Connect with us

Hasan Saim Öztürk

Hasan Saim Öztürk: “Bizans’ın Surları”

Published

on

blank
Yaşadığımız topraklarda bizden önce onlarca medeniyet kurulmuş ve hepsi zamanı gelince yerini bir başkasına bırakmıştır. Bunların içinde bizden önceki ise son Bizans İmparatorluğu, yani Doğu Roma İmparatorluğu ya da medeniyeti en uzun sürenlerden biridir.
***
Görkemli Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle ortaya çıkan BİZANS, yüzyıllarca ayakta kalmış ve Anadolu toprakları dahil hükümranlığını sürdürmüştür. Türklerin 11. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya sistemli göçleriyle giderek küçülmüş ve ömrünü tamamlayarak Fatih’in kolları arasında yaşamını tamamlamıştır.
***
Fatih Ortacağı kapatan, yeni çağı açan bir bilim adamı, siyasi stratejist, devlet adamı ve askerdi… Hem de çok gençti İstanbul’u aldığında… Bizanslıların son dönemi hakkında söylenen şu sözleri çok dikkat çekici bulurum, “Fatih Sultan Mehmet İstanbul surları önüne geldiğinde onlar Meleklerin dişimi erkek mi olduğunu tartışıyorlardı, kaybolup gittiler Fatihin gücü karşısında.”
***
Tarihten almamız gereken dersler vardır her zaman… Ama alabilirsek tabii ki… Bunu hem ülkeyi yöneten siyasetçiler için söylüyorum, hem de onları eleştiren muhalefet için… Aynı zamanda onlara yetki veren parlamentoya gönderen ya da devletin başına getiren halkımız içinde geçerli bu söylemler… Halka nasihat verme gibi bir düşüncemiz olamaz, olsa olsa bu bir çağrıdır veya yakarıştır.
***
Dönelim Fatih Sultan Mehmet’e… Bu Büyük Devlet adamı yirmili yaşlarda bir çağı kapatıp bir çağ açmıştır. Matemetatik-Fen bilen, astronomi öğrenen, yanından bilim adamlarını eksik etmeyen bu dahi, İstanbul’u aldığında çok genç yaşlardaydı. Rahmetli Prof. Atalay Yörükoğlu’nun 14. baskısı yapılan GENÇLİK ÇAĞI isimli kitabında 15-25 yaş arası gençlik dönemi olarak tarif edilir… 21-25 yaş arası da uzamış gençlik olarak bilinir.
***
Birleşmiş Milletler örgütünce genç 15 ile 25 yaş arasında, öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ayrı bir konutu bulunmayan kişi diye tarif edilmiştir. Şimdi çevremize baktığımızda bu insanlarda milyonlarcasını görüyoruz. İşsiz, umutsuz, kırılgan, topluma ve çevresine katkı sunamamanın ezikliği içinde, çaresiz, çıkış noktası arayan, kaçmak için fırsat kollayan ve işin ilginç yanı da, siyasete hiç ilgi duymayan ve oradan kaçan küskün gençleri görüyoruz.
***
Elbetteki bunun faturası başta ülkeyi yönetenler olarak herkese çok ağır çıkacak ve nitekim çıkmakta. Alın bu gençleri aranıza, topluma yön vermeleri için fırsat verin, otobüste onlar size yer veriyor, siyasette de siz onlara fırsat verin. Çağ açıp çağ kapatmasalar bile insanı malzeme yapan ve öğüten bu çarpık düzeni değiştirme konusunda onlarla beraber yola çıkın.
***
Lütfen melekleride tartışmayı bırakıp, ülkenin gündemini kayıkçı kavgalarıyla meşgul etmeyin diyerek satırlarıma son veriyorum… Değerli okurlar…

Click to comment

Bir Cevap Yazın