Hasan Saim Öztürk
AV. HASAN SAİM ÖZTÜRK İLE CHP’DEKİ KONGRE SÜREÇLERİNE DAİR ÖZEL RÖPORTAJ
Published
7 yıl agoon
Eski Genelkurmay Başsavcısı Av. Hasan Saim Öztürk, CHP’de yaşanan kongre süreçleriyle ilgili gazetemizin sorularını yanıtladı. Öztürk, “Ne yazık ki kongre sürecinin Delegasyon seçimleri aşamasında üyelere delege adayı olabilme olanaklarını sağlayan objektif bir düzenleme yoktur.” ifadelerini kullandı.
İşte Av. Hasan Saim Öztürk ile gerçekleştirdiğimiz röportajın tamamı:
Sn. Öztürk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin son kongre sürecini kısmen aday adayı kısmen de bir partili Hukukçu olarak yaşadınız. Bu konudaki değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Askeri Yargıda ve İstanbul Barosunda yarım asra yakın bir hukukçuluk deneyiminden sonra 2011 yılında CHP’ye üye oldum. Son referandum süreci dahil 3 genel seçim ve bir referandumla birlikte iki parti içi seçim hukuku organizasyonunda ve alan çalışmalarında görev aldım. Ayrıca partimizin son kongre sürecinde gördüğüm lüzum üzerine partimin bana ihtiyacı olduğunu düşünerek İlçe Başkanı aday adayı olarak parti içi seçimlere katıldım. Genel seçimler ve referandum seçimlerinde bazı hukuki problemler yaşamamıza rağmen bunların partimizin yapısal sorunlarından değil, siyasi iktidarın tutum ve davranışlarından ve seçim sisteminden kaynaklandığını düşünüyorum. Ancak partiçi seçimlerde özellikle yöneticilerin seçildiği süreçte partimizin yapısal sorunlarının mevcudiyetini gözlemledim.
Kongre sürecinde parti üyelerinin tutum ve davranışı ile üyelik yapısının seçim sonuçlarına yansıması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Hepimizin bildiği gibi Sosyal Demokrat Partiler, halkın tüm kesimlerinden üye profilini içinde barındıran, yalıdan gecekonduya kadar çeşitli gelir gruplarından ve sosyo-kültürel düşünce yapısından, mezhepsel ve etnik kökenden insanların bir araya geldiği kitle partileridir. Sosyal Demokrasiyi içselleştirme, sosyal adaleti gerçekleştirme, özgürlükleri ve demokrasiyi amaçlayan partilerdir. Kendisini oluşturan kişileri bu ilkelerde buluşturmak ve ülkemizin sorunları karşısında birleştirip, bazı müşterek söylemleri bulmak, ideolojik anlamda tartışmaları hızla geride bırakıp ülke sorunlarına odaklanmak durumundadırlar. Bunun için hem iktidara talip olduğunda görev yapacak hem de siyasi faaliyetlerde başarı gösterecek kadrolarını yetiştirmek ve eğitmek zorundadır. Parti içi disiplin ile parti içi demokrasinin sınırları program ve ideoloji ölçeğide iyi çizilmeli ve bunun eğitimi partililere verilmelidir. Bu özellikleri ne yazık ki, bugünkü üyelik yapısında bulamıyoruz. Seçimlerde karşılaştığım üye ve delege profilinin büyük ekseriyeti ne yazık ki bu nitelikleri taşımıyordu. Tüzük kurultayı bu konuyu mutlaka çözmelidir.
Ana muhalefet partisinin kongre sürecinin parti tüzüğüne uygun yürütülüp yürütülmediği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ne yazık ki kongre sürecinin delegasyon seçimleri aşamasında üyelere delege adayı olabilme olanaklarını sağlayan objektif bir düzenleme yoktur. Ben bir liste çıkarıyorum diyen ve ve birtakım pazarlıklarla hemşehri, mezhepsel, etnik köken, bölge, adam kayırma anlayışıyla alt alta getirilen isimlerden oluşan bir-iki liste duygusal faktörlerde devreye sokularak adaylaştırılmış ve üyenin çoğu zaman tanımadığı kişilere oy vermesi sağlanmıştır. Bu durum 2820 sayılı Siyasi Partiler yasasına, parti tüzüğünün 2. maddesine ve yönetmeliğin 11. maddelerine aykırıdır. Burada hem mevcut hükümlerin antidemokratik oluşu yanında, birde uygulanmadığını onunda gerisine düşüldüğünü görüyoruz. Seçilen delegelerin hangi ihtiyaçlara göre neyi tercih edecekleri konusundaki bilinç düzeylerine, arayışlarına ve tercihlerini etkileyen faktörlere girmek istemiyorum. Ancak parti içi eğitim almamış çoğunluğun bocaladığını, siyaset simsarları arasında şaşkına döndüğünü hep beraber gördük.
Kongre sürecinde yapılan pek çok itirazın karara bağlanmasında parti tüzüğüne göre değil siyasi tercihlere göre karar verildiği ifade ediliyor, bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
İktidara talip olan ve ülkeyi yönetme iddiasındaki bir siyasi parti hukuk ve adalet konusunda da iddialı ise bunu kendi yönetiminde ve demokratik seçimlerinde göstermeli ve kanıtlamalıdır. Şahsen delegasyon seçimlerine yaptığım itirazı ilçe yönetimi görüşerek karara bağlayıp bizzat bana tebliğ etmesine rağmen, il yönetimi itirazımın sonucunu bana tebliğ etmemiştir. Bu nedenle görüşülüp görüşülmediğini görüşülmüşse sonucunun ne olduğunu bilmiyorum. Bu muamele partiye hizmet eden bir hukukçu üyeye reva görülmemeliydi. Bazı Sarıyer kongre delegelerinin ilçe kongresine yaptıkları itirazında il kongresine kadar il yönetimince karara bağlanmadığını hatta görüşülmediğini hukukçu bir il yönetim kurulu üyesinden ve itirazı yapan parti delegelerinden öğrenmiş bulunmaktayım. Kurultay ve il kongresinin sonuçlarını dahi etkileyecek bu ihmallerin parti içi disiplini etkileyecek önemli tüzük ihlalleri olduğunu bilmem izah etmeye gerek varmı!
Tüzük kurultayında ele alınmasını düşündüğünüz konular ve değişiklikler nedir?
Mart 2018 Tüzük Kurultayı, partimizin yakın gelecekteki seçimlerde başarı gösterip gösteremeyeceğini etkileyebilecek önemli bir kavşak noktasıdır. Gerekli değişiklikler yapıldığında hızla yeniden yapılanma mümkün olursa partimizin şaha kalkması mümkün olabilir. Antidemokratik hükümler kaldırılmaz ya da partinin önü açılmazsa bu kez bulunduğu yükseklikten hızla düşer ve parçalanır. Öncelikle üye yapısının, kalitesi ve eğitiminin ele alınması, tüm adayların tabana özgüven vermek açısından demokratik parti içi seçimlerle belirlenmesi, siyasetin finansmanının berrak hale getirilmesi, parti örgütündeki program organizasyonlarının ve yerel yönetimlerin mutlaka siyasi denetime tabi tutulmasıdır. Tabanıyla arasını açan, onun sesine kulak vermeyen, demokrasiye, hukuka adalete ve parti içi eğitime, parti içi disipline önem vermeyen partisinin iç denetimi pas geçen bir anlayışın yönettiği partinin umut olması ve iktidar olması çok zordur. On altı yıllık seçim süreci bunu göstermiyor mu!
You may like
Click to comment