Connect with us

Siyaset

CHP SARIYER BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYI CENGİZ ÇELEBİ İLE ÇOK ÖZEL RÖPORTAJ! ÇELEBİ: KAZANMAMIZIN ŞARTI ÖN SEÇİMDİR

Published

on

blank

Sarıyer Belediye Başkan Aday Adayı Cengiz Çelebi, Sarıyer’de seçimi tekrardan kazanabilmenin şartının ön seçimden geçtiğini ifade etti. Ayrıca kendisinin adaylaşması durumunda, yeniden meclis üyesi aday adaylığı başvurusunda bulunan eşi Sevim Çelebi’nin adaylıktan çekileceğini de sözlerine ekledi.

İşte CHP Sarıyer Belediye Başkan Aday Adayı Cengiz Çelebi ile gerçekleştirdiğimiz çok özel röportajın tamamı:

– Neden Belediye Başkan Aday Adayı olmaya karar verdiniz?

Tabi ki, bunun öncelikle birçok gerekçeleri var. 43 seneden beri partinin içindeyim. Hep tabanda çalıştım. Çünkü belirli zamanlarda, belirli şartlarda çocuklarımı da okutabilmek adına ekonomiyi düzeltmek gerekiyordu. Şimdi ise artık üst düzeyde bir şeyler yapıp, ona göre siyasi tavrımı göstermek istedim. Dolayısıyla, milletvekilliği seçiminde ön seçim olmadığı için oraya başvuramadım. Arkadaşlardan ve halktan gelen tepkiler üzerine belediye başkanlığına aday olmaya karar verdim.

– CHP Sarıyer’de ön seçim için imza toplayanlar arasındasınız. Genel Merkez’den ön seçim kararı çıkmazsa adaylıktan çekilecek misiniz? Yani Genel Merkez’in  tabanı düşünerek hareket ettiğini söyleyebilir misiniz?

Bunu düşünmek istiyorum. Aksi, demokrasiye aykırıdır. Bizler imza kampanyası için yola çıkarken düşüncemiz,  demokrasiyi parti içine oturtmaktı. Bunun da gerekçesini, “Kendi içimizde demokrat olamazsak Türkiye’ye nasıl demokrasiyi getireceğiz!” diye dile getirdik. Dolayısıyla, bu vurgunun üzerinde hareket ederek imza kampanyası başlattık. Bir hayli de yol aldığımızı söyleyebilirim. Binin üzerinde imza gerçekleşti. Ayrıca üye olmayan seçmen bazında da bize binlerce imza vermek isteyenler oluştu. Bunun gerekçesi aslında çok nettir. Ön seçimle yapılan tüm seçimlerde hem belediye,hem de genel seçimler olsun hep başarı sağladık. Fakat en son 1989 yerel seçimlerinde bu durum gerçekleşti. Ve İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok yeri sildik süpürdük. Murat Karayalçın ve Nurettin Sözen ilk dönemlerinde ön seçimle gelmişti. Ve büyük bir oy çoğunluğuyla kazanmıştık. Ayrıca o dönemde İstanbul’u kazanamayacağımızı söyleyenler vardı. Burayı Dalan’dan aldık. Buraları almamızın en büyük etkisi, ön seçimin estirdiği rüzgardı. Fakat ondan sonra, Baykal döneminden sonra atamalar başladı ve bu şimdiki parti yönetiminde de devam etti. Buradan itibaren de ne İstanbul’u, ne de Ankara’yı kazanabildik. Genel seçimlerde de bu anlayışla yüzde 25-26 barajının üzerine çıkmayı başaramadık. Bu da, atamayla başarının gelemediği anlamına gelmektedir. Partinin kendi içinde huzuru ve barışı sağlayabilmesi, ortak bir karardan geçmektedir. Bu ortak karar da, sandıktır. Sandıktan kim çıkarsa herkes onun etrafında birleşir ve bütün herkes tüm gücüyle çalışmaya başlar. Bu da, önceden olduğu gibi yine bize seçim kazandırır. Ancak atama yolu ise tam tersi insanlarda tepkilere neden oluyor. Bunun en basit örneğini biz, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’nda gördük. İhsanoğlu’nun atanmasından sonra CHP seçmeninin büyük bir çoğunluğunun sandığa gitmediğini gördük. Dolayısıyla da, bunlardan ders çıkartmak gerekiyor. Genel Merkez’in bunları göz önüne alarak ön seçime sıcak bakacağına inanıyorum, inanmak istiyorum. O zaman da hem İstanbul’da, hem Ankara’da, hem de İzmir’de ve de Antalya, Adana, Bursa gibi şehirlerde gerçekten yüksek oranda başarılı olacağımıza inanıyorum.

– Sarıyer’de ön seçim olmazsa eğer, CHP’nin yerel seçimlerde belediyeyi kaybetme olasılığı doğar mı?

Yine demin bahsettiğim olaya geldik. Taban atamayla gelenlere tepki koyduğu için hem çalışmıyor, hem de seçmen bazında sandık tercih edilmiyor. Demokrasinin beşiği sandıktır. Sandıktan çıkan adayların etkisini üye ve seçmen bazında çok iyi görüyoruz. Üyeler elinden geleni yapıyor. Seçmenlerde yüzde 90 oranında sandığa katılım sağlayarak buna olumlu tepkisini gösteriyor. Dolayısıyla bunun bu şekilde olması gerekiyor. Demokrasiyi önce kendi içimizde oturtmamız gerekiyor. Yani biz eğer kendi içimizde sandığı ortaya koyup demokrasiye inanmazsak, Türkiye’ye bunu anlatamayız. Daha önce de olduğu gibi, diğer partilere oy veren seçmenler de bize hep, “Siz önce kendi içinizde demokrat olun” tepkisini göstermeye devam eder. Dolayısıyla dışarda anlatacak bir şey de kalmaz. Ve bizim AKP ile MHP’ye siz demokrat değilsiniz, deme hakkımız da kalmaz. Bu konu inandırıcılığımız olmaz.

– Sizce, Şükrü Genç başarılı bir belediye başkanı mıdır?

Şükrü Genç iki dönemdir burayı idare ediyor. Tabi, olumlu yaptığı şeyler var. Örneğin; şu anda röportajı yaptığımız yer olan Darüşşafaka Yaşam Evi çok olumlu bir projeydi. İlk döneminde zaten çok olumlu hareketleri olduğu için, ikinci adaylığında Darüşşafaka tüm gücüyle arkasında kaldı. Tabi ki eksik yapılanlar, yanlış yapılanlar var. Bunların hepsini bir potada eriterek doğruları bulmaya çalışacağız. Dolayısıyla belediye başkan aday adayı olma sebeplerimden biri de budur. Halk bazında, halkın gözüyle yapılan eksiklikleri gördüğümüz için bunların peşinden gideceğiz. Doğrular ise zaten bizim doğrularımızdır. Halk zaten tüm doğruları da görüyor. Onun için başarısız bir belediye başkanı olduğunu söyleyemem. Ama çok başarılı bir belediye başkanı da değil. Zaten onun için aday olmaya karar verdim. Elbette başarılı olduğu kısımların devamını biz de sağlayacağız; ama eksik ve yanlış kalan kısımlarını da yok edip, daha yüksek bir oy potansiyeline de ulaşmayı sağlayacağız.

blank

– Adaylaşma şansınızı nasıl görüyorsunuz?

Adaylaşma şansımı herkes kadar görüyorum. Çünkü ben inanmadığım bir mücadelenin içine girmem. Ön seçim olursa da, herkes kadar benimde şansım var, demektir. Belkide şansım bir tık yukarda bile olabilir. Çünkü şimdiki belediye başkanımızda eskimişlik, yıpranmışlık ve de yorgunluk var. Neticede iki dönem, kısa bir dönem değil. Bu 10 sene içerisinde insanlar tabi ki yıpranıyorlar. Hem sinir olarak, hem de vücut olarak ve de başkaları tarafından her konuda yıpranıyorlar, yıpratılıyorlar. Benim şansımın onlardan bir tık fazla olmasının sebebi, benim yıpranmış olmamamdır. Çünkü daha önce böyle bir adaylık süreci yaşamadım. Böyle bir şeyle karşı karşıya kalmadım. Ve 20 kişilik ekip arkadaşımla beraber yaptığımız projelerle, çok büyük işlere imza atacağımızı düşünüyorum.

– Peki, Belediye Başkanı seçilirseniz eğer, ilçe örgütüne karışan bir başkan mı olacaksınız?

Öncelikle bu soru, sosyal demokrat bir partinin içinde sorulmaması gereken bir sorudur. Çünkü partide bir hiyerarşi vardır. Bu hiyerarşi nedir? Genel Merkez’dir. Onun bir altına indiğinizde İl Başkanlığı ve onun da altına indiğiniz de İlçe Başkanlığı’dır. Dolayısıyla belediye başkanının ilçe başkanına ya da ilçe başkanının belediye başkanına karışması kadar abesle iştigal bir şey olamaz. Belediye Başkanı, ilçe başkanıyla eşit şartlarda, aynı doğrultuda çalışmak zorundadır. Aynı durum ilçe başkanı için de geçerlidir. Bu böyle olduğu takdirde başarılar gelir. Aksi takdirde, belediye başkanı ilçe başkanını dizayn ettiği takdirde halktan gelen tepkiler ki, şu anda da zaten onu görüyoruz. Halktan gelen tepkilerde olumsuz oluyor. İnsanlar küsüyor, yılgınlaşıyor, çalışma azmi yok oluyor… Bu sayede de sürekli oy kaybediyoruz. İnsanlarda bu yaşananlardan ötürü partiye uğramamaya başlıyor. İlçe toplantılarına da, bilindik 80-100 ismin haricinde 15-20 kişi ya uğruyor, ya da uğramıyor. Bunun örneğini seçimlerde de gördük. Son seçimde ilçe en fazla 10-15 kişiyle alanlarda çalışabildi. Ancak biz ise kendi kurduğumuz grupla 50-60 kişi alanlarda, kendi imkanlarımızla çalışma gerçekleştirdik. İstanbul’un her yerinde çalıştık. İlçe Sarıyer’de çalıştıracak adam bulamazken, bize birçok ilçeden davet geldi. Ve bizde o davet icabet edip, o ilçelerde arkadaşlarımıza desteğe gittik. Ama tabi ki Sarıyer kendi ilçe başkanını seçebilseydi, biz başka ilçelere çalışmaya gitmezdik. Sadece kendi ilçemizde çalışmamızı yürütürdük. Oy potansiyelimizi de maksimum seviyelere çıkartmak adına tüm çabamızı ortaya koyardık. Bu küskünlük, bu yılgınlık belediyenin ilçeye karışmasından kaynaklanmaktadır. Bunu da nasıl halledeceğiz; belediye başkanı ilçe seçimlerine karışmayacak ve belediye başkanlığı seçimlerine de ilçe müdahale etmeyecek. Yani herkes kendi işini yapacak. O zaman da sorun kalmaz.

ADAYLAŞMAM DURUMUNDA EŞİM ADAYLIKTAN ÇEKİLECEK

– Eşiniz Sevim Çelebi, şu anda mevcut meclis üyesi ve yeniden meclis üyesi aday adaylığı için başvuruda bulundu. Belediye Başkanlığı’na adaylığınız gerçekleşirse, eşiniz adaylık başvurusunu geri çekecek mi? Çünkü bu konuda bazı tepkiler oldu.

Eşim 5 seneden beri meclis üyeliği görevinde çok olumlu işler yaptı. Çok büyük katkılarda bulundu. Ve bu dönemde de aday oldu. Benim adaylığım ise son dakikada gerçekleşti. O da yoğun baskılardan dolayı oldu. Dolayısıyla bu habersiz gelişen bir olaydı. Fakat günün sonunda benim belediye başkan adaylığım gerçekleşirse eğer, Sevim Çelebi tabi ki adaylıktan çekilecek. Çünkü biz, İlçe Başkanı Sevim Yalınkılıç seçilirken hem ilçe meclis üyesi, hem de büyükşehir meclis üyesi olan biri ilçe başkanı olmamalı tezinden yola çıkarak birçok eleştiri yapmıştık. Şimdi bunun aynısını kendimiz yaparsak, kendimize aykırı bir davranışta bulunmuş oluruz. O yüzden Sevim Çelebi, benim adaylaşmam durumunda tabi ki meclis üyeliği adaylığından çekilecektir. Sadece Belediye Başkan adayının eşi olarak bana yardımcı olacaktır. O kadar…

– CHP’nin yerel seçimlerde Sarıyer’i tekrardan kazanma şansını nasıl görüyorsunuz?

Sandıktan çıkacak her ismin arkasında hem partililerin, hem de seçmenin olacağını öngörüyorum. Aksi olursa, bölünmüşlük devam ettiği için işimizi çok zor olarak görüyorum. İşimizi kolaylaştırmak için mutlaka ve mutlaka ön seçim sandığı koyulmalıdır. Oradan çıkacak isimlerin etrafında da herkesin birleşerek çalışacağını düşünüyorum. O zaman da işimiz kolay olur. Biz asla Sarıyer’i kaybetmeyiz.

– Oy oranı olarak ifade etmek isterseniz, sizce CHP, Sarıyer’i yüzde kaç oyla alır?

Bu durum MHP ile AKP’nin gerçekleştireceği işbirliğine bağlıdır. Eğer MHP ile AKP yüzde yüz işbirliği içerisinde olursa, çok açık farkla kazanamayız. Yani yüzde 3, yüzde 5 gibi rakam farklarıyla kazanırız. Fakat MHP ile AKP arasındaki bu sürtüşme devam ederse, işte o zaman çok büyük bir farkla Sarıyer’i kazanırız. Bunun da yolu son kez tekrar ediyorum; ön seçim sandığından geçmektedir. Ön seçim sandığı getirilmezse, biz bu seçimde sükutu hayale uğrayabiliriz.

İSMAİL CENGİZ ÇELEBİ KİMDİR?

1959 İstanbul doğumlu olan İsmail Cengiz Çelebi, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Alman Kültür Derneği’nde Almanca, İtalya Perugue Üniversitesi dil okulunda İtalyanca, İngiliz Kültür Derneği ve İngiltere’de İngilizce öğrenmiştir. Birçok şirkette eğitim ve şirket danışmanlığının yanı sıra, 18-30 yaş arasında da profesyonel olarak turist rehberliği yapmıştır.

Siyasi Özgeçmişi: Siyasete 1977 yılında CHP Fatih Gençlik Kolları’nda başlamıştır. 1980 darbesinden sonra Halkçı ğartide çalışmıştır. Halkçı parti ile SODEP’in birleşmesinden sonra siyasete SHP’de devam etmiştir. SHP-CHP birleşiminden sonra da siyasi hayatına CHP’de devam etmiştir. Sarıyer’de eğitim komisyonu başkanlığı ve STK komisyonu başkanlığı yapan Çelebi, son 3 senedir ise partililerle kahvaltılı toplantılarda bir araya gelerek gündem değerlendirmesi yapmıştır. Referandumda kahvaltı ekibiyle 70 gün, Haziran genel seçimlerinde de 30 gün boyunca Sarıyer ve diğer ilçelerde seçim çalışmaları yaparak partisine katkı sunmuştur.

Click to comment

Bir Cevap Yazın