Genel
Sarıyer’de eserleri ile birlikte büyüyen kadın
Published
3 yıl agoon
Ahıska Türklerinden İbadizadeler olarak bilinen aileye mensup Gönül Aytanç, azmiyle büyük bir başarıya imza attı. Küçük yaşta şiire ve resim çizmeye merak saran Aytanç, ilerleyen yaşına rağmen 7. kitabını çıkardı.
Aytanç, gazetemizin muhabiri Yılmaz Morkoç’a yaptığı açıklamada, okuduğu kitaplardan esinlenerek şiir yazmaya başladığını söyledi.
“Okumak aslında bir yazıyı okumak değildir” diyen Aytanç, “Etrafı anlayabilmek, yorumlamak ve düşüncelerini geliştirmektir. Bu kadar değişik oluşumlar var iken nasıl mükemmele değil de basitliğe kaçabilir ki insan? Okuduğum kitaplardan esinlenirdim. Şiir yazmaya başlamadan önce mutlaka klasik kitapları okurdum, okuduğum kitaptan esinlenerek şiir yazmaya başlardım. Çünkü şiir özdür ve öze indiriyorum. Ben yeteneğimin hep farkındaydım; fakat maddi imkansızlıklardan dolayı şiirlerimi kitap haline getiremedim. Bu durumdan dolaylı hiçbir zaman yazmaktan da vazgeçmedim. 1999 yılında ilk şiir kitabım olan ‘Bu Mekanda O zaman’ eserim çıkarıldı. Daha sonra ‘Şehit Sözler Şahit Sözler, Sözce, Çekirdek, Bu Mekanda O Zaman, Gül Dalını Sarsan Rüzgar, Eski Notlar, Renklerin Dünyası’ kitaplarını çıkardım” dedi.
Gönül Aytanç, 1935 yılında İstanbul Sarıyer Rumeli Kavağı’nda doğduğunu belirterek, “Babam İbadizadeler olarak bilinen İsmail Ağa 1827 yılında Ahıska’dan göç ederek İstanbul Sarıyer’e yerleşti. Aile geçimini daha çok balıkçılık ile yaptı. Harp zamanı çocuğuyum ben. Babam harbe gidecek diye her gün korku içinde yaşardık. Annem her sabah gazetelere bakıp acaba korkulacak bir şey var mı? diye her gün endişe ederdi” dedi.
“RESİME VE ŞİİRE DAHA ÇOK YOĞUNLAŞTIM”
Okulu Rumeli Kavağı’nda okuduğunu söyleyen Aytanç, “Ortaokul ve lise sadece Kandilli’de vardı. Ve ortaokul-liseye gitmek için sadece vapur vardı. Ulaşım çok kolay değildi, siz bilmezsiniz.” İfadelerini kullandı. Hayatı boyunca kendisini mutlu edecek işlere yoğunlaştırdığını anlatan Aytanç, “Resim, tasavvuf, şiir üzerine daha çok durdum. 17 yaşında iken nişanlandım. Nişanlım Ulvi Aytanç harp sonrası Makine Yüksek Mühendisi olarak eğitim görmek üzere Almanya’ya gitti. 4 yıl nişanlılık döneminde sadece 1 kez görüştük” diye konuştu. “Çocukluğumdan beri şiire ve resim çizmeye büyük bir ilgi duyduğunu dile getiren Aytanç, “Nişanlım Almanya’da iken şiirlerimi amatörce yazmaya devam ettim. Bu arada ilgimi çeken konuları resim olarak çizmeye başladım. Evlendikten sonra çocuklarıma örnek olmak üzere resime ve şiire daha çok yoğunlaştım. Şiirlerimde tasavvuf ve felsefi konuları ele aldım. Önce şiire yoğunlaştım, daha sonra resim çizmeye yoğunlaştım. Ve bu iki alanda kendimi geliştirdim, resim ve şiiri görme diye kabul ederim. Siz gördükçe güzel şiir yazar, güzel resim çizersiniz. İnsanlar duyguları, hisleri ile hareket eder ve şiiri gerçekten de hissederek yazmaya başlarsınız. Şiiri sadece insanlara değil; çiçeğe, böceğe de yazarsınız. Bu sizin saçmaladığınızı göstermez. Çünkü insanların hisleri neye yoğunlaşırsa bir o kadar daha güzel yazmaya başlar. Bende elimden geldiğince öyle yapmaya çalıştım” dedi.
Allah’ın yarattığında tekrar yoktur, tekrar fakirliktir.
Aytanç, “Allah’ın yarattığında tekrar yoktur, bu öyle bir ilimdir ki beş parmak bile aynı değildir. En basiti birçok yaprak var dünyada ve hiçbir yaprak bile birbirine benzemiyor. Tekrarı olan her şey fakirliktir, sıradanlıktır. Bunları görmek tefekkürlüktür. Üç Kur’an-ı Kerim mealini okuyup yeniden bir Kur’an-ı Kerim mealini kaleme aldı. Gönül’den Hatmi Kur’an adını verdiği meal kitabını ve İstanbul’un fethinden sonra İstanbul’u anlatan Şarkın Parlak Kraliçesi Şehr-i İstanbul eserlerimi maddi imkânsızlıktan dolayı yayımlayamadım” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sarıyer’de mütevazı bir evde yaşamını sürdüren 87 yaşındaki Gönül Aytanç, fikri ve bedeni hareketten uzak kalınmaması gerektiğine değinerek okurlarına mesaj verdi.