Connect with us

Hasan Saim Öztürk

Hasan Saim Öztürk: “Beğenilmeyen Seçim”

Published

on

blank
Ülkemizde beş yılda bir yapılan Yerel Yönetim seçimlerinin önemini hepimiz biliyoruz.Bu seçimler demokrasilerde seçme ve seçilme hakkının, halkın kamu yönetiminde söz sahibi olmasının ve yönetici olma isteğinin karşılık bulduğu doğrudan demokrasiyi yansıtan en önemli uygulamadır. İnsan Hakları kapsamında olan seçme ve seçilme hakkı 16 Aralık 1966 yılında BM Genel Kurulunda bir insan hakkı olarak kabul edilmiştir. Birleşmiş  Milletlerin “Medeni ve Siyasi haklar sözleşmesinin” 25 nci maddesinde bu hak “Kamu yönetimine katılma, genel, eşit, gizli oyla seçmen iradesini ortaya koyan seçimlerde oy kullanma, genel anlamda eşit olarak ülkesinin kamu hizmetlerine girme hak ve fırsatına sahip olabilme” olarak tanımlanmıştır. Bu sözleşme Türkiye Cumhuriyeti tarafından 15 Ağustos 2000’de imzalanmış, AKP iktidarı döneminde TBMM’de 4 Haziran 2003’te 4868 sayılı yasayla onaylanarak anayasamızın 90.Maddesine göre yasalarımızın önünde gelen bir statüyle iç hukukumuzun bir parçası olmuştur. Keza aynı mahiyetteki bir kabul AİHM sözleşmesinin 1’nci Ek Protokol 3. maddesi ile de kabul edilmiş ve bu sözleşmede iç hukukumuzun bir parçası olmuştur.
***
31 Mart 2019’da yapılan Yerel Yönetimler seçimlerinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçim sonuçlarına, İktidar Partisi tarafından yapılan ve süresinde olmadığı hukukçular tarafından kabul edilen itirazlar sonucu, seçimlerin icrası esnasında kurulların teşekkülü, sandıklardaki bazı usul eksiklikleri bahane edilerek seçmen iradesine aykırı bir biçimde seçim iptal edilmiştir. Binlerce seçim görevlisi ve partilinin yer aldığı seçim uygulamaları yıllardır muhtelif yanlışlar, usul hataları ve şekli eksikliklerle yapılırken bu kez bazı kişi ve siyasileri oy farkının tatmin etmemesİ nedeniyle bahaneler üretilmesinde usul hataları araç olarak kullanılmıştır. Az çok seçimlerle ilgisi olan yurttaşlar şunu iyi bilirler, usul hatası ve eksikliği olmayan hiçbir seçim yoktur. Seçim sistemi bir süreç olarak başladığında bu eksiklikleri giderecek olanakları ve düzeltmeleri yapabilme konusunda ilgili taraflara fırsatlar tanır. Sürecin bir aşaması bitip diğerine geçildiğinde düzeltilemeyen hata ve yanlışlıklar sonuca ve seçmen iradesinin yansımasına mani değilse gerilerde kalır ve sonuca etkisi kabul edilmez. Ancak 6 Mayıs 2019’da 1950 yılından beri ülkemizde devam eden seçim uygulamalarına ve hukukuna ters bir YSK  kararının verilmesi Demokrasi tarihimizde derin bir yara açmış ve iz bırakmıştır.
***
YSK’nın 6 Mayıs 2019 tarihli İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini yenileme kararındaki 4 üyenin 38 sayfalık “MUHALEFET ŞERHİ” verilen kararın Anayasaya, yukarıda işaret ettiğimiz Uluslararası Sözleşmelere ve yasalarımıza aykırı olduğu konusunda çok ayrıntılı ifadeler içeriyor. Bu konuda Anayasa Mahkememize bireysel hak ihlali başvurusu yapılabileceği konusundaki görüşümüzü koruyoruz. Bu karar, siyasi tarihimizin Demokrasi bölümüne yeni fakat kötü bir sayfa ekledi. Beğenilmeyen seçim yenilenir sayfası… Bir insan hakkı olan ve ağır biçimde zedelenerek gasp edilen seçme ve seçilme hakkı, dilerim ki 23 Haziran’da hakkın teslimiyle sonuçlanır ve halkımız bir nebze rahat nefes alır. Nefes almakta (Yaşam hakkı), bir insan hakkıdır çünkü…

Click to comment

Bir Cevap Yazın