Connect with us

Genel

Av. Hasan Saim Öztürk: Yeni siyaset girişimlerinin nedenleri

Published

on

blank
Siyaset nefes almak gibidir derdi Anayasa Hocamız rahmetli H.Nail Kubalı. Anayasa Hukukundan öğrencilerin önünde sözlü sınav yaparken, hocanın önündeki masaya bir çöp bıraktı öğrencilerden biri ve “İşte hocam sizin kitapta ve Anayasada yazılı toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü bununla yok ediliyor ve dağıtılıyor. Bu da bacaklarımızdaki izler” demişti. Hocanın tepkisi ise “vahşet  vahşet” şeklinde olmuştur. 1967’lerden bu yana çok sular geçti köprünün altından. Ülke birkaç muhtıra ve esaslı bir darbeye maruz kaldı. Anayasası(1982) ve toplumsal koşulları değişti, küresel ekonominin peşine takıldı yönetimler, sağ iktidarlar ise kafa üstü çakılıp duruyor. Halk yoksul, işsiz, bıkkın, yılgın ve çoğu umutsuz insanların…
***
Değerli okurlar, 1980’den bu yana toplumda değişen üretim ilişkileri, artan kentleşme sorunları, ard arda yaşanan ekonomik krizler konusunu burada yinelemek niyetinde değilim. Ama özellikle muhafazakar sağ popülist ve giderek otoriterleşen siyasal islam yanlısı yönetimlerin 1970’ten beri hazırladığı kadrolarla yolsuzlukları önleyip, yasakları kaldırıp ülkeyi demokrasiyle uçurmak yerine kendilerinin uçtuğunu hep beraber gördük. Buna karşın  2002, 2007, 2010, 2011, 2014, 2015, 2018, 2019 yıllarındaki seçim ve referandumlarda Muhalefetin bu anlayışa ve kötü yönetime  karşın lokal ve mevzi durumlar dışında başarılı ve etkin olamadığını gördük. Bunda iktidar partisi ve destekçilerinin çok iyi organize olmuş üyelik yapısı, yardımlaşması, sosyal yardımları kullanma becerisi, devletin olanaklarını oya tahvil etme ve lider becerileri ön plana çıkmıştır.
***
İktidarın türlü hatalarına ve ağır kusurlarına rağmen üstelik bir ekonomik krizden çıkıp diğerine girmesine karşın bu başarısı siyaset sosyologlarının ve sosyal psikoloji uzmanlarının konusu olmalıdır. Demek ki, üretim ilişkilerine dayalı sosyal ve ekonomik düzeni çok iyi analiz ederek ideolojik anlamda seçmen beklentilerini karşıladılar ya da algı yönetimleriyle hassasiyeti olan konularda insanlara umut veren bir tutum sergilediler. İktidarın başarısının bir kısmı da ne yazık ki hasımlarının siyaset ve süreç özürlü olmalarından ve kendi tabanlarıyla barışık olmamasından kaynaklanıyordu.
***
Günümüze geldiğimizde parti tüzüklerini belki hiç okumamış tabanla ilişkisini kesmiş demokrasi özürlü yöneticilerle, onların çapsız bireysel hamleleriyle parti siyasetini yükseltmeleri beklenemez. Hala ideolojik tartışmaların devam ettiği en büyük muhalefet partisinde birilerinin mevzi durumlar ve başarılar dışında dağın arkasını görmek yerine önündeki çalılara takıldığını görüyoruz. Parti Mustafa Kemal Atatürk’e ihanet ediyor, Atatürk hiçbir zaman Sosyal Demokrat değildi, Sosyal Demokratlar üniter devleti savunmuyor. Avrupa yerel yönetimler özerklik şartının peşindeler, ülkeyi bölecekler gibi tartışmalar partiye güç ve zaman kaybettiriyor ve onları hem halktan hem de tabanlarından uzaklaştırıyor, kısır çekişmelerin içinde tutmaya devam ediyor. Birileride maksatlı olarak ve ısrarla bu konuları kaşıyor…
***
Bütün bu çekişmeler ve halledilmemiş sorunlar, etkisiz siyaset ile örgütlenme hataları, bugünde dahil yeni oluşumlara bölünmelere yol açarak ülke geleceği konusundaki beyhude arayışlara yol açıyor. Siyasi partiler mezarlığında hala boş yer çok… Ama Türkiye halkı varlık yokluk mücadelesiyle hayatı idame ettirmeye çalışırken, Japonya’da amigoların yerine tezahürat yapan ve marş söyleyen robotlar çoktan sahada yerini almış bile…
30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun….