Connect with us

Hasan Saim Öztürk

Av. Hasan Saim Öztürk: “Gar Katliamı”

Published

on

blank
Yazıma bu başlığı koyarken “ANKARA TREN GARI” önündeki katliamı çağrıştıracağını biliyordum. Ancak bu defa “İSTANBUL’DAKİ İKİ GAR KATLİAMI” iddiası ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. Birkaç gün önce yapılan Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarının sosyal amaçlarla kullanımına dair kişi ve kurumlara ait ihalenin nasıl sonuçlandığını hepimiz biliyoruz. Bu konuyla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının itirazları üzerine yargı süreci dün başlatıldı. İhale yasasına aykırılıkla ilgili idari dava açıldı ve suç duyurusunda bulunuldu.
***
Olayın haksız yada haklı yanlarını saptamak yargının işi. Ama çok ilginç iddialar ortaya atılıyor ve kamuoyunun dikkatini çeken pek çok husus var. İhaleyi kazanan firmanın kime ait olduğu, siyasi iktidarla ve yandaşlarıyla ilgileri konusunda… Detaya girmek istemiyorum. Çekilen fotoğraflar ve ilişkiler ağına göre bakalım iş nereye varacak. Ben genel olarak bir kez daha yolsuzluk konusunda küçük bir bilgilendirmeyle görüşlerimi yazmayı amaçladım bu satırlarda.
***
4 Ocak 2009 Tarihli Avrupa Konseyi Rüşvet ve Yolsuzluklarla mücadele Özel hukuk sözleşmesinin 2.Maddesi Yolsuzluklarla mücadelede en önemli süjenin Kamu Görevlisi olduğunu tanımlar ve herhangi bir Kamu görevlisinin görevindeki sınırlarının aşımını da bu kategoriye sokar. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri dahil yolsuzluğun sıfıra indirilmesini başarabilen bir sosyal ve ekonomik düzen ne yazık ki bugüne kadar tesis edilememiştir. Bu demek değildir ki yolsuzluklarla mücadeleye son verelim. Her sosyal ve ekonomik düzen kendisini aşındıran ve yıkıma götüren, toplumsal çürümeye yol açan, yolsuzluklarla mücadeleyi yaşamsal bir tehlike kabul ederek etkin bir biçimde sürdürmek zorundadır.
***
Toplumun yolsuzluklarla mücadele konusunda siyasi parti organizasyonlarından başlamak suretiyle eğitilmesi, bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, etik değerlerin ön plana çıkarılması suretiyle mücadelenin gerekirse ödüllendirilmesi, toplumun duyarlı hale getirilmesi, kamu yönetimi ve organizasyonunun yolsuzluklarla mücadele konseptine uygun şekilde dizayn edilmesi gerekir. Yolsuzluklarla mücadele konusunda görevli Adli makamların, adli kolluğun ve güvenlik güçlerinin yetkileri ve olanakları açısından yeni bir anlayışla ele alınması şarttır.
***
Mevcut siyasi iktidar 2005 yılında böyle bir girişimde bulunmuş ve ancak Yolsuzluklarla Mücadele Kanun Tasarısı Meclis gündemine kadar taşınmasına rağmen geri çekilerek kaybolup gitmesi sağlanmıştır. Yolsuzluklarla Mücadele konusunda güçlü bir siyasi irade olmayınca “ATI ALAN SÜREKLİ ÜSKÜDAR’A GEÇMEKTE” ve malı beraberinde götürmektedir.
***
Tam 147 kez değiştirilen İhale Yasası kişileri ve yandaşları koruma ve kollama açısından tartışılır hale gelmiştir. Ülkemizdeki haksız mal edinme iddialarının son günlerde “ULUSLARARASI” ilişkilerde bazı metinlerde yer aldığı ve  medyaya yansıdığı anlaşılmaktadır…
***
Yolsuzluklarla Mücadele anlamında halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi konusunda muhalefete çok önemli görevler düşmektedir. Ne yazık ki, onca iddiaya rağmen son yıllarda hemen hiçbir yolsuzluk iddiasına karşı netice alınmış bir soruşturmadan bahsetmek olanaklı değildir. Siyasi tartışmalara bakıldığında, bugünkü ekonomik krizin en önemli nedenlerinden birinin de, halkımıza israf ve yolsuzluklar sonucu yüklenen ağır borç faturası olduğu değerlendirilmektedir.

Click to comment

Bir Cevap Yazın