Connect with us

Çetin Ali Aytaç yazdı

Çetin Ali Aytaç: Yerel Seçim Analizi

Published

on

blank

Tartışmalar, kavgalar, iftiralar, karalamalar… Ve en sonunda seçim vakti geldi. Toplumun iyice yılgınlaştığı, bıkkınlaştığı, gelecek konusunda umutsuzluğa doğru sürüklendiği bir dönemde…

***

Belki bir yerel seçime gidiyoruz; ama bu yerel seçimlerin önemi, neredeyse genel seçim kadar önem arz etti, diyebiliriz. Türkiye’de yaşanan büyük ekonomik krizin ve seçimden sonra daha da derinleşmesi beklenen, Türkiye’yi iyice zor duruma sokacağı gözüken bu krizin sorumlularının sınav yaşayacağı bir seçime gidiyoruz. Toplumda büyük bir ders hazırlığı görüyorum. 17 yıldır yaptıklarıyla, yapamadıklarıyla Türkiye’yi iyice bunalımlı bir hale getiren AKP’ye karşı vatandaşların sessiz tepkilerine, sandıkta kullanacakları oyla daha sonrasında büyük gürültüye neden olacak tepkilerine şahit olacağız.

***

Ben bu seçimi birazda, 16 Nisan 2017’de yapılan referanduma benzetiyorum. Dışarda anlamlı bir sessizlik var. O zamanda AKPliler, adeta karşısında olanları terörist olmakla suçlamıştı. Şimdi ise daha fazlasını görüyoruz. Bazı bakanların vatandaşlara ettikleri hakaretleri görmekteyiz. İşte güç zehirlenmesi böyle bir şey. Devletin mekanizmasını tek kişinin eline verirsen, böyle kontrolden çıktığına şahit olursun. Bu kontrolsüzce davranışlar, ayrıştırıcı söylemler, topluma, Türkiye Cumhuriyeti’ne oldukça zarar vermektedir. Toplum ve adaylar, resmen seçeceği kişi üzerinden tehdit edilmektedir; ama bu milletin her türlü tehdide karşı direneceğinden eminim.

***

Kendisine oy vermeyeni neredeyse terörist olarak yaftalamaya çalışan AKP’lilerin, insanlara “Bana oy verirsen, tapunu veriririm” tehdidinde bulunduğunu da çok açık görmekteyiz. Peki sorarlar sana, 17 senedir iktidardasın. Bu zamana kadar neden bu halka tapularını vermedin! Mesela Sarıyer’in AKP adayı Salih Bayraktar, 1 Nisan’da tapu verecekmiş. Yani aba altından sopa gösteriyor. Bana oy yoksa, tapuda yok diyor. Madem devletin tüm imkanları elinde, o zaman sorunu çözseydin. Zaten samimi olsa, çok öncesinde tapuların verilmesini sağlatırdı. Birkaç kendi gazetesinde tapu verdiğine dair haberler yaptırttılar ama hiçbiri samimi değil. Geçen dönemlerde de aynı taktikleri uygulamışlardı. Açıklamış olduğu projelerinde birçoğuyla kendisinin alakası yok. Yapmak istediklerine gelince ise şu an devlet bütçesinin yetersiz olduğu apaçık ortadadır. Zaten projelerinin bazıları Büyükşehir yetkisinin ya da bakanlık yetkisinin altında olduğu şeylerdir. Sanırım bakanlık hayali vardı; ama Sarıyer’e aday yapılabildi. Belki buradaki adaylık çalışmalarından sonra kendisine, 1 Nisan’dan itibaren bakanlık yolu açılabilir. Ne de olsa bakanlar, yeni sistemle birlikte atama ile gelmektedir. Zaten devletin tepesinde büyük bir akraba ilişkisi var. Kendisi de, akraba kontenjanından bakanlık koltuğuna oturabilir.

***

Gelelim seçimde nelerin olacağına… AKP’nin otoriter tavrı, ekonomik krizin iyice derinleşmesi, vatandaşları çileden çıkarır hale getirdi. Bir de, buna rağmen toplumun aklıyla alay eder gibi açıklamaların yapılması, vatandaşlarımızın iyice sabrının taşar hale gelmesine neden oldu. Tek projesi bez poşet olan AKP’nin, bu seçimde yine her zaman olduğu gibi en büyük kozu, karalama kampanyası yapmak oldu. Seçime ramak kala, havuz medyasından bir sürü iftira haberleri başladı. Anında en büyük müslüman ve milliyetçi kesiliverdiler yine. İnsan olabilmek için, önce yalan söylememek, başkası hakkında iftira atmamak, kendin gibi olmak gerekir. Bunlarda onu göremiyoruz maalesef…

***

ANKARA’DA YAVAŞ! İSTANBUL’DA İSE YARIŞ KAFA KAFAYA

Cumhurbaşkanının bu kadar öfke dolu olmasının en büyük sebebi ise sonuçların istediği gibi gözükmemesidir. Yani İzmir’i kaybetmesine üzülmüyor. İzmir’i alamayacağını kendisi de zaten çok iyi biliyordu; ama bu sefer Ankara’da yolcu. Mansur Yavaş rüzgarını durdurmayı başaramadılar. Başta, İstanbul ile hiç uğraşmıyorlardı. İmamoğlu’nun aday olmasıyla birlikte, İstanbul’u çok rahat kazanacaklarını düşünmüşlerdi. Ancak Ekrem İmamoğlu öyle bir ters köşe yaptı ki, iktidar ve Bahçeli Mansur Yavaş’ı aşağıya çekmeye çalışırken, İmamoğlu’nun arayı kapatıp yarışı başa baş hale getirişini göremediler. Şimdi ise rotayı İmamoğlu’na kırmaya başladır. Seçmen kararını değiştiremeyeceklerini görünce de, “Seçilirlerse de, görevden alırız” gibi tehditlerle gözdağı vermeye başladılar. Gözdağı ters tepincede, bu sefer bazı bakanlar, “Ne olur bu seçimde bize ders vermeyin” diye yalvarır hale geldiler. Güç zehirlenmesi ve akabinde kendini ilah gördükten sonra o gücü kaybetme korkusu, insana işte şirazesini böyle kaybettirir.

***

İktidarda kayış kopmuş durumdadır. Türkiye’yi sağlıklı yönetememektedirler. Bu kadar ayrışma ve tehdit dilinin kullanılması, toplumun huzuru açısından çok ama çok kötü bir durum teşkil etmektedir. Ekonominin daha da dibe vurmaya doğru ilerlemesi, vatandaşları iyice karanlığa, karamsarlığa doğru sürüklemektedir. Sandığa giderkende kararını, bu son yaşadıklarına göre verecektir. Toplum artık, kendisini din sömürüsüyle aldatanlara prim vermemeye başlar hale geldi. Büyük kırılma, son yıllarda iyice kendini hissettirmeye başladı ve ben bu kırılmanın daha da fazlalaşacağına inanıyorum, görüyorum.

***

HALK ARTIK NEFES ALMAK İSTİYOR

AKP’li seçmen bile, AKP belediyelerinin olmadığı Ege kıyılarında, İstanbul’un bazı ilçelerinde daha rahat nefes aldığını ifade ediyor. Bursa, Antalya, Artvin, Mersin, Balıkesir gibi illerde de bu değişimi görmeye yakınız. Denizli ve Gaziantep’de de iktidar yenilgi alırsa, kimse şaşırmasın. Halk artık nefes almak istiyor. Vatandaşın boğazı sıkılmış durumdadır. Halkın seçtiği başkanlara, “Benim adayım seçilmedi, bunu görevden alıyorum” demeye kimsenin hakkı yoktur.

***

Biraz da, seçimle ilgili kulağımıza gelen verileri yazalım; İstanbul’da yarış kızıştı. Binali Yıldırım, bir ay öncesinde 5-6 puan öndeydi. Ancak İmamoğlu’nun beklenmedik çıkışları ve toplumu kucaklayan siyasi anlayışı, İstanbul’da çok olumlu tepkilere yol açtı ve yarışı kızışır hale getirdi. İstanbul’da seçimi kazanan, 1-2 puan farkla, belkide küsüratlarla kazanır. Tablo onu gösteriyor. İlçeler bazında da heyecanlı bir seçim yarışı olacak. CHP’nin elinde olan belediyelerden Şişli’de Sarıgül ismi çokça önde olurken, Avcılar’da mevcut belediye başkanı Handan Toprak’ın DSP’den aday olması, AKP’ye yarayabilir gibi gözüküyor. CHP için bir diğer sıkıntılı yer ise Kartal gibi gözüküyor; ama son verilerde 2-3 puan önde olması, seçimi yeniden kazanma şansını arttırıyor.

SARIYER’DE CHP RAHAT KAZANIR

Herkesin merakla beklediği Sarıyer’e gelince, 2014’te CHP yüzde 50 alır demiştim ve Şükrü Genç seçimi, yüzde 51.1’lik oy oranı ile kazanmıştı. Bir ay öncesindeki havuz medyasının bazı anketlerinde Sarıyer’de puan farkının çok az olduğunu gösteren anketler servis edilmişti. Onlar bile burada AKP’yi önde gösterememişti. Saha, sokak verileri de göz önünde bulundurulduğunda, en az 10 puan olmak kaydıyla, daha da fazla bir fark ile de Sarıyer’de CHP’nin 3. döneminin yaşanacağını öngörüyorum. CHP’nin Sarıyer’de 52-55 bandında bir oyu olacağını söyleyebilirim.

***

AKP’nin ise İstanbul’da Küçükçekmece’yi kaybedeceği artık çok net gözükmektedir. CHP’nin Küçükçekmece’yi alacağı, aslında 2014 seçimlerinden itibaren iyice belli olmaya başlamıştı. Esenyurt, Tuzla, Üsküdar ve Sancaktepe’de ise seçimler başa baş geçecek gibi gözükmektedir. Zeytinburnu, Bahçelievler gibi ilçelerde de CHP’nin ittifaklar desteği ile de oylarında ciddi bir artışın olacağını söyleyebilirim. Buralarda kazanamasa bile, yarışın kızışır hale gelmesini sağlayacaklardır. Maltepe’de belki Ali Kılıç biraz zorlanır; ama sosyal demokrat seçmenlerin yoğun olmasının avantajıyla seçimi yine kazanacaktır. Eyüp’e gelince ise geçen dönem CHP az bir farkla kaybetmişti. Bu dönem kazanılabilir diye bakılıyordu; ama iyi bir aday tercihinin olmaması, orada seçimin kazanılması şansını iyice zayıflattı. Hatta AKP, beklenmedik bir farkla da seçimi kazanabilir. Beyoğlu’nda ise Alper Taş faktörü ne kadar etkili olur, göreceğiz. Şu anda 2-3 puan geride gözüküyor. Beyoğlu seçimleri kolay değildir. İstanbul’da hala anlamlı bir kararsız seçmen var. Sandıkta tercihlerini nasıl kullanacakları, o günün akşamında seçim sonucu olarak karşımıza çıkacaktır.

***

Önceliğimiz, Türkiye’nin huzurudur. Çevrenizdeki, yakınınızdaki insanları, arkadaşlarınızı, ailenizi, dostlarını bir seçim için asla kırmayın. Tamam, çok önemli bir seçim; ama işte o seçimin belirleyeni bizleriz. Bizler bir olalım ki, herşey, biz bu ülkenin vatandaşlarının istediği gibi olsun. Ekonomi anlamında, huzur anlamında tüm vatandaşlarımız büyük bir sıkıntı çekmektedir. Sandıktada tercihlerinin huzurdan yana, bu sefer huzuru tercih etmekten yana olmasını dilerim.

***

Dipnot: Türkiye’de beka sorunu olduğunu düşünmüyorum. Koltuk sorunu olduğunu düşünüyorum. Yerel seçimlerin şimdiden Türkiye Cumhuriyeti’ne, tüm vatandaşlarımıza hayırlı olmasını temenni ederim.

Click to comment

Bir Cevap Yazın