Connect with us

Genel

Hasan Saim Öztürk: Sivil toplum ve sosyal demokrasi ilişkisi

Published

on

blank
Çağdaşlık yolunda iddialı olan ve demokrasiyle yönetilen Laik toplumlarda sosyal devletin bireylerle ilgili yüklendiği sorumluluklar, ne yazık ki tam olarak yerine getirilemiyor. Siyaset kurumunun ülkenin sosyo-ekonomik yapısı ve üretim ilişkilerine göre şekillendiği ve işlevsiz kaldığı, özellikle bozuk ekonomiye sahip toplumlarda bunu daha bariz olarak görmek mümkündür. Bir yandan demokrasi mücadelesi veren, bir yandan yoksullukla ve yolsuzluklarla boğuşan bizim gibi toplumlarda bozuk ekonomik yapıdan kaynaklanan sosyal sorunlarla mücadelede başarı göstermek, bugün için yakın gelecekte mümkün  gözükmüyor.
***
Siyaset kurumunun yetersizliği ve yönetimlerin toplumsal sorunlara çözüm bulmadaki beceriksizliği, DAHA FAZLA DAYANIŞMA İÇİN SİVİL TOPLUM ANLAYIŞINI ÖN PLANA ÇIKARIYOR. Yaşadığımız süreçte etrafımıza baktığımızda, Dernekler Yasası’na göre oluştuğunu gördüğümüz kamu yararını esas alan dernekleri, kentleşme sürecinde ülkenin muhtelif yerlerinden şehirlere göç edenlerin kurduğu Hemşehrilik Derneklerini, bu süreci tamamlamış olanlardan oluşan semt derneklerini ve bunların dahil olduğu Platform ve Federasyonları görüyoruz.
***
Sivil Toplum kuruluşlarında görev yapanların belirgin özelliklerinden biri de, pek çoğunun siyasete yakın ilgi duymalarına rağmen siyaseti çok da fazla ön plana çıkarmamaları ve daha çok siyasetin kendileriyle ilgilenmesini beklemeleridir. Zaman zaman bunun tersi izlenimler ortaya çıksa da, bunu siyasete bigane(yabancı) olmadıklarını ve gereğinde içinde yer almayı arzu etmeleri olarak kabul etmek gerektiğini düşünüyorum. Bu eğilimi daha çok Hemşehrilik Derneklerinde görmekteyiz.
***
Semt derneklerinin ise daha çok kendi etraflarındaki ve yaşadıkları kentlerin, semtlerin bölgenin sorunlarına ilgi göstererek yerel yönetimlerle ilişkilerini sürdürüp dayanışma içinde olma amacını güttükleri gözlemlenmektedir. Her ne yapıda olursa olsun toplumun sorunlarıyla ilgilenme iddiasındaki özellikle Sosyal Demokrat Partilerin hem ideolojileri hem de demokrasinin gereği olarak toplumun çeşitli kesitlerini temsil eden Sivil Toplum Kuruluşlarıyla yakın temasta olmaları, üyelerini bu konuda eğiterek Sivil Toplum Kuruluşları’nda görev almaya teşvik etmeleri, onlardan gelen sorunlara ve çözüm taleplerine duyarlı ve açık olmaları çok önem arz etmektedir.
***
İktidara gelme yolunda STK’ları önemsemeyen ve işbirliği yapmayan bir Sosyal Demokrat Parti, inandırıcı ve başarılı olamaz…