Sayın “Meclis Üyem” yine bir genelleme yaparak, geçtiğimiz pazar günü Zekeriyaköy’de yapılan CHP mahalle delegasyon seçimlerinde orda olmadığımızı ima etmiş. Kendisine şöyle hatırlatayım: Kendisinden daha fazla ordaydım. Madem konuya dair bir haber yapıyorsunuz, o zaman iftira atmak yerine tehditleri, şantajları yazın. Biraz cesaretli olun!

Olayları işinize geldiği gibi değerlendirmeyin. Kişi, herkesi kendi gibi bilirmiş. Elinizde kanıtlanmış bir belge yoksa, yaptığınız haberi bir iddia olarak yayınlamak zorundasınız. Ortada bir usülsüzlük de varsa, bunu yüzde yüz kanıtlamadan hiçbir kurumu, kuruluşu veya şahısları suçlama hakkına sahip değilsinizdir. Yaptığınız büyük bir suçtur! Kimseye iftira atma hakkına sahip değilsinizdir. Ama işte diyorum ya, hep bu “Taraf” gazetesi yüzünden…

İşte herkes gazeteci olamaz! Olduğunu sanır… Hani soruyoruz ya Cumhurbaşkanı’na, “Diploman nerde?” diye, işte bazen diploma şarttır! Belki diyeceksiniz ki, gazetecilikte diploma şartı gerekmeyebilir; ama mesleği usülüne göre, kuralına göre yapmak gazeteciliğin en büyük şartıdır.

İLKELİ VE KARARLI OLMAK ZORUNDASINIZ

Evet, diplomalıyız sayın “Meclis Üyem”! Yazılarınız da çok fazla yazım ve imla hatası yaptığınızı belirtmek isterim. Neticede yazılarınızı okuyan belki yüzlerce, belki binlerce insan var. Bu tabi işin latifesi…

Etliye sütlüye dokunmadan haber yapmayla, sadece kuyruğunuza basıldığında, canınız yandığında iftira atmayla gazeteci olamazsınız. Her diplomalı da elbette gazeteci olamaz. Gazeteci olabilmek için öncelikle ilkeli ve kararlı olmak zorundasınız.

Bu ülke çanta dolusu belgelerle gezen Mehmet Baransuları da unutmadı!

Gazeteciyseniz eğer, kesin yargılarla yaptığınız haberleri ispat edin! Haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız, diğer haksızlıklar karşısında susmayın, görmezden gelmeyin. “BİRAZ CESARET”!

Click to comment

Bir Cevap Yazın